AK Parti'den oy koparma ümidiyle çıktığı yolda yüzde 0,5'e bile ulaşamayıp beraberindeki 19 ismi CHP listelerine sokan Ahmet Davutoğlu, TV ekranlarında tartışma yaratan ifadeler kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin zulmettiğini, zalim olduklarını ileri sürerek adaleti sağlama konusunda Müslümanların yerine bir kafirin bile tercih edilebileceğini savunan Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, bu fikrini İslâm tarihinde hakim bir görüş olarak yansıtmaya çalıştı. 

"Sünni İslam düşüncesinin bütün büyük isimleri diyor ki, zulümle yöneten bir Müslümandansa, adaletle yöneten bir kâfir, bir gayrimüslim tercih edilir" iddiasında bulunan Davutoğlu, isim vermeden Yedili Masa'daki ortağı Kemal Kılıçdaroğlu'na kâfir demiş oldu. 

Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs'ta cumhurbaşkanı seçildiği takdirde ülkede bozulduğunu iddia ettiği adaleti yeniden tesis edeceğini savunuyor. 

DAVUTOĞLU'NUN İDDİASI DOĞRU MU?

'Müslüman yerine gayrimüslim idareci' retoriğinin İslam kaynaklarında yeri bulunduğu ileri süren Davutoğlu, cehaletini bir kez daha açığa vurdu. 

Kâfir bir yöneticinin Müslüman'dan evlâ olduğuna ilişkin herhangi bir fetva İslâm kaynaklarında bulunmuyor. Buna ilişkin tek olay, bir Budist olan Moğol hükümdarı Hülagu ile o dönemin Müslüman alimlerinden Seyyid İbn Tavus arasında yaşandı. 

Cengiz Han'ın torunu Hülagu, 1254 yılında Bağdat'ı kuşattığında kentteki alimlere temsilci göndererek şu soruyu cevaplamalarını istedi: "Kâfir fakat âdil olan bir sultan mı, yoksa Müslüman fakat zalim olan sultan mı daha üstündür?"

Bu soruyla kendisinin Abbasi hükümdarlarından daha adil olacağını imâ eden Hülagu, ters bir cevap vermesi halinde topluca katledilmekten korkan Müslüman alimler ve özellikle İbn Tavus'tan şu cevabı aldı:

"Kâfir adil hükümdar daha iyidir. Çünkü onun küfrü kendine, adaleti halkadır. Müslüman zalim hükümdarın ise Müslümanlığı kendisine, zulmü halkadır."

Yani Davutoğlu'nun öne sürdüğü görüş, Budist bir Moğol istilacının ölüm korkusu yaşayan kişilerden aldığı bir cevaptan ibaret. 

Oysa İslam fıkhı, Müslümanların yaşadığı beldelerde yöneticilerin hem Müslüman hem de güzel ahlak sahibi olmalarını hükme bağlıyor. Müslümanların tercih imkanına sahip oldukları sürece bir kâfirigayrimüslimi seçmemesi ve ona biat etmemesi gerekiyor.