Atlantik Konseyi’nin Türkiye’yi 'haydut devlet' olarak nitelemesine emekli komutanlardan tepki geldi. Komutanlar haydutluğu ABD'nin yaptığını vurgulayarak Türkiye'nin çıkarlarından vazgeçmeyeceğini söyledi

ERCAN DOLAPÇI

Amerikan devletine yön veren, gelecekteki stratejilerini belirleyen Atlantik Konseyi’nin 2021 için belirlediği “Riskler ve fırsatlar” listesinin “Riskler” bölümünün 10. maddesi tartışma yarattı. Maddedeki “Türkiye’nin 2021 yılında daha da haydutlaşacağı” ifadeleri tepki çekti. Aydınlık'a konuşan komutanlar listeyi yorumladı. E. Koramiral Kadir Sağdıç “Türkiye geri adım atmaz. Ya akılların başlarına alacaklar ya da ceremesini çekecekler” dedi. E. Koramiral Can Erenoğlu da ABD'nin stratejik ortağımız olmadığını vurguladı, “Milli çıkarlarımızı savunmaya devam edelim” diye konuştu.

E. Tümamiral Deniz Kutluk, Türkiye'nin de ABD'ye karşı 'Türkiye’nin Hasımlarına Yaptırım Yasası' adlı bir mekanizma devreye sokmasını önerdi. E. Tuğgeneral Nejat Eslen de Türkiye'nin iç cepheyi güçlendirmesinin önemine işaret etti.

'YAKLAŞIMLARI SÜRPRİZ DEĞİL'

  • E. Koramiral Kadir Sağdıç: “Trump pragmatist, iş dünyasından gelen insandı. Bürokrasiden değildi. Biden ise devletin

bürokrasisinden gelen bir insan. Neticede 30 yıldır derin ABD’nin neler yaptığını biliyor. Biden yönetimi derin ABD demek. ABD bölgede kök salmak istiyor. Dolayısıyla bu düşünce Condoleezza Rice’ın ilan ettiği ve 2002 yılında Bush’un uygulamaya çalıştığı BOP denilen yeniden yapılanma döneminden beri var. Bu dönemde Hükümet onların politikaları çerçevesinde FETÖ ile birlikte gittiği süreçte, AB süreciyle, Annan Planı bahanesiyle Türkiye pasifleştirildi. Ulusal duruşu yeterince gösteremedi. Artık bu dönem geride kaldı. 

“Yaklaşımları bana sürpriz gelmiyor. Ya akılların başlarına alacaklar. Türkiye ile istikrar yapıcı birlikte hareket edecekler. Ya da ceremesini çekecekler. Türkiye bu saatten sonra ulusal çıkarlarından geri adım atmaz.” “Stratejik eksende Rusya ile birlikteyiz. Suriye ve Libya konusunda ortak adımlar atıyor. Böyle olunca Kafkasya’da, Ortadoğu’da, Akdeniz’de bir istikrar olur. Büyümeci emperyalistler daha büyük İsrail kurmak için de Rumlardan, Mısır’dan, Yunanistan ve BAE’den istifade etmek ister. 

‘STRATEJİK ORTAĞIMIZ DEĞİL’

  • E. Koramiral Can Erenoğlu: “İstedikleri duruma getirmek için baskılarını artıracaklar. Baskılara boyun eğmeyeceksin. Doğru

adamlara devam edeceksin. Ne haydutluğu? Onların yaptığı haydutluk... Onların çıkarları bizimkiyle çatışıyor. Çıkar çatışmasıdır bu... Bunların hepsi yazılarla başlar. Sonra konferanslar, sempozyumlar, paneller düzenleyerek bir şekilde yaptırımlara dönüştürmeye çalışırlar. Çok gördük bu tür faaliyetleri. Kimse bizim stratejik ortağımız değildir. Bunu iyi bilelim. Bunlar iç siyasete yönelik söylenen araçlardır. Boştur yani. ABD bizim stratejik ortağımız değildir ve olmayacaktır da. Bizim yapacağımız iş, doğru bildiğimiz yolda devam ederek kararlı şekilde milli çıkarlarımızı savunmak ve 'yurtta sulh cihanda sulh' ilkesine bağlı olarak faaliyetlerimizi sürdürmektir.” 

‘MUKABELE EDİLMELİ’

  • E. Tümamiral Dr. Deniz Kutluk: “ABD derin devletinin egemen olduğu dış politika şekillendirici kurumlardan Atlantik Konseyi’nin 2021

beklentilerini üstünkörü değerlendirirken Türkiye’yi de dış politika öngörülerinde riskli 10’uncu sıradaki ülke olarak göstermiş olması düşünce kısırlığı içinde çalışmakta olduğunun bir göstergesi. Verilen gerekçelerin de bu düşünceye dayanak olmadığı kendinden menkuldür. Türkiye’nin yayılmacı olduğunun bir tek işareti ortada yok iken, bu sıfatı kullanması ABD yayılmacılığı ile ve Türkiye'nin dış politika hedeflerinde çıkar çatışması içinde oluşlarının yansıması. "“ABD bir yandan S300’leri alıp ülkesinde dener, diğer yandan 1999’dan bu yana S300 kullanan Yunanistan ile geçen ay S300 atışlı tatbikatı gerçekleştirirken, Slovakya ve Bulgaristan S300, Polonya ve Macaristan S200 kullanmakta iken Türkiye S400’lerinin 'NATO için tehdit' olduğunu ileri sürmesi hiçbir tanıma sığdırılamaz bir gerçek saptırması veya lafı diplomatik inceliğe feda etmeden ifade gerekirse düpedüz 'yalandır'

