Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis'in katledilişinin 26'ncı yılı. Bitlis, ABD'nin Kürt projesine engel olduğu için CIA operasyonuyla katledildi! O dönem Türk basını 'kaza' manşetleri atarken Aydınlık, 'Kaza değil suikast' manşetiyle gerçeğe ışık tuttu!

ERCAN DOLAPÇI

Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis'in katledilişinin 26. yılı. Bitlis, ABD'nın Kürt projesine engel olduğu için CIA operasyonuyla katledildi. Uçağına yapılan suikastla hayatını kaybeden Bitlis, geleceğin Genelkurmay Başkanı adayıydı. Kürt meselesinde, ABD'nin bölgede çevirdiği oyunları fark eden Bitlis, bunu bölge ülkeleri ve güçleriyle işbirliği yaparak bozmaya çalıştı. Aydınlık, olayın ilk gününden bugüne takipçisi oldu. Örtülmeye çalışılan suikastı aydınlattı. Perde arkasındaki Gladyo'yu gün yüzüne çıkardı.

Org. Eşref Bitlis suikastının soruşturmasında ifade verdiği ileri sürülen zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş'in, "Bitlis'in ölümünde buzlanma yalandı. Pilotoj hatası da tespit edilmedi" şeklindeki açıklamaları, Aydınlık'ın 19 yıl önceki haberlerini doğruladı.

Aydınlık 17 Şubat 1993 günü şehit edilen Org. Bitlis'in uğradığı uçak kazasının peşini bırakmamış ve 18 Eylül 1993 tarihli sayısında 'Suikat değil kaza' denilen olaya, 'Kaza değil suikast' başlığıyla yanıt vermişti. Bununla da Bitlis Dosyası'nı açmış oldu.

KALKIŞTAN 5 DK SONRA YERE ÇAKILDI

Org. Eşref Bitlis o gün uçağıyla Diyarbakır'a gidiyordu. Özel uçak, Ankara Güvercinlik Askeri Havaalanı'ndan 12.20'de kalktıktan 5 dakika sonra 'arıza anonsu' yaptı ve kısa süre içinde yanarak yere çakıldı. Uçağın içinde bulunan Org. Bitlis ile birlikte Albay Fahir Işık, Binb. Yaşar Erihan, Yzb. Tuğrul Sezginler ile Astsubay Emin Önen şehit oldu.

Olay yerine gelen zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş, Başbakan Süleyman Demirel gazetecilerin 'Sabotaj mı?' sorusuna "Öyle berşey yok" karşılığını verdiler. Genelkurmay Başkanlığı tarafından 2 gün sonra yapılan açıklamada ise "Ani buzlanma" dendi.

Ertesi günkü gazetelerin çoğu da 'Sabotaj değil kaza' manşetini attılar. Aydınlık ise işin peşini bırakmadı. Aydınlık'ın 19 Eylül 1993 tarihli manşeti 'GATA'nın otopsi raporu Güreş'in emriyle yok edildi' şeklindeydi. Bitlis'in yakınında bulunan bir kurmay subay Aydınlık'a, "Bitlis öldürüldü. ABDPKK ilişkisini kanıtlamıştı" dedi.

SUİKAST MOTORA YAPILDI

Aydınlık'ın ortaya çıkardığı önemli bir bilgi ise 'suikastın motora yapılması'ydı. Plana göre, yakıt deposuna konulan bir madde, uçak havadayken motora giden yakıt borularını tıkayacak ve uçak yere çakılacaktı. Pilotun son anonslarında 'motor arızası' demesi bunu kuvvetlendiriyordu. Uçağa bu maddeyi ise önceden içerden 'güvenilir' birisi koydu.

'BUZLANMA' DEMİŞLERDİ

Suikastın en önemli yalanı 'uçak kalkıştan sonra buzlandı ve yere çakıldı" şeklindeydi. Bu da 'kaza'ya gerekçe yapıldı. Bir de raporlarda 'pilotoj hatası' deniliyordu. Olayda şehit olan Pilot Yzb. Tuğrul Sezginler'in ailesi, Milli Savunma Bakanlığı'na dava açtı ve olayın kaza olmadığını kanıtlamaya çalıştı. Sezginler sıradan bir pilot değildi. Kullandığı uçaklara göre eğitim almış ve bu konuda da bir hayli deneyimi vardı.

