Türkiye 2015’ten beri; üç yıldır ABD piyonlarına karşı içeride ve dışarıda silahlı bir savaş yürütüyor. Türkiye Amerika savaşıdır bu. Dayatılan dolar krizi de silahlı savaşın ekonomik alanda devamıdır..

 

 

Turhan Özlü/ Aydınlık

28 Ağustos 2018 

 

 

Geçen günlerde CHP’de yine kurultay talepleri yükselmeye başladı. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi genel başkanlığa önerenler ile kurultayı önlemeye çalışan merkez yönetimi arasında günlerce süren bir yarış oldu. Sonuçta kurultay talebi, yeterli imza toplanamadığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Hemen ardından, 10 Ağustos’ta Kılıçdaroğlu MYK listesinde değişiklik yaptı. 8 yıllık Kılıçdaroğlu döneminin, değişmeyen tek MYK üyesi olan Faik Öztrak yerini koruduğu gibi parti sözcüsü yapıldı.

Konu, CHP örgütü içinde ve dışında sorgulanıyor. Yıllardır sesi duyulmayan Öztrak her seferinde yerini nasıl korudu? Liste savaşlarından etkilenmeyen, bir nevi dokunulmazlığa sahip Öztrak gücünü nereden alıyor?

Öztrak, ABD merkezli güçlerin CHP içindeki koludur; Kemal Dervişçi ekibin lideridir. 2001’de yaratılan büyük ekonomik krizde, Küresel merkezlere sadakatini kanıtladı.

 

 

ABD’NİN HACİZ MEMURU KEMAL DERVİŞ GÖREV BAŞINDA

 

 

21 Şubat 2001’de Türkiye, o güne kadar görülmedik bir ekonomik krize sürüklendi. Ecevit’in başkanlığında, DSPMHPANAP’tan oluşan koalisyon hükümeti, piyasalar üzerinde kontrolü kaybedince dolar hızla değer kazanmaya başladı. Birçok işyeri kapandı, milyonlarca kişi işsiz kaldı. 2001’de Türkiye yüzde 5.7 ile tarihi bir küçülme yaşadı.

Krizin hemen ardından Dünya Bankası’nda Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Kemal Derviş Türkiye’ye gönderildi. 3 Mart 2001’de büyük yetkilerle Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı yapıldı. Yangını çıkaranlar itfaiyeciyi de hazır etmişlerdi.

 

 

FAİK ÖZTRAK: KEMAL DERVİŞ’İN SAĞ KOLU

 

 

Derviş, ABD’den cebinde hazır yasaları ve 15 milyar dolar ek krediyle geldi. Ecevit’in başkanlığındaki koalisyon hükümeti zor durumdaydı. Kemal Derviş, hükümetin de üzerinde yetkilerle donatıldı. Ekonomi ve maliye alanındaki stratejik kurumların tümü emrine verildi.

Faik Öztrak’ı da Hazine Müsteşarlığı görevine atadı.

Amerika’dan cebinde getirdiği “15 günde 15 yasa” diye bilinen yasalar, vekillerin içeriğine bile bakmaya fırsat bulamadıkları hızla Meclis’te kabul ediliyordu. Şeker Yasası, Telekom’un özelleştirilmesiyle ilgili yasa, Uluslararası Tahkim Yasası, Enerji Piyasası Yasası, Merkez Bankası Yasası, Kamulaştırma Yasası, Ekonomik ve Sosyal Konsey Yasası, Tütün Yasası vd. O kadar ki, Telekom’un alelacele satılarak yabancılaştırılmasına direnen Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz istifa ettirildi. Devlet Bakanı Yüksel Yalova da Tütün Yasası’na karşı çıktığı için çekilmek zorunda kaldı.

Başbakan Ecevit ve hükümeti de şaşkınlık içindeydi. Küresel emperyalist merkezlerce o güne kadar görülmemiş bir operasyon yürütülüyordu.

Operasyon o denli hızlıydı ki Derviş işi, “Türk lirasından vazgeçelim, Avro’ya geçelim” noktasına kadar vardırdı. Cumhuriyet ekonomisini tasfiye süreci, Kemal Derviş’le büyük mesafe aldı. Derviş, Öztrak’ı halefi olarak görüyordu: “Ben bırakınca Öztrak`ı bakan yapın” diyordu. Faik Öztrak da büyük operasyonda Kemal Derviş’in sağ kolu ve suç ortağıydı.

