Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, Rusya televizyonu Russia Today (RT)’e konuştu. Ulusal Kanal’ın da yayınladığı söyleşide Tatar, iki ayrı devlet vurgusu yaptı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, Rusya televizyonu Russia Today (RT)’e konuştu. Tatar’a, Kıbrıs’taki anlaşmazlıkların neden çözüme bağlanamadığı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ekseninde bir savaşa girip girmeyeceği, Avrupa’nın yeni bir savaşa dahil olup olmayacağı ve bölge ile alakası olmayan tarafların neden bu tartışmalara sürekli taraflar olarak dahil oldukları gibi bir çok soru soruldu. Söyleşi, Türkiye’de de Ulusal Kanal tarafından yayınlandı.

‘İSTEĞİM İKİ AYRI DEVLET OLARAK KALABİLMEK’

Tatar, söyleşide Rumların tek taraflı yaptığı anlaşmalardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi, Türkiye’nin garantörlüğünde, eşit haklara sahip iki ayrı devlet olarak kalmak istediklerini vurguladı.

RT muhabiri, geçen haftalarda Berlin’de gerçekleşen gayri resmi üçlü zirveyi hatırlattı ve bu zirveden çıkan sonuçları sordu. Tatar, görüşmelerin gayri resmi olarak gerçekleştiğini ve bu nedenle zaten bir sonuç çıkamayacağını hatırlattı ve şöyle dedi:

“Daha önce çöken süreci tekrar düzeltmeye çalışıyorlar. Fakat daha önce çöken sürecin referans şartlarında bir değişiklik olmadıysa bu saatten sonra aynı doğrultuda bir anlaşmaya olacağını düşünmüyorum. Sayın Akıncı (KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı) beş ay sonra yapılacak seçim için bir manevra da yapmış olabilir. Bu süreci sadece ben yönetebilirim imajı vermek için. Günün sonunda herhangi bir sonuç elde edilmemiştir. Bu görüşmelerden sonra belki, Yunanistan ve Türkiye’nin de katılımıyla beşli görüşmeler yapılabilir dediler. Fakat Türkiye’nin şu an buna sıcak bakacağını düşünmüyorum. Bir kere bu üçlü toplantılarda sıfır asker ve sıfır garanti gündemdeydi. Ama biz Kıbrıslı Türkler, Türk askerinin adada kalmasını istiyoruz. Rumlar ise Türkiye’nin Ada’dan çekilmesini istiyorlar. Dolayısıyla Kıbrıslı Türkler olarak tedirginiz. 1950’lerde vahim olaylar yaşandı. Türkiye Adada barışı 1974’te sağladı. Rumlar, Türkiye’den de çekiniyorlar, korkuyorlar, bu nedenle de gitmesini istiyorlar. Benim isteğim kadife bir ayrılık ya da AB çerçevesinde iki ayrı devlet olarak yaşamak.”

 
‘KKTC BİZİM ONURUMUZ’

RT muhabiri, mevcut bir federalizm olmadığını bu çözümsüzlük içerisinde neden bir seçenek olarak Türkiye’ye bağlanmadıklarını sordu. Tatar, Türkiye’den her bağlamda sürekli olarak yardım aldıklarını hatırlatarak şöyle konuştu: “Biz Türkiye’ye müteşekkiriz. Biz et ve tırnak gibiyiz. Aynı kökenden geliyoruz. Türkiye’nin desteğine her zaman büyük ihtiyaç duyuyoruz fakat Kıbrıs Türkleri kendi devletini kurmuştur. Kurulan bu devlet bizim onurumuzdur ve onu yaşatma hedefindeyiz.”

‘TÜRKİYE BÖLGEDE EN FAZLA HAKKA SAHİP ÜLKE’

Doğu Akdeniz’de 2011’den beri hidro karbon arama ve sondaj faaliyetlerinin yapıldığını fakat asıl sorunun son zamanlarda başladığını hatırlatan RT muhabiri bunun nedenini Tatar’a sordu.

Tatar şu ifadelerle yanıt verdi: “Türkiye sondaj alanında da büyük sabır gösterdi. KKTC ve Rumlar arasındaki anlaşmalar için birtakım şartlar konulmuştu. Türkiye, bu sürecin öncesinde Kıbrıs görüşmelerinin olağan seyrinde gitmesi için arama faaliyetlerine ara vermişti. Fakat Rumlar, bu süreçte Adanın tek hakimi gibi çalışmalar yapmaya devam ettiler. Anlaşmalar imzaladılar. Bizim tüm önerilerimizi reddettiler. Biz ‘Gelin bir komite kuralım. O komite tüm anlaşmaları yapsın ve buradan gelecek gelirleri paylaşalım’ dedik. Fakat Rumlar, ‘Biz bunu kabul etmiyoruz eğer ileride bir anlaşma yapılırsa o zaman size de hakkınızı veririz’ dediler. Biz tabi ki bunu kabul etmedik. Şu an yapılan çalışmalar çok yerindedir. Türkiye’nin de hakları vardır. Türkiye 82 milyonluk nüfusu ile bu bölgenin en büyük anakara ülkesidir. Aynı zamanda Doğu Akdeniz’e en uzun sahil şeridi olan ülkedir. Türkiye’nin bizden bile daha fazla hakkı vardır. İhtilafın olmasının nedeni, Rumların ada etrafındaki sondaj alanlarını kendilerininmiş gibi parsellemesi. Bu ihtilafın yönetilmesi için anlaşmalar gerekir. Biz hakkımızı korumaya çalışıyoruz, kimsenin hakkı olanda gözümüz yok.”