Kamu eczacıları, mali ve özlük haklarının yanı sıra çalışma koşullarında da iyileştirmeler yapılmasını talep etti. Kovid19 salgınıyla beraber ilaç tedariğinin sağlanmasından, depolanması ve hastaya ulaştırılmasına kadar önemli rol aldılar. Gerektiğinde filyasyon ekiplerinde yer alan, vardiyalı ve esnek çalışmanın içine giren kamu eczacıları, süreç farkındalık yaratsa da iş barışını etkileyen uygulamalara dikkat çekti.

Aydınlık, kamu eczacılarının sorun ve taleplerine mercek tuttu. Konuştuğumuz eczacılar, çalışma alanlarından, hastanelerde iş ve işlemlerle ilgili idareyi ikna etme sorununa, paydaşlarla etkileşim sıkıntılarına da işaret etti.

KAMUDA HESAP KARIŞIK

“Sağlık ekip işidir.” diyerek söze başlayan kamu eczacılarının beklentisi diğer tüm kamu sağlık görevlileri gibi adil bir temel ücret. Performans ve/veya döner sermayeyle değişken, hastaneler arasında bile afaki farklar oluşturan maaş sistemi yerine makul seviyede bir sabit ücreti tüm kamu eczacılarının ortak talebi.

Sağlık Bakanlığı bünyesinde başlayan iyileştirmenin, hastaneler, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi kurumlar bünyesinde çalışan eczacılar için de yapılması bekleniyor. Eczacılar, maaşlarının yanı sıra emeklilik koşullarında da iyileştirme istiyor. Kamu eczacıları, sabit maaşlarında yaşanacak herhangi bir artışın emekli ücretlerine yansıyacak olmasını olumlu karşılarken döner sermayelerinde düşüş yaratmasından şikayetçi. 

Her meslek gurubu gibi kamu eczacıları da en azından enflasyon oranını karşılayabilecek şekilde sabit maaşa yapılacak bir zam beklentisinde.

TEMSİL SORUNU

Kamu eczacıları, hekim ve sağlık çalışanlarının mali ve özlük haklarında iyileştirmelerin konuşulduğu günlerde meslektaşları ile kamu eczacılarının yetersiz temsiliyetini konuştuklarını söyledi. Türkiye Eczacılar Birliği’nin açıklamaları ve farklı alanlarda çalışan meslektaşlarının desteğiyle farkındalık oluştuğunu, geçmişe nazaran yol kat edildiği kanısı olsa da temsiliyetlerinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade ettiler.

Sağlığın ekip işi olduğunu vurgulayan kamu eczacıları, Sağlık Bakanlığının ilk açıklamalarında iyileştirmelerin yalnızca doktorları içermesinin ciddi bir moral bozukluğu oluşturduğunu belirtti. Pandemi sürecinde eczacıların da eczanelerin de iş yükünün 3 katına çıktığını, ilaç temininde stok kesintisi yaşanmaması için büyük çabalar sarf ettiklerini ifade eden kamu eczacıları ‘esamelerinin’ geçmemesinin motivasyon kaybına neden olduğunu söyledi.

‘MESLEĞİ FAYDAYA ÇEVİREMİYORUZ’

Çalışma koşulları ve özlük hakları ile ilgili başka sıkıntılar da olduğunu aktaran kamu eczacıları, sağlıkta danışmanlık hizmetinin ikinci planda kalıyor kalmasından şikayetçi.

Az eczacılı hastanelerde, hekimlerin hastalara kullanacağı ilaçları listeleyip eczane katına onaya yollaması ve ilaç hazırlama föyünü ulaştırma işlemi olan ‘order’ kontrolüne dahi zaman kalamadığını ifade edildi.

Kliniklerde akılcı ilaç kullanımı ilaç tüketiminin azaltılarak ciddi maddi kayıpların da önlenebileceğine işaret eden kamu eczacıları, depolarda evrak işleri içinde mesleki yeteneklerini faydaya çeviremediklerini söyledi. Hastanelerdeki eczanelerin, depo gibi görülüp denetim ve düzenlemelerin bu yönde olmasının sahadan habersiz uygulamalara yol açtığına işaret edildi.

