TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasınca 17 Ağustos 1999 depreminin 20. yılı nedeniyle düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, 1999'daki depremin ardından bilim insanlarının İstanbul'un olası başka bir depreme karşı hazırlanması gerektiği uyarısında bulunduğunu söyledi. Görür, bu noktada başlangıçta niyetlerin, gayretlerin iyi olduğunu ve birtakım şeylerin hızla yapıldığını ancak bu çalışmaların fazla sürmediğini öne sürdü. 

Görür, "İstanbul, deprem bekliyor. Bulunduğumuz zamanı fırtına öncesi sessizlik diye algılayabiliriz. 99 depremleri Marmara'nın altındaki kabuğu tetikledi ve bu kabuk çatırdamaya başladı. Günün birinde kırılacak. Çok fazla da dayanacağını da düşünmüyoruz. Nitekim yer bilimciler olarak biz 99 depremlerinden sonra 30 yıl içerisinde en az 7,2 büyüklüğünde bir depremin olacağını ilan ettik ve İstanbul'da da alarm verdik." diye konuştu. 

İstanbul'u depreme hazırlama noktasında önemli şeylerin de yapıldığını vurgulayan Görür, şöyle devam etti:

"Onları da söylemek lazım. Altyapı belli ölçüde elden geçti, bazı viyadükler, köprüler, yollar, devlet daireleri güçlendirildi. Okullar, hastaneler ya yıkılıp yeniden yapıldı ya da güçlendirildi. Bu tür çalışmalar yapıldı ama yapılan şeyler gerçekten yapılması gerekenlerin yanında oldukça az. Henüz daha çok büyük işler yapılamadı maalesef. Şimdi İstanbul'u depreme hazırlama 20 yılda olabilirdi biz bu treni kaçırdık. Tabii neler yapılmalıydı veya bundan sonra ne yapmalıyızı konuşmak gerekirse şunları söylemek gerekir. İstanbul'u ya da bir kenti depreme hazırlamak için o kenti oluşturan parametreleri deprem için güvenli hale getirmek lazım." 

"Yönetimin yapacağı en önemli şey önce bir tehlike analizi yapmak"

Prof. Dr. Naci Görür, kentleri oluşturan parametrelerin başında kentin yönetimi, halk, çevre, yapı stoğu, altyapı ve ekonomi geldiğini, bunların şehrin bileşenleri olarak ön çıktığını dile getirdi. 

Görür, İstanbul'u yönetenlerin organize olması, bir afeti nasıl yöneteceğini iyi bilmesi ve ona göre planlamalarını, hazırlıklarını yapması gerektiğini belirterek, "Yönetimin yapacağı en önemli şey önce bir tehlike analizi yapmak, tehlikeyle ilgili tüm bilgileri ortaya koymaktır. Daha sonra bu tehlike gerçekleştiği taktirde riskler neler olacaktır, onları belirlemeli ve risk haritalarını İstanbul ölçeğinde veya her bir ilçe için yapmalıdır. Üçüncü adım da bu risklerin en fazla olduğu yerlerde risk azaltma çalışmalarına başlamasıdır." değerlendirmesinde bulundu. 

Prof. Dr. Görür, deprem konusunda halkın eğitiminin, bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu, halkın fiiliyatta depreme hazır olmadığını anlatarak, "Henüz halkımız deprem öncesinde ne yapacağını bilmiyor veya umursamıyor. Oturdukları binaların depreme karşı güvenli olup olmadığını henüz daha yaptırmış değil ve bunun gereğini yapmış değil. Halk henüz deprem güvenli bir yaşam tarzını bilmiyor." dedi. 

Diğer önemli bir parametrenin de yapı stoğu olduğuna dikkati çeken Görür, bu noktada da yapılanların yetersiz olduğunu savundu.  

"Gelen tehdit ve tehlike çok büyük"

Depremin en büyük çevre felaketi olduğunu, bu kapsamda çevreyi koruyacak önlemlerin henüz alınmadığını, ortaya çıkabilecek milyonlarca ton molozun nasıl bertaraf edeceği gibi hususların planlanması gerektiğini belirten Görür, altyapının da depreme hazır hale getirilmesinin önemini vurguladı.  

Olası bir depremin ekonomik kayıplara da yol açacağını anlatan Görür, "İş gücü kaybı ve üretim organlarının deprem sırasında kaybedilmesi büyük ölçüde ülkeyi ekonomik zaafiyet uğratabilir. Bu konuda ekonomik kuruluşların ne planları var, olası bir deprem ekonomimize zarar verecek gibi hususları göz önünde bulundurması gerekmektedir." dedi. 

Basın açıklamasının ardından TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Örgün Tutay, Prof. Dr. Görür'e plaket takdim etti. 


Kaynak: AA