 

 

KRİZLE GELEN HÜKÜMET DARBESİ VE ECEVİT HÜKÜMETİNİNİN SONU

 

 

Kriz bahanesiyle yürürlüğe konan program, yıllar öncesinden ABDNATO merkezlerinde hazırlanmıştı. Amerika’nın Irak’a savaş takvimiyle doğrudan bağlantılıydı. Aynı zamanda AKP iktidarına geçiş için hazırlık olarak planlanmıştı. Irak’ın kuzeyinde oluşturulan kukla Barzanistan’ın devlet olarak ilanını “savaş nedeni” sayacağını ilan eden Ecevit ve Hükümeti ABD’ye güven vermiyordu. Türkiye krizle boğuşurken, 14 Ağustos 2001’de AKP kurduruldu. Derviş, küresel merkezlerin acı reçetesini tamamladığında bu kez Ecevit başkanlığındaki hükümeti içeriden çökertme görevini üstlenecektir. “Yeni bir senaryo lâzım” diyerek yapacaklarının işaretini vermişti.

 

 

Hükümet ortağı Bahçeli’nin erken seçim çağrısı yaptığı 7 Temmuz’dan sadece bir gün sonra, 59 milletvekili DSP’den istifa ettirildi. İstifacılar arasında Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem de vardı. DYP ve ANAP’ın baş aşağı gittiği süreçte DSP parçalandı.

Böylece AKP’nin önü temizlendi. 22 Temmuz 2002’de İsmail Cem’in başkanlığında YTP (Yeni Türkiye Partisi) kuruldu. Parti’nin başına Kemal Derviş’in geçmesi planlanmıştı ancak olmadı.

Derviş birdenbire ortadan kayboldu; Amerika’da olduğu anlaşıldı. Henüz 15 aylık bir parti iken AKP, 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 35 oy ile tek başına iktidar oldu. Koalisyon ortağı üç partinin hiçbiri seçim barajını dahi aşamadılar.

 

 

AMERİKA’NIN SAVAŞ TAKVİMİNİN GEREĞİ

 

 

AKP’nin iktidar yapılmasında Derviş’in rolü belirleyicidir. Ödülünü de aldı: Mayıs 2002’de, gündemi ABD’nin Irak harekâtı olan Bilderberg toplantısına Türkiye’den davet edilen tek kişiydi.

Fransa’nın Le Figaro gazetesi Derviş’i, “ABD’nin Truva atı” olarak anıyordu. 2003’te 1 Mart Tezkeresi Meclis’te reddedildi. Amerika’nın Türkiye planları ağır bir darbe aldı. Ama BOP ve benzeri Amerikan projelerinin ihtiyaçları nedeniyle AKP ve Erdoğan’a destek sürdürüldü. Sıcak para akışının devamı sağlandı.

 

 

AKP DE DERVİŞ’İN PROGRAMINI SÜRDÜRDÜ

 

 

AKP’nin 2003 yılından itibaren uyguladığı program da Derviş ve ekibinin programıydı. Bu nedenle Tayyip Erdoğan ve çevresinden Derviş’e ilişkin olumsuz bir beyan duyulmamıştır. Öncesi bir yana, Kılıçdaroğlu da Tayyip Erdoğan ve Partisi’nin izlediği özelleştirme politikalarına bir tepki vermedi. Hatta olumladı: “AKP, Kemal Derviş’in uygulamaya koyduğu Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı nedeniyle şanslı. Türkiye [AKP iktidarı] o program sayesinde ekonomik krizden fazlaca etkilenmedi.”

Kemal Derviş’in vekili Faik Öztrak, bu nedenle CHP’de işsiz ve işlevsiz kaldı. Yıllardır bu nedenle yeni bir krizin pususunda bekletildi. Nasıl olsa Derviş’in ve Öztrak’ın programı yürürlükteydi.

CHP için hazırladığı ekonomi programında, “küresel sermayeye en büyük güvenceyi verecekleri” söyleniyordu. Kılıçdaroğlu, “Kemal Derviş zamanında Türkiye’yi krizden çıkaran tüm kadrolar bizde” derken, Öztrak ve ekibini kastediyordu. ABD’ye gönderilen “CHP’yi iktidar yap” mesajıydı.

