Korona dayı...
Yok artık öyle, savaş çıkarsa ben başka ülkeye giderim. Atom savaşı çıkarsa özel sığınağa girerim... İklim krizi artarsa sulak ülkeye göçerim... Benim param var, ben zenginim. Benim ülkemin orduları güçlü o yüzden güvendeyim. Senin orduların zayıf. Sen güvende değilsin. Falan... Bunların hepsi fasa fiso oldu...
Korona dayı, dünya tarihinde yeni bir sayfa açıyor...
Parayı ve kaba gücü yerle bir ediyor.
Herkese eşit ölüm korkusu gönderiyor.
Annenannem sağ olsaydı şöyle derdi:
"Oğlum her işte bir hayır vardır"
Bu Korona işinde de var bir (hatta bin) hayır...
Doğanın genleriyle oynadıkça, doğal hayattan yapay hayata geçtikçe, havayı,suyu ,toprağı kirlettikçe, dengeyi sağlayan arıyı böceği yok ettikçe, nükleere yüklendikçe, vücutta bir yerlerin isyan sonucu kanserleşmesi gibi doğa da kanserleşecek, bugün virüsü yarın kimbilir neyi üretip gönderecek üstümüze...
Korona dayı az zamanda çok şey anlattı...
İnsanın ölümlü bir varlık olduğunu...
Bilimden başka sığınacak liman olmadığını...
Dünyada herkesin aynı gemide olduğunu...
Kimsenin paraya, pula, ömür uzatan ilaçlara güvenip yarınından emin olmaması gerektiğini hatırlattı.
Diyor ki Korona Dayı kısaca...
Dünya nimetlerini eşit paylaşın...
Birbirinizi öldürmeyin, sömürmeyin, ezmeyin...
Doğayla uyumlu, ölçülü, saygılı yaşayın.
Yoksa ben sizi önce evden çıkamaz hale getiririm sonra da ezerim, diyor...
Melih Aşık
Milliyet