Ulusal Kanal'da konuşan St. Petersburg Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Apollinaria Avrutina, 'Bu harekâtın Rusya’daki algısı Türkiye’deki Atilla Harekâtı yani Kıbrıs Barış Harekâtı algısıyla aynı.' dedi


St. Petersburg Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Apollinaria Avrutina, önceki gün Ulusal Kanal ekranlarında Ukrayna'daki son gelişmeleri değerlendirdi. “Rusya’daki bu harekâtın algısı tıpkı Türkiye’deki Atilla Harekâtı, Kıbrıs Barış Harekâtı algısıyla karşılaştırılabilir.” diyen ünlü Türkolog, “Bu, Ruslar için Atilla Harekâtı'dır.” ifadelerini kullandı. Dr. Avrutina şunları söyledi:

'ORTAK NOKTALAR BULDUK'

“Rusya güçsüz değil. Başlangıçta müzakerelere ve anlaşmaların yerine geitirilmesini istiyordu. Mevcut durumda müzakereler Ukrayna tarafından teklif edildi ve Rusya da hazır olduğunu doğruladı. Rus diplomatlar Ukrayna heyetinin gelişini Beyaz Rusya’da oldukça uzun bir süre beklediler. Zelenskiy’in danışmanına göre görüşmelerin ana amacı, Ukrayna topraklarında ateşkesi tartışmaktı. Ukrayna ile yapılan görüşmelerde Rus heyetinin başkanı Vladimir Medinsky de şöyle dedi: 'Ortak tutumları tahmin edebileceğiniz bazı noktalar bulduk.' Ana sonucu bu müzakerelerin gerçekleşmesi ve tarafların birbirini duymasıdır. En önemlisi budur. Önümüzdeki günlerde bazı önermeler olabileceğini söylediler. Hepimiz önümüzdeki günlerde müzakerelerin devam etmesini bekliyoruz. Ukrayna heyeti konunun özüne ilişkin en ayrıntılı tartışmayı dinlemeye ve katılmaya hazırdı. Bu bizim için çok önemli. Devamında ne olacağını önümüzdeki birkaç gün gösterecektir.”

'KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI GİBİ'

“Ben Türkolog olduğum için şöyle söyleyebilirim: Rusya’daki bu harekâtın algısı, tıpkı Türkiye’deki Atilla Harekâtı, Kıbrıs Barış Harekâtı algısıyla karşılaştırılabilir. Ruslar için Atilla Harekâtı'dır. Rusya Federasyonu’nun asıl konumu şöyledir: Başlangıçta Rus Ordusu, Ukrayna dilinin ve kültürünün önceliğini tanımak istemedikleri için bağımsızlıklarını ilan eden Doğu Ukrayna'nın, yani bildiğimiz Lugansk ve Donetsk’in Rusça konuşulan bölgelerini savundu. Bunu yaptıktan sonra Kiev ve Batı Ukrayna milliyetçileri tarafından Ukrayna dilinin ve kültürünün üstünlüğünü tanımaya zorlandılar. Mesele budur. Tüm zorluklar bundan kaynaklanıyor. Donetsk ve Lugansk’ın savunmasının ardından Ukrayna’nın askerden arındırılması ve yenileşmesine yönelik operasyon ilan edildi. Rusya da bu sloganlar altında operasyona devam ediyor. İki kardeş halkın arasındaki bu savaşın biteceğini dört gözle bekliyoruz çünkü hemen hemen tüm Rusların Ukrayna’da yakın akrabaları vardır. Mesela benim kocamın babası Ukraynalı, anneannem Ukraynalı. Bize söylendiği gibi askersizleştirme bittikten sonra Rusya Federasyonu birlikleri Ukrayna’dan çekilecek ve Ukrayna sivillerine kendi bağımsız geleceklerini yaratma fırsatı bırakacaklardır. Ancak Rusların savaş istemediklerini vurgulamak istiyorum. Çünkü gerçekten Rusya’da bu savaşı kimse istemiyor.”

