Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerika’nın Sesi Türkçe’ye verdiği “önemli” ve “enteresan” bir röportaj verdi…

“Enteresandı” zira Kurultay takvimi geriye doğru işlemeye başlamışken ve herkes Kılıçdaroğlu’nun neler söyleyeceğine dair,gelecek projeksiyonuna yönelik sözlere kilitlenmişken bu kapsamlı röportajın verilmesi için seçilen kurum olan Amerika’nın Sesi öyle sıradan bir kurum değil…

Amerika’nın Sesi (VOA) ,ABD’de ABD’nin “Yarıresmi” yayın organı olarak Dünya genelinde ABD propagandasının yapılması için 1942’de kurulmuş,adına özel başkanlık genelgesi çıkartılmış,ABD Kongresi  tarafından finanse edilen bir kuruluş olarak ABD’nin Dünya genelinde kurduğu “Propaganda Ağı” olan U.S. Agency for Global Media’nın en önemli parçasıdır. ( Birleşik Devletler Küresel Medya Ajansı)

VOA kendi resmi sitesinde misyonunu aynen şu ifadeler ile açıklamakta:

“VOA, Amerikan toplumunun herhangi bir bölümünü değil, Amerika'yı temsil edecek ve bu nedenle önemli Amerikan düşünce ve kurumlarının dengeli ve kapsamlı bir projeksiyonunu sunacaktır.”

“VOA, Birleşik Devletler politikalarını açık ve etkili bir şekilde sunacak ve ayrıca bu politikalar hakkında sorumlu tartışmalar ve görüşler sunacaktır.”

(Kaynak: VOA Resmi Sitesi)

VOA’nın görev alanı ve misyonu 12 Temmuz 1976'da Başkan Gerald R. Ford tarafından imzalanan bir yasa ile son halini almış,bizzat ABD başkanı tarafından “Görevlendirilmiş” bir “Yayın ajansı” halini almıştır.

İşte Türkiye’nin geleceği adına mesajlar vermek için CHP Genel Başkanı’nın “ABD’yi temsil etmekle ve ABD politikalarını açık veetkili biçimde sunmakla” görevli bir mecrayı tercih etmesi “Enteresandır”

***

Gelelim buröportajın “Önemli” kısmına…

Kemal Kılıçdaroğlu bu röportajında çok “Kritik” konularda açıklamalar yaptı,ki bunların basında Cumhurbaşkanı adayı konusundaki açıklamaları gelmekte…

Kılıçdaroğlu bir isim vermedi belki ama bir “Profil” anlattı, bir “Silüet” resmetti…

Peki Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki Cumhurbakanı profilinin temel özellikleri açıklamalarına göre nelermiş?

“Öncelikle bu aday herhangi bir parti genel başkanı olmayacak” Başka? “83 milyonu kucaklayacak bir isim olacak” (83 milyonu kucaklayacak aday olma şartını her kesimden oy alabilecek bir aday olarak okumak mümkün)
Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki profil için belirlediği temel özelliklerden yola çıkarak Türk siyasi hayatında “Önemli ve etkileyici” pozisyonda olan siyasetçileri bir düşünelim bakalım…

Kılıçdaroğlu’nun çiziği bu “Profil” resmine göre kendisi, Akşener,Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu parti genel başkanı oldukları için direkt liste dışı kalıyorlar…

Kim var peki “Hem parti genel başkanı olmayan,hem de her kesimden oy alabilecek isim” olarak?

Muharrem İnce diyecek olursanız olmaz..Hem Kılıçdaroğlu’nun rakibi,hem de “Her kesimden oy alacak” profilini tam karşılamıyor…

İmamoğlu derseniz belki parti genel başkanı değil ama ismi “İstanbul’u AKP’den alan adam” olarak CHP ile özdeşleşti yani”Her kesimden oyalmalı” kriterine uymuyor Kemal Bey’in profilindeki.

Mansur Yavaş derseniz O’ da bu”Profile” uymuyor zira Yavaş’ın da Kürt seçmen ile problem yaşayacağı düşünülebilir.

Ama sanki bir isim daha var ve şahsi görüşüm Kılıçdaroğlu da aslında bu ismi tarif ediyor “Profilinde”…

O isim Abdullah Gül…

Parti genel başkanı değil,Cumhurbaşkanı olarak “Partiler üstü” bir konumda bulunmuş, Habur’da çadır mahkemeleri rezaleti yaşanırken “Çok güzel şeyler olacak” demiş,Kürt seçmen ile arası iyi en azından Kürt seçmenin soğuk bakmayacağı bir isim,AKP’den kopmuş muhafazakar kitleye hitap edebilecek,seçim mitinglerinde Erdoğan’ın çok fazla açığını bildiği için üzerine gidip yıpratmaktan çekineceği isim…

Kılıçdaroğlu “kağıt üzerinde” harika (!) bir aday bulmuş kendisine…

Kılıçdaroğlu aynı röportajda Davutoğlu ve Babacan’ın da ülkeye çok iyi hizmetleri olduğunu söylüyor,yaşanan olumsuzlukların Erdoğan kaynaklı olduğunu ifade ederek adeta Babacan ve Davutoğlu’nun AKP’nin memlketi bu hale getiren uygulamalarındaki sorumluluğunu “Temize çekip” bu iki ismi “İbra etme” çabasına giriyor.