SIKINTIDAN ECZACI SORUMLU

İlçe hastaneleri ile merkez hastanelerinin iş yükü ve ücret bakımından ters bir orantıya sahip olduğunu vurgulayan bir kamu eczacısı da şu ifadeleri kullandı:

“İhale sistemi 2020 Mart’ta değişti. Artık alımları Devlet Malzeme Ofisi (DMO) yapıyor. İhale sonucunda 4 aylık sipariş 2 parti halinde 2’şer ay yetecek şekilde eczacının planlayacağı sayıda geliyor. Fakat üretimde ve ilaçta sıkıntı olduğu için firmalar hastanelere haber vermeden DMO üzerinden ek süre alıyorlar. Bu arada planlanan ilaca ulaşamayan biz eczacılar alımları hastane genel bütçesinden ya da döner sermayesinden yapıyor ve ürünün alımı ihale fiyatından 23 kat daha fazlaya geliyor. Bu durumu başhekim ve hastane müdürüne her defasında açıklamak eczacının sorumluluğunda. Yaşanan bu sıkıntıdan bizler sorumlu tutuluyoruz ama işimizi düzgün yapmaktan başka bir şey yok aslında ortada. Hastane eczacısının aldığı maaş kesinlikle alması gerekenin yarısı.”

ECZACILAR: 15 YILDIR MAĞDUR EDİLİYORUZ

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, ilaç firmaları ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) arasındaki kamu kurum indirimi uygulamasıyla 15 yıldır mağdur olduklarını bildirdi. Yasal çözüm talep edildi. 

Saydan, yazılı açıklamasında, şunları kaydetti:

"İlacın yaşı, eş değer, referans olması gibi birçok sebeple SGK ilaç firmalarından yüzde 41'lere varan bir indirim istiyor. Ancak, bu konuda ilaç firmalarını bağlayan bir yasal mevzuat olmadığından, firmalar ekonomik koşulları gerekçe göstererek bu durumu kullanıyor ve söz konusu indirimi SGK'ye yapmıyorlar."

‘VATANDAŞLA ECZACI KARŞI KARŞIYA KALIYOR’

İlaç firmaları ile SGK arasındaki kamu kurum indirimi konusundan iki tarafın da haberdar olmasına rağmen eczacı ve vatandaşın mağdur olduğu tuhaf bir durum yaşandığına dikkati çeken Saydan, şu değerlendirmelerde bulundu:

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan

"Mesleğimiz gereği bu tür indirim yapmayan veya istediği kadar yapan ilaç firmalarının ilaçlarını vermek zorunda bırakılıyoruz. Firmaların uygulamasındaki keyfilik sebebi ile vatandaşla eczacı karşı karşıya kalıyor. Bu tür ilaçların sayısı her geçen gün artıyor ve SGK buna bir çare bulamıyor. Bu ilaçların çoğunda SGK'ye yapılan indirim oranı depoların ve eczane eczacılarının kar oranını geçtiği için söz konusu ilaçları temin etmekte ve vatandaşlarımıza hizmet vermekte güçlük çekiyoruz. Hasta ile karşı karşıya olan eczane eczacısı reçetedeki ilacı SGK’nın sistemine girdiğinde otomatik olarak Medula firmanın yapmadığı iskontoyu yapıyor ve biz eczacılar firmanın vermediği indirimi eczacı karımızdan feragat ederek yapmak zorunda bırakılıyoruz."

YASAL ÇÖZÜM TALEBİ 

Eczacılar olarak kendi sermayeleriyle iş yerlerinde dev bütçeli ilaç firmalarının ilaçlarını tüm vatandaşlara şifa olması için verdiklerini belirten Saydan, “Yasal zorunluluk olmadığı için keyfi bir tutumla istediği zaman indirim yapan istemediğinde yapmayan ilaç firmalarının artık insan sağlığını tehdit eder boyuta ulaşan bu durumuna acilen yasal bir çözüm getirilmesini istiyoruz” diye konuştu.