Kasım Süleymani suikastıyla ABD yenilgiyi kabul etmediğini ve bölgeden savaşarak çekileceğini dünyaya ilan etmiş oldu.

Fakat askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda zayıflayan ABD’nin savaşı tek başına sürdürmesi mümkün değil.

Bu noktada Washington’un bölge ülkelerinin ve halklarının bir kısmını, halihazırda var olan çelişki ve çatışmaları körüklemek suretiyle İran ve Türkiye’ye karşı kullanmayı içeren bir planı devreye soktuğuna dair emareler mevcut.

ABD’nin Kasım Süleymani’ye düzenlediği suikast ve Libya’da sürdürdüğü siyasetin, bahsettiğimiz planın parçalarını oluşturduğunu belirtelim ve iddiamızı somutlaştıralım.

ABD PLANININ İKİ AYAĞI VE UYGULANMASI

ABD planının iki ayağı mevcut;

1. İran ve Sünni Arap ülkelerini birbirlerine karşı kışkırtmak ve zaten gergin giden ilişkilerin açık bir çatışmaya dönüşmesini sağlamak.

2. Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve Hafter üzerinden Türkiye ve Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerini çatıştırmak.

Söz konusu plan nasıl uygulamaya konulacak?

1. Süleymani suikastı sonrası hem ABD hem de ülkemiz ve bölgemizdeki işbirlikçilerinin yaptığı ilk iş, mezhep farklılıklarını vurgulayan yayın ve söylemleri öne çıkarmak oldu.

Bu doğrultuda önümüzdeki günlerde;

a. Sünni ve Şiilerin bir arada yaşadığı Arap ülkelerinde, Sünnileri hedef alan saldırıların kışkırtılması ve yaşanacak saldırılardan İran’ı sorumlu tutan yayınlar yapılması,

b. Körfez başta olmak üzere bölgenin farklı noktalarında İran ve Körfez ülkelerini karşı karşıya getirecek eylemlere girişilmesi olasıdır.

2. ABD Süleymani suikastıyla eş zamanlı olarak Libya’da, UMH ve Hafter üzerinden ikili siyasetini derinleştiren hamlelere girişti.

Ocak ayının ilk haftasında, ABD’nin Libya Büyükelçiliği, bu doğrultuda iki kritik açıklama yaptı. İlk açıklamada, "Libya’nın egemenliğini tehdit eden dış müdahale ihtimalinin yükseldiği günlerde", Amerikalı yetkililerin Türkiye destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)’yle görüştüğü bilgisi paylaşıldı. Açıklamanın sonunda, ABD ve UMH’nin Libya’daki milis güçlere karşı ortak adımlar atabileceği vurgulandı.

İkinci açıklamada, UMH’ye ait askeri okula düzenlenen saldırı, saldırıyı düzenleyen ülke ve grupların adı anılmadan kınandı. Açıklamanın ikinci bölümünde ise Türkiye’nin Libya’daki faaliyetleri hedef alınarak, Hafter taraftarlarına olumlu mesajlar verildi.

Amerikalıların bu açıklamalarının yanı sıra, ABD/İsrail ve Körfez basınında Türkiye ve Mısır’ı Libya üzerinden karşı karşıya getirmeye çalışan pek çok haber çıktı.

Açıklama ve haberleri bir araya getirdiğimizde;

a. ABD’nin, UMH’yi ve/veya UMH’ye bağlı grupları Türkiye’den kopartarak, Ankara’nın Libya’da dayandığı zemini kaydırmaya çalıştığı,

b. Türk ve Mısır askerini karşı karşıya getirmeye yönelik dezenformasyonların yanı sıra sahada da kışkırtmaların yapılacağı değerlendirmesini yapmak zor değil. (İsrail merkezli Debkafile’ın, Türk askerine karşı Mısır tankları Libya’ya girdi yalan haberinde olduğu gibi...)

PLANIN HEDEFİ

ABD planının orta ve uzun vadede iki hedefi bulunmaktadır;

1. Orta vadede, Arap dünyasında Türkiye ve İran düşmanlığını körükleyerek İsrail düşmanlığını unutturmak. Hatta İsrail’i Arapların, Türk ve Farslara karşı müttefiki olarak kabul ettirmek ve Tel Aviv’in güvenliğini sağlama almak.

Kahire’de görüştüğümüz uzmanlar, bu yönde özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in yoğun çabaları olduğu, basın/yayın faaliyetlerinin yanı sıra Arap dünyasından önde gelen isimlerin Tel Aviv’de ağırlandığı bilgisini paylaştılar.

2. Uzun vadede, bölge devletleri arasında sonu gelmez savaşları kışkırtarak, Çin’in bölgeye girişini engellemek ve Rusya’nın hareket alanını sınırlamak.

ABD PLANI NASIL BOZULUR?

ABD planını bozmanın yolu alçakça bir suikasta kurban giden Süleymani’nin cebinden çıkan mektubu yerine ulaştırmaktan geçiyor.

Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, Süleymani’nin mektubunun adresinin Suudi Arabistan olduğunu basına açıkladı.

Süleymani öldürülmeseydi, Irak aracılığıyla Suudi Arabistan’a bir mesaj iletecekti.

Mektubun içeriğini yazanlar bilirler. Fakat mektup vesilesiyle, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Sajjadpour’un defalarca tekrar ettiği şu sözlere bir kez daha yer vermekte yarar var: "İran ve Türkiye işbirliği bölgedeki çatışmaları çevreledikçe bölge daha güvenli olacaktır. Türkiye ile İran, Mısır ve Suudi Arabistan’la işbirliği yapmalı. (...) Ortadoğu, Batı Asya ve Kuzey Afrika’da dört bölgesel oyuncu bir arada çalışsa daha iyi olacak. Bölgesel oyuncuların işbirliği bölgeye faydalı olacaktır."

Sajjadpour’un ifadeleri doğrultusunda, Süleymani’nin mektubunu yerine ulaştırmak ABD’yi sendeletecektir.

Washington’un ayaklarını tamamıyla yerden kesmenin yolu ise benzer bir mektubun Ankara’dan Kahire’ye gitmesidir.

Mektubu kimin götüreceğini bilemem ama bölgesel işbirliği mühürlü bir mektubun Kahire’ye ulaşmasının Washington’u yere sereceğini çok iyi biliyorum.


Onur Sinan Güzaltan

Aydınlık