FETÖ yayınından ‘Gülen Cemaatinin gazetesi’ diye bahseden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Şubat mağduru olduğunu söyledi ve ekledi: “Başbakanlık aleyhine dava açtım. O dava uzun yıllar devam etti. Geçen aylarda benim lehime sonuçlandı. Elbette ki mağdurum.”

AYDINLIK / ANKARA

 

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Demokrasi yok, adalet yok” ifadelerini kullanırken PKK’nın siyasi ayağı HDP için ise “masada olmayan HDP’yi yok sayamayız.” vurgusu yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT TV’de canlı yayında konuştu. Altı muhalefet partisinin liderlerinin Ahlatlıbel’deki görüşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

'TÜRKİYE BURADAN ÇIKMALI'

“Ülkenin içinde bulunduğu ağır şartları sadece ben bilmiyorum. Zirveyi oluşturan bütün liderler bunun farkında. Yine bütün liderler şunun da farkında; Türkiye böyle bir açmaza teslim edilemez. Mutlaka Türkiye’nin buradan çekip çıkarılması lazım. Ülkenin bu noktaya gelmesinin temel nedeni Türkiye’nin tek kişiye teslim edilmesidir. Buradan da Türkiye’nin çıkması gerekiyor. Bunun için de demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla Türkiye’ye gelmesi gerekiyor. Biz altı lider bu konuda bir araya geldik”

'HDP'Yİ YOK SAYMIYORUZ'

Altı genel başkanın toplandığı masada olmayan HDP'yi ve diğer partileri yok sayamayacaklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Masanın genişleyip genişlemeyeceğine ben karar vermem. O masa etrafında oturanlar yeni aktörlerin masanın etrafına oturup oturmamasına karar verirler. Beni gördüğüm kadarıyla şu anda öyle bir talep yok. HDP zaten ayrı bir ittifak kuruyor. HDP’nin demokrasi konusunda özel bir vurgusu var. ‘Demokrasiyle ilgili karar alacaksanız bizi göz ardı edemezsiniz’ diyorlar. Ben de şunu söyledim zaten: biz HDP’yi de, masada olmayan diğer siyasi partileri de yok sayamayız. Anayasa’ya göre siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıysa her siyasi partiye saygı göstereceksiniz. Biz de her siyasi partiye saygı gösteriyoruz.”

'GÜLEN CEMAATİ’NİN BİR GAZETESİ VARDI'

28 Şubat mağduru olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “O dönem Batı Çalışma Grubu vardı. Benim de aleyhimde o dönemde oraya raporlar geldi. Sonradan milletvekili olunca o raporların orada olduğunu öğrendim. Gülen Cemaati’nin bir gazetesi vardı. O gazetede 8 sütuna manşet, ben de gördüm. Bir sürü haksız iddia vardı. Ben de dava açtım. Dava açınca, haberi yapan gazeteci ‘Başbakanlığın bu konuda raporu var’ dedi. Ben de mahkemeye başvurdum. Başbakanlık aleyhine dava açtım. O dava uzun yıllar devam etti. Erdoğan başbakandı, 28 Şubat Batı Çalışma Grubunun hazırladığı rapora avukatları aracılığı ile destek verdi. Elbette ki mağdurum. Dava geçen aylarda benim lehime sonuçlandı. Sonra Cumhurbaşkanı oldu. Bu sefer onların avukatları bu davalara sahip çıktılar. Mağdurların yanında değil, zulmün yanında yer aldılar. Ben de onun mağduruyum. Sonuçta ne oldu, davayı kazandım. 28 Şubat mağdurları var mı, var. Niye helalleşme diyoruz, bunun için helalleşme.”

‘HELALLEŞME’

Helalleşme konusuna değinen Kılıçdaroğlu, “Helalleşmek illa hesaplaşmak anlamına gelmiyor. Helalleşme hatayı kabul etmektir aslında. Roboski’de ne oldu? Gencecik, fidan gibi çocuklar öldürüldü. Hata mı, hata. Yanlış mı, yanlış. Ne oldu? Dosya kapatıldı. Devlet olarak ölenleri elbette geri getiremez bunu herkes biliyor zaten. Diyarbakır anneleri ile de helalleşeceksiniz, cumartesi anneleri ile de helalleşeceksiniz. Hatayı kim yaptıysa onların helalleşmesi lazım. Evet, burada bir yanlışımız var, biz bunu telafi ederiz denilmesi lazım.” dedi.

DİYARBAKIR HAPİSHANESİ KIZILDERİLİ BENZETMESİ

Helalleşmeyi Ahlatlıbel Masasının hedefleri arasında sayan Kılıçdaroğlu, “Diyarbakır Hapishanesi işkencelerin doruğa çıktığı bir hapishanedir. O hapishanelerde işkence görenlerle devlet helalleşti mi acaba? Bir yanlışlık yaptık, bir hata oldu dediler mi? Demediler. Dememiz lazım, söylememiz lazım. Kızılderililere beyazların ne yaptığını biliyoruz değil mi? Şimdi, beyazlarla ilgili en acımasız filmleri çekenler yine beyazlar. Bu da bir helalleşmedir. Dediğim gibi, o noktaya devleti taşımamız lazım. O zaman bu memlekete huzur gelir. Biz bunu yapmak istiyoruz. Bu masanın hedefi de o. Ahlatlıbel Masasının hedefi de bu zaten.” değerlendirmesinde bulundu.

‘HUKUKSUZLUK VARSA KAMULAŞTIRACAĞIZ’

Elektrikte hukuksuzluk varsa kamulaştırma yapacaklarını savunan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“İndirim yapılıncaya kadar ödemeyeceğim. Bakın, ödeyemiyorum demiyorum. İmkanım var, öderim. Ama elektrik faturasını ödeyemeyecek durumda olan yüz binler var, onların sesini benim duyurmam lazım. Devleti nasıl yönettiklerini bilmiyorlar. Elektrik aslında bu hale gelmemeliydi. Elektriği devlet kaça üretiyor, özel sektör kaça üretiyor? Doğal gazla, kömürle, barajla elektrik üretenlerin maliyeti nedir? Bunları kaçtan dağıtım şirketlerine veriyorlar? Dağıtım şirketleri bunu kaçtan satıyorlar. Bu konuda kamuoyuna bilgi verilmesi lazım. Elektrik bir kamu hakkıdır. Haksızlık, hukuksuzluk varsa kesinlikle onu kamulaştıracağız.”