“Türkiye’nin 'NATO uzmanlarının da katılımıyla bu S400 konusunu birlikte müzakere edelim' teklifinden ABD’nin kaçınması da bu nedenledir. Ancak S400 kışkırtması arkasında ABD çıkarlarının değil, bölgedeki İsrail’in isteklerinin bu yönde olduğunun da doğru okunması gerekmektedir. 'Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de, Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni ihlal ederek' Kıbrıs’a provokasyon yaptığı beyanı, Temmuz 2020’de yayınlanmış Jinsa (JewishInstituteforNational Security of America) Raporundan alınmış bir tekrardır. ABD’nin Kıbrıs’ta Türkiye’nin garantör devlet olduğunu unutarak bunu yazdığının düşünülmesi hatalı olur. Suriye’ye Türkiye müdahalesinin olumsuzlanmasından kastedilen Barış Pınarı Harekâtında ABD’nin İsrail’in abartılı güvence beklentisinin tatmini adına bir Kürt Koridoru oluşturma adımının engellenmesi olmalıdır. (Bu yorumları/girişimlerin topluca İsrail ile bozulan siyasi ilişkilerimizin Washington’daki yankılanması görülmesi isabet olur.) Bunları JİNSA ve/veya onların da etkin olduğu Atlantik Konseyi'nde ABD’nin 22 gün sonra görev başı yapacak yeni Başkanını etkilemek için hazırlandığı ve özünde ABD’den ziyade bölgedeki İsrail çıkarlarını korumayı hedef aldığında tereddüt olmamalıdır. “Doğru adımımız ne JİNSA Raporunun, ne CAATSA girişimlerinin, ne de Atlantik Konseyi'nin Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasında hasar vermesine göz yumulmaması ve bu girişimlerin aynı derecede karşılık bulmasının sağlanması olacaktır. Bu karşılık verilmediği sürece ABD’nin daha saldırgan bir üslupla Türkiye’nin kendi doğrularına, çıkarlarına, yetkisi olmadığı halde müdahale etmeye devam edeceğinin görülmesi gerekir.

YAPTIRIM YASASI

Türkiye de TBMM’den 'Türkiye’nin Hasımlarına Yaptırım Yasası' adlı bir benzeri mekanizmayı yasallaştırarak, ABD’nin bölgedeki zorluklarını artırarak ve kendi yetkisi olan baskı unsurlarını yerleştirerek mukabele etmelidir. Bunda geç kalınmış olsa bile halen elzemdir. “NATO içinde ise ABD’nin (ve Fransa’nın) hasmane adımlarının karşılığının verilmesi imkânı yasal ve siyasi yönden çok daha kolaydır ve bu yola da mutlaka gidilmelidir. Bunlar geciktirilirse, UA iletişim ortamını kullanacak etkili mekanizmaların kontrolü üzerinde söz sahibi ABD’nin ikili ilişkilerde tamiri daha da zorlaşacak hasarlara yönelmesi mümkün görülmelidir. “Biden’ın İsrail, İran ve Ortadoğu ile Rusya politikalarının, ayrıca müttefik ilişkilerinin daha kurumsal ve olması gereken yönde olacağı umudu bulunmakla beraber, Türkiye’ye yapılmış olan hasmane adımların karşılığının mevcut yönetime verilmesine bir engel yaratmamalıdır.”

‘İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRMELİYİZ’ 

  • E. Tuğgeneral Nejat Eslen: “Baskı uyguluyorlar. Bu onun bir parçası. Neden biz ABD ile ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya

hazırlanırken, ABD istihbarat kurumları ile irtibatlı olan ve bu ülkenin derin yapısını temsil eden Atlantik Konseyi, '2020 İçin On Risk On Fırsat' başlıklı raporunda, Türkiye’yi küresel bir tehdit, yayılmacı bir haydut devlet olarak tanımladı? Yoksa, hazinesinde sorunlar yaşayan Türkiye, stratejik baskının etkisi altına mı girdi? “Trakya’da Yunanistan sınırından başlayan, Ege denizi ürerinden Girit’e, Kıbrıs’a, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinden İran sınırına kadar uzanan geniş bir yayda, Atlantik yapısı tarafından çevrelenen ve sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan Türkiye’nin ABD ve AB ile yeni sayfalar açmasının maliyeti büyük olacak gibi… “Tarih boyunca, çoğu zaman devletlerin zayıflaması ve çöküşü, dış dinamikler nedeni ile değil, içerde sistemin ve siyasetin yozlaşması, iç cephenin zayıflaması nedeni ile gerçekleşmiştir. “Mustafa Kemal Atatürk işte bu nedenle aslolan iç cephedir demiştir. Türkiye’nin güvenlik önceliği, kutuplaşmayı sona erdirmek, siyasette yozlaşmayı önlemek, hazineyi ve iç cepheyi güçlendirmektir. Türkiye’nin güvenlik önceliği, Misakı Milli sınırları ile tanımlanmış olan Anavatan’ı ve Mavi Vatan’ı her türlü tehdide ve hıyanete karşı savunmaktır.”

Aydınlık