 

 

ECEVİT: EN BÜYÜK PİŞMANLIĞIM KILIÇDAROĞLU: KRİZDEN ÇIKARDI

 

 

Ecevit’in “siyasal yaşamımdaki en büyük pişmanlığım” diye anlattığı Kemal Derviş, Kılıçdaroğlu’nun her zaman baş tacı oldu. Her fırsatta Derviş’in mucizelerini anlatacaktır: “Derviş geldi, krizden aldı Türkiye’yi çıkardı.” Cumhuriyetin Atatürk’le başlayarak 7080 yılda biriktirip inşa ettiği ekonomik sosyal kurum ve değerlerin toptan tasfiye edilmesine methiyeler düzüldü.

 

 

PAYLAŞILAMAYAN DERVİŞ

 

 

3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde Kemal Derviş Amerika’dan çıkageldi. Bu kez CHP’de boy gösterecektir. Baykal, “çifte santrafor” olarak politika yapacaklarını söyleyerek kameralar önünde Derviş’e CHP üyeliği rozetini takıyordu. İstanbul’dan aday gösterildi ve milletvekili yapıldı. Derviş paylaşılamıyordu; uygulamaları onaylanmış ve ödüllendirilmişti. Bu şekilde CHP’nin yeni program ve çözümleri de ilân edilmiş oluyordu. AKP iktidarının üçüncü yılına doğru Kemal Derviş’i Türkiye’ye gönderenler artık kendisine ihtiyaç kalmadığını gördüler. Derviş’in yapacaklarını artık AKP yapıyordu. Mayıs 2005’te milletvekilliğinden istifa ederek geldiği yere, Amerika’ya döndü.

 

 

ATATÜRK’ÜN PARTİSİNİN İPİNİ ÇEKTİ

 

 

Şu son 15 yılda CHP’deki değişimin asıl gücü Kemal Derviş’tir. Onun parti içindeki uzantılarıdır.

 

 

Genel başkan olmasından itibaren Kılıçdaroğlu, Kemal Derviş’in peşindeydi. Daha seçildiğinin ertesi günü Esenboğa Havaalanı’nda gizlice buluşacak kadar. Çünkü Kemal Derviş bir programın adıydı. Atlantik sistemi içinde iktidar olmanın anahtarı olarak görülüyordu. Kılıçdaroğlu, Derviş’i CHP yönetimine almak istiyordu. Bu fikrini çeşitli defalar kendisine iletti. Temmuz 2012 Kurultayı’ndan önce “yuvaya dön” çağrısı yaptı. 2014’te Derviş’in Cumhurbaşkanlığı adaylığına “niçin olmasın” diyordu. 2015 seçimlerinde “dışarıdan bakanlık” teklifinde bulundu. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de, Derviş’in adaylığı gündeme geldi… Ama Derviş, bütün bu teklifleri kibarca erteledi, reddetti. Görevlendirildiği merkezlerin tavrına uygun olarak Partiler üstü; hükümetler üstü kaldı.

 

 

AMERİKA’DAN KEMAL DERVİŞ BEKLEYENLER YANILGI İÇİNDE

 

 

Türkiye 2015’ten beri; üç yıldır ABD piyonlarına karşı içeride ve dışarıda silahlı bir savaş yürütüyor. Türkiye Amerika savaşıdır bu. Dayatılan dolar krizi de silahlı savaşın ekonomik alanda devamıdır. Ancak, ABD’nin bu dayatma ve yaptırımlarla elde edeceği bir şey yok. Suriye’de yenildi; müttefiklerini bir bir kaybediyor. NATO içinde bile yalnız kaldı. ABD artık Türkiye için müttefik değil, “Tehdit!” ABD artık hiç bir devlet için kurtarıcı gücüne sahip değil. Hatta, Doğu Perinçek’in söylediği gibi, “kendisini bile kurtarma yeteneğini kaybetmektedir.” Aynen 1965’te İnönü’nün öngördüğü günlerdeyiz: “Batı ittifakı yıkılır, yeni şartlarla yeni bir dünya kurulur. Türkiye de bu dünyada yerini alır!”

 

 

Ama kurucusunun bu tarihi sözleri CHP için bir anlam ifade etmiyor. CHP, 24 Temmuz 2015’ten bu yana; son 3 yıldır, TürkiyeAmerika cepheleşmesinde hep Amerika’nın yanında durdu. Çünkü iktidar umudunu Amerika’nın, darbeyle; olmadı ekonomik krizlerle, AKP’yi devirmesine bağlamıştır. Kaderini ABD eşkiyasının siyasi emelleriyle birleştiren bir CHP’nin geleceği yoktur.

 

CHP’nin son yıllarda yaşadığı krizin nedeni de budur.

 

764392e3612f81d8