'DONETSK'TEKİ ANIT KKTC'YE BENZİYOR'

“8 senedir Donetsk ve Lugansk’taki siviller kendi ülkesinin bombaları altında yaşıyorlardı. Kendi ülkesi kendi vatandaşlarına öyle davranmaz, aynı zamanda oradaki insanlar daha 2014’te Rusya’ya bakmaya başladılar, zira oradaki bölgeler Rusça konuşuyor ve eskiden kültür bakımından Rusya’ya daha yakınlardı. Yani Ruslardı açıkçası, Ukraynalı değil. Oysa ki Ukrayna’da Batı Ukrayna tamamen Ukrayna kültürü hakimdir ve Ukrayna dili konuşulur. 2014’ten sonra iki devlet olan Ukrayna’da herkes İngilizce, Ukraynaca ve Rusça konuşur. Maidan olaylarından önce kitaplarda Rusça okunuyordu. Maidan'dan sonra Ukrayna dili ve kültürü maalesef zorla kabul ettirilmeye başlandı. Daha o zaman bu sorunlar ortaya çıkmaya başladı. 8 senedir siviller bombalar altında yaşadılar, çok çocuk, kadın, yaşlı öldü. Belki bugünlerde bulamazsınız ama inşallah bu savaşlar biter bir gün. Donetsk’e giderseniz orada şöyle bir yer görürsünü: “Melekler Geçiti”. Bu geçit nedir, Kıbrıs’taki küçük çocukların mezarlıkları gibi ufak, bir aylık, bir yıllık çocukların isimleri yazılan anıtlar. Çünkü o bombalar altında çok çocuk öldü. Ben Kuzey Kıbrıs’a gittiğimde çok duygulanmıştım çünkü orada savaşın izleri hala vardır. İnanın Lugansk ve Donetsk’te aynı durumda.”

'ABD TÜRKİYE'DE DE DARBE DÜZENLEDİ'

“Bize resmen ilan edildiği gibi Rusya çekilecek ve Ukrayna bağımsız kalacak. Seçimler geçecek mi Zelenski kalacak mı yeni hükümet gelecek mi onu bilemiyoruz. Bizim Sayın Cumhurbaşkanımız Putin’in dediği gibi, Ukraynalılar seçimlerini yapmalılar ve geleceklerini seçmeliler. Rusya çekilecek, bundan sonra ne olacağını göreceğiz, savaş bitecek tabii ki.

“Rusya’da şöyle bir yaklaşım var: Biz dünyayı görüyoruz ve kısa zaman önce Sırbistan, Irak, Libya, Suriye... Bu kadar çok ülkeyi bölen Amerikan Demokrasi adlı işgali gördü. Kuzey ve Güney Kore’yi hatırlayalım, Türklerin de katıldığı bu olayı Türkler de çok iyi bilir. Bu kadar çok ülkeyi bölen, bu kadar çok ülkeye bombalarıyla gelen Amerika şimdi de ‘Dünya Komutanı’ rolü üstlendi. Türkiye’ye de komutlar veriyor. Hatırlarsanız birkaç ay önce Türkiye, Rusya’dan S400 satın aldığında yaptırımlar Türkiye için de gündeme geldi, bunu unutmamalıyız. Rus halkı kesinlikle Amerika’ya güvenmiyor çünkü Amerika ya darbe düzenliyor, darbe başarılı olmazsa savaş düzenliyor. Türkiye’de de darbe düzenlendi, organizatör Amerika oldu, hepimiz biliyoruz.”

KOD ADI: ATİLLA HAREKÂTI

1974 yılıında Kıbrıs'taki Rum mezalini durduran ve adaya barış getiren Kıbrıs Barış Harekâtı'nın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'ndeki kod adı Atilla Harekâtı'ydı.

14 Ağustos 1974 sabahı saat 04:30'da Kıbrıs'taki Türk birlikleri harekete geçtiler. Doğu yönünde başlayan bu harekâtı 15 Ağustos 1974'te Komando Tugayı ve Kıbrıs Türk Alayı Kuvvetleri'nin batı yönündeki harekâtı izledi ve Türk birlikleri Kıbrıs'ın kuzey kıyısında doğudan batıya doğru bir dörtgen çizmeye başladılar. Bu dörtgenin bir tarafı kuzey kıyısı, öteki kenarı ise Atilla Hattı olarak bilinen merkezi Lefkoşa olmak üzere doğuya ve batıya yayılan hattı. Varılması planlanan son hedefler doğuda Mağusa, batıda ise Lefke idi. Çarpışmalar daha çok ilk gün ve Omorfo, Lefke, Çatalköy ve Ortaköy'de oldu. İkinci Barış Harekâtı'nın üçüncü günü sonunda Ada topraklarının yüzde 38'inde kontrol sağlandı ve hedeflenen MağusaLefke hattına ulaşıldı.