Bu şunun için önemli,Gül’ün adaylığına Babacan dünden razı olur zaten kurduğu partiyi perde arkasında dizayn eden Abdullah Gül,Davutoğlu’nun da Gül’e 12 konu haricinde itirazı olmaz…

Saadet Partisi ise 2018’den beri Gül’ün adaylığına razı durumda… HDP’nin ise karşı çıkmayacağı düşünülüyor…

Yani Kılıçdaroğlu 2018 seçimlerinde muhalefetin ortak adayı yapmak için büyük çaba harcadığı Abdullah Gül’ü “Ortak aday yapma” hayalinden hala vazgeçmiş değil anlaşılan,ki Ankara kulislerindede “aracılar vasıtası” ile KılıçdaroğluGül temasının sürdüğü uzunca zamandır konuşulmakta.
Kılıçdaroğlu için tek problem Akşener’i bu işe nasıl ikna edeceği anlaşılan ama muhteşem stratejileri (!) ile Akşeneri de ikna edeceğini düşünüyordur herhalde kendisi…

***

“Olur mu canım sen de Kılıçdaroğlu bunu yapabilirmi?” diyen okuyucularımıza Ekmeleddin İhsanoğlu’nu nasıl aday yaptığını,2018’de Gül’ün adaylığını sağlamak için nasıl çaba harcadığını hatırlatalım…

Yani bal gibi yapar…

Ama Kılıçdaroğlu’nun kağıt üzerinde bulduğu bu muhteşem (!) aday ile ilgili hesaba katmadığı bir durum var.

CHP tabanı olası bir Abdullah Gül adaylığı söz konusu olursa sandığa gitmez,CHP’ye o tepki ile sadece Cumhurbaşkanlığı için değil milletvekilliği adayları için de oy vermez.İYİ PARTİ tabanından da Gül’e bayılarak oy verecek kimse beklemeyin…

Zira Abdullah Gül bu memleketin buhale gelmesinde Erdoğan kadar sorumluluk sahibidir,AKP’nin tüm uygulamalarına kararlarına gözü kapalı onay imzaları atmıştır Cumhurbaşkanı olarak.

ErgenekonBalyoz kumpaslarını gayet”Keyifle” izleyen isimdir Abdullah Gül.
Gül, Cumhurbaşkanı olarak o süreçte devletin “Zirvesinde” bu memleketin aydınlarının,yurtseverlerinin,Kemalist askerlerinin Silivri zindanında yok edilmeye çalışılmasına tek kelime edemez isimdir.

FETÖ ile sarmaş dolaş yıllarca aynı yollarda yürüyüp “Kandırılan” kişidir Abdullah Gül…

Kemal Bey parti tabanının “Tıpış tıpış” gidip Gül’e sadece Erdoğan’a olan tepkisinden dolayı oy vereceğini hesap ediyorsa çok büyük bir yanlış içinde ve o yanlış hesap Bağdat’tan döner…

Ama olan memlekete olur…

Bu seneryo gerçek olursa Erdoğan o seçimi alır, CHP oylarını arttıracağına çok önemli bir düşüş yaşar kısaca Basra Harap olur…

***

Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığına geldiği günden bu yana CHP’yi değerlerinden uzaklaştırarak,partiyi sağa açarak,merkez sağın önemli isimlerinipartide yönetici yaparak,etnik ve mezhep siyasetinin önemli temsilcileriniyönetim kadrolarına getirerek başarılı olacağını sandı.
Olamadı,10 seçim kaybetti.

Ve bugün gelinen  noktada ideolojk çorbaya dönmüş,içi boşalmış,halka umut olmaktan uzak,savrulmuş CHP’nin “Genel Başkanı” olarak 10 yıllık genel başkanlığının ardından Sn.Kılıçdaroğlu’nun bulduğu dahiyane formül “Ülkeyi bir siyasal İslamcı’dan alıp,diğer bir siyasal İslamcı’ya teslim etmekse” eğer…

Siz memlekete en hayırlı hizmeti yapınız ve 3 satır istifa dilekçesi ile  görevinizi bırakınız Sn.Kılıçdaroğlu…

Ama yapabilir misiniz? Sanmam zira bir görevi kendi iradesi ile bırakabilmek için o göreve kendi bileğinin gücü ve kendi iradesi ile gelmiş olması lazım insanın…

Siz öyle mi gelip oturdunuz o koltuğa Sn.Kılıçdaroğlu?

İşte asıl soru bu… 

siyasetcafe.com