'EKSİ 60 DERECEDE UÇAR'

Aile olayın peşini bırakmadı. Avukat Nusret Senem uzun yıllarını bu davaya verdi ve çok önemli kanıtları ortaya koyarak davayı belli bir aşamaya getirdi. Senem, uçağın ABD'deki firmasına iddialara soru olarak gönderdi. Gelen bilgiler, olayın çözülmesinde önemli ipucu oldu: "Uçaklarımız sağlamdır. Eksi 60 derecede bile uçar. Kaldı ki uçağın buzlanmaya karşı sistemi var ve anında devreye girer."

Esenboğa Meteoroloji Müdürlüğü de bunu destekler mahiyette, o günkü hava soğukluğunun sadece küçük tip uçaklar için sorun olacağını ve büyük tip uçaklarda buzlanma yaratmayacağını açıkladı. Aile olayın peşine düştükçe, yeni bilgilerle olayın esrar perdesi aralanmaya başladı. Her gelen yeni bilgi 'suikastı' güçlendirdi. Önemli bir konu da, kazadan sonra motorun ciddi bir incelemeye tabi tutulmamasıydı. Kaza sonrası enkazın süpürgeyle kaldırılması da ayrı bir sorundu. Tıpkı Uğur Mumcu suikastından sonra delillerin süpürülmesi gibi!

BİTLİS NEDEN HEDEF SEÇİLDİ!

Geleceğin Genelkurmay Başkanı olarak görülen Eşref Bitlis, ABD'de değil Almanya'da eğitim almış ve ayrı bir ekoldendi. Özellikle 'Kürt meselesi'nde 'Bölgesel çözüm' peşindeydi. Buna 'Bitlis Planı' deniliyordu. Bitlis, Gladyo'nun Güneydoğu'da uyguladığı şiddet ve göç politikasından da rahatsızdı. Planda şu önemli başlıklar vardı: "Bölge halkı kazanılacak. Irak yönetimi, Barzaniler ve Türkiye ortak hareket edecek. Dış destekli PKK, bölgeden çıkarılacak."

PKK'nın arkasında ABD ve Batılı güçlerin de olduğunu tespit eden Org. Bitlis, buna ilişkin görüş ve önerilerini zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a da rapor etmişti. (22 Mart 1992 tarihli mektubu gibi...) Özal'ın da bu raporları, ABD'li yetkililere verdiği ve bu bilgilerden rahatsız olan ABD'nin de, CIA üzerinden Türkiye'deki Gladyo unsurlarını kullanarak suikastı planlandıgı ileri sürüldü.

Aydınlık, olayda ABD'nin Adana Konsolosu Elizabeth Shelton'un da etkin olduğunu yazdı. Aydınlık Haber Müdürü Adnan Akfırat da gelişmeleri 'Eşref Bitlis Suikastı' ismiyle kitaplaştırdı. Dönemin Jandarma Asayiş Komutanı Org. Necati Özgen'in, 2002 yılında Ulusal Kanal ve basına yaptığı "1992 yılında Irak'ın kuzeyinde bir operasyon sırasında Org. Bitlis'in içinde bulunduğu Sikorsky helikopteri, ABD jetlerinin tacizine uğradı. İçinde ben de vardım. Neredeyse yere çakılacaktık" açıklaması, olayın perde arkasına ilişkin önemli bir bilgi olarak kayıtlara geçti.

'TÜRK ORDUSU HİZADAN ÇIKTI'

Bitlis'in ölümüyle 'bölgesel iş birliği planı', rafa kaldırıldı. Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın Genelkurmay Başkanlığı döneminde ise plan 1995 Mart'ında yapılan 'Güneş Harekâtı' ile hayata geçirildi. Harekâtı öğrenen CIA, 12 Mart günü İstanbul'da Alevi derneklerine Gladyo elemanlarını saldırtarak kışkırtmada bulundu çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden oldu. Tertip büyümeden bastırıldı.

Buna rağmen, Bitlis Planı uygulandı ve Irak yönetimi, Barzani ve Türkiye'nin ortak hareketiyle bölgedeki 'CIA Peşmergeleri' kovuldu. Irak, Türk sınırına kadar bölgeye hakim oldu. Bu harekât Batı basınında "ABD'nin, Vietnam'dan sonraki en büyük yenilgisi" olarak değerlendirildi. ABD'nin Türk ordusuna düşmanlığı da bundan sonra arttı. ABD ve Batı basını sürekli olarak TSK'yı hedef alarak "Türk ordusu hizadan çıktı" yorumları yapmaya başladı.

Bitlis'i sadece ABD hedef yapmadı. Ergenekon tertipçileri de onun ismini 'şema' üzerinden iddianameye sokarak hedef yaptılar.