Batı Ukrayna’yı kışkırttı. Bir renkli devrimle Batı’nın bütünüyle denetiminde bir iktidar iş başına geçti. Bu iktidar tepeden tırnağa Rus karşıtı politikalar izledi. Ancak Ukraynalı yöneticiler jeopolitiğin alfabesini bile bilmiyordu.

KRİTİK JEOPOLİTİK EKSEN

Ukrayna, Rusya için birinci derecede önemli jeopolitik eksendi. Evet, Rusya’nın Suriye’de çıkarları vardı ama hiçbir zaman Karadeniz’de olduğu gibi yaşamsal değildi. Rusya hemen harekete geçti. Kırım’ı 2014’te ilhak etti. Ukrayna’nın doğusundaki Rus yanlısı ayrılıkçı eğilimleri destekledi. Ama daha da önemlisi Rusya özel bir jeopolitik proje ile nakış örer gibi Azak Denizi’nin tüm kıyılarında doğrudan ya da dolaylı denetim sağladı. Eğer, bir harita üzerinden o bölgeye dikkatle bakarsanız, Rusya’nın sessiz sedasız nasıl kritik bir jeopolitik hamle yaptığını anlarsınız. Bu proje kapsamında, Rusya Azak girişindeki Kerç Boğazı’nda Kırım’ı Rus ana kıtasına bağlayan bir köprü inşa etti. Bir mühendislik harikası olan köprü 3.69 milyar dolara mal oldu. Köprü, Mayıs 2018’de bizatihi Putin tarafından açıldı. Böylece Kırım ile Rusya arasında coğrafi bütünlük sağlanmış oldu.

AZAK ARTIK BİR İÇ DENİZ Mİ?

Rusya, açıkça ilan etmese de Azak’ı, Ukrayna da dâhil yabancı ülkelere ya da istemediği ülkelere kapalı bir deniz olarak görüyor. Bu kapsamda Azak girişinde kesin ve mutlak bir denetim sağladı. İstediği takdirde Rusya fiziki engellerle girişi kapatabiliyor. Ukrayna’nın ABD koruması ile Azak Denizi’nde Rus karşıtı faaliyetler içinde olmasını istemiyor. 26 Kasım 2018’de Azak’a girmek isteyen Ukrayna Donanması’na ait üç askeri bota ateş açtı. Botlar Kerç Limanı’nda bir iskeleye çekildi. Rusya, “Ukrayna botlarının ikazlara rağmen geçici olarak kapatılan Rus karasularına zorla girmek istediklerini” vurguladı. Ayrıca, “Ukrayna’nın kasıtlı olarak bir provokasyonla kriz yaratmak amacında olduğunu” söyledi. Tepkiler üzerine Rusya Kerç Boğazı’nın seyrüsefere açık olduğunu ilan etti. Doğal olarak olay dünya çapında yankı uyandırdı. Ukrayna’da iç politikaya önemli yansımaları oldu.

Reklamdan sonra devam ediyor 

SAVAŞ KABİNESİ!

Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko, “olağanüstü bir savaş kabinesi kurulmasını” önerdi. Ülkede 30 gün süre ile sıkıyönetim ilan edildi. “Bunun savaş ilanı anlamına gelmediği, savunma tedbiri olduğu” ifade edildi. Ancak Kırım ilhak edildiğinde ve Doğu’da olaylar tırmandığında Ukrayna böyle bir yola başvurmamıştı. Ukrayna’da dört ay sonra Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak ve savaş kabinesi kurulursa seçimlerin ertelenmesi gündeme gelebilir! BM Güvenlik Konseyi (BMGK), Ukrayna’nın başvurusu üzerine hafta başında olağanüstü olarak toplanacak. Avrupa Birliği (AB) tarafları itidalle davranmaya davet etti. AB ayrıca, “Rusya’nın Kırım’ı ilhakını tanımadıklarını” vurguladı. NATO, “Azak’daki Ukrayna limanlarına kesintisiz ulaşımın uluslararası hukukun vazgeçilmez bir kuralı olduğunu” hatırlattı. Azak’daki en önemli liman olan Mariupol 2014’ten bu yana Rus yanlısı ayrılıkçıların denetiminde bulunuyor.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Tekrar altını çizelim. Jeopolitik dünyaya geri döndü. Batı, Rusya’yı Asya’nın içlerine itmek için Ukrayna’yı sahaya sürdü. Batı’nın niyet ve maksadını anlayan Rusya, karşı hamlelerle jeopolitik bir hayat alanı bulmaya çalışıyor... Ukrayna’nın tamamını denetim altına alamayacağını gören Rusya, ağırlığı can damarı olan Karadeniz’e verdi. Önce Kırım’ı ilhak etti. Sonra Azak Denizi’nin bütün kıyılarında doğrudan ya da Rus yanlısı ayrılıkçılarla dolaylı bir denetim sağladı. Daha sonra bir coğrafya harekâtı yaparak dev bir köprü ile Kırım’ı ana kıtasına bağladı. Böylece Karadeniz kıyıları boyunca coğrafi bütünlük sağlamış oldu.

Her ne kadar Rusya diplomatik bir dil kullansa da, muhtelif eylemleri ile Azak Denizi’ni Rusya güvenliğinin bir parçası olarak gördüğünü dolaylı olarak ilan etti. Yaptığı inşaat projeleri ile boğaz girişinde mutlak bir denetim sağladı. Bu bölgede uluslararası seyir serbestisine dolaylı sınırlamalar getirdi. Ayrıca, Ukrayna’yı Azak’da hiçbir koşulda istemediğini belli etti. Rusya, Batı taarruzuna karşı bir savunma hattı örüyor. Bu alanda ancak taktik geri adımlar atabilir... Temel politikasını değiştirmez!

İlk bakışta mini bir deniz savaşı olarak görünmesine rağmen arkasında küresel düzeyde ciddi bir jeopolitik kavga vardır. Bu nedenle Türkiye, genel bir diplomatik dil kullanarak, taraf tutmadan orta bir yol izlemelidir. Çünkü kriz alanı Karadeniz’dir. ABD ve Batı, Karadeniz’de güç gösterisinde bulunabilir. Eğer kraldan çok kralcı olursak, Batı, NATO ve AB bizi Rusya’nın üstüne sürer.