Mersin’deki Üreticiler Kurultayı’nda da konu oldu. Türkiyemizde halk içinde nicedir Suriyeli düşmanlığı kaynatılıyor. Hem de Arap düşmanlığı ile karıştırılarak. Zaten ikisi de aynı karanlık yola çıkıyor. Bu kışkırtma öyle boyutlara geliyor ki, Türkiye’deki ekonomik bunalımın, neredeyse bütün sorunların nedeni Suriyeliler oldu.

SURİYELİLER YÜZÜNDEN Mİ BORÇ BATAĞINDAYIZ

Suriyeliler yüzünden mi borç batağındayız?

1980 yılında Borçlanma Ekonomisini Suriyeliler mi dayattı?

Çiftçiye destek akçalarını Suriyeliler mi kaldırttı?

Suriyeliler mi gümrüklerimizi düzletti?

KİT’leri Suriyeliler mi özelleştirdi?

Paranın giriş çıkışına denetime Suriyeliler mi son verdi?

Türkiye’de dolar saltanatını Suriyeliler mi kurdu?

Suriyeliler mi KOBİ’lerin belini kırdı?

HZ MUHAMMED’E DİL UZATMANIN ANLAMINI DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ

Şu sıra Türkiyemizde yalnız Suriyelilere değil, genel olarak Arap kardeşlerimize karşı bir düşmanlık kampanyası sürdürülüyor. O kadar ki, bu düşmanlıktan Hz Muhammed de nasibini alıyor. Piyasaya hadisler sürülüyor. Buna alet olan Vatan Partililer bile var. Bu savruluşlara sözde laiklik kökenli şaşkınlıklar yol açıyor. O zaman ne yazık ki emperyalizme karşı mücadele mevzisi terkediliyor. Komşulara husumet mevzisine düşülüyor.

Şu sıra Ebu Davud’tan aktarılan 4305 nolu hadiste Hz. Muhammed’in “Müslümanlar Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmayacaktır” dediği yayılıyor. Hazreti Peygamberin diğer bir sözü de “Ümmetimi üç defa Türkler kovalayacak, sonunda atlarını Müslümanların mescitlerine bağlayacaklar” imiş.

Bu hadislerin sahihliği ve yorumu konusunda Sayın Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan ve Sayın Doç. Dr. Mustafa Tahir Öztürk hocalarımız bizi aydınlatacaklardır. Ulusal Kanal’daki programlarında Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün ışığını yaymaya devam ediyorlar.

Bu milletin evlâtları şunu görüyor: Şu Suriyelileri hedef alan kışkırtmalar, Arap düşmanlığı üzerinden Hazreti Muhammed’e dil uzatmaya kadar vardı. Bunun bir anlamı olmalı!

Reklamdan sonra devam ediyor 

ABD EMPERYALİZMİNİN SUÇLARINI SURİYELİYE YIKMAK KİMİN İŞİ

Suriyeliye düşmanlık kışkırtmasının arkasında ABD emperyalizminin bulunduğu apaçık ortada. ABD’nin suçlarını, Suriyeli mazlumun sırtına vuruyorlar. Dahası “Atatürkçü ve laik” olduğunu söyleyen kimi yüzeyseller üzerinden yalnız Hazreti Muhammed değil, Atatürk ve Cumhuriyet Devrimi de yıpratılıyor.

“Vurun Suriyeliye” Kampanyasının başını çekenlere bakınca, yine ABD emperyalizminin ellerini görüyorsunuz. Meral Akşener, bu kampanyanın şefi. Hep aynı rolde tarih sahnesine çıkıyor. FETÖ’nün Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbaratına yerleştirilmesi, 28 Şubat döneminde Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan sarmısaklı tertipler, 1516 Temmuz gecesi karanlıklarda kayboluşlar, Afrin Harekâtı öncesinde “Tosuncuklarınızı gönderin” söylemli psikolojik harekâtlar, ASTANA Sürecine karşı koyma gayretleri, Tahran Zirvesi’nden sonra 9 Eylül 2018 günü İran’a, Rusya’ya ve Beşer Esad’a yönelik vuruşlar, İran topraklarına yönelik bölücü çığırtkanlıklar, TürkiyeÇin dostluğunu dinamitleme misyonu kapsamındaki yürüyüşler, mitingler ve kışkırtmalar... Aynı minval üzere İyi Parti Genel Başkanı, en son 20 Kasım 2018 günlü konuşmasının önemli bölümünde Suriyelileri hedef aldı.

Toplam olarak bakınca, Meral Akşener’in her durumda, Türkiye’nin Avrasya’daki bağımsız konuma yerleşmesini baltalayan bir misyon üstlendiği açıkça görülüyor. Zaten daha İyi Parti’yi kurarken programlarının başına Atlantik sistemine sadakati yazdılar.

Görev tanımı ortada: Türkiyemiz, Arap ülkeleri, İran, Rusya gibi komşularıyla ve Orta Asya, Hindistan ve Çin gibi Asya ülkeleriyle cephe tutmasın. Ege ve Doğu Akdeniz’den gelen ABD ve İsrail tehditleri karşısında yalnız kalalım, Menbiç’teki ve Fırat’ın Doğusundaki ABD kalkanlı PKK terör mevzilerine dokunamayalım, borç batağında çırpınalım. Bu ortamda İyi Parti, CHP üzerinden HDP/PKK ile karanlık ittifaklar kursun. Ve bu Amerikancı programın üstüne sahte Milliyetçilik sosu dökerek milletimizi dolduruşa getirelim.

Almanya’nın Hitler tecrübesi, yeterli ders değil mi? “Ekonomiyi Yahudiler batırdı” diye Koca Alman milletini dolduruşa getirdi. O dolduruş, 50 milyon insanın, 10 milyon Almanın canıyla ödendi. Milliyetçiliği milleti mahvetmek için kullanan böyle tecrübeler de var.

SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNDEN BAŞKA ÇÖZÜM VAR MI

ABD emperyalizmi, Irak’ı işgal etti ve arkasından Suriye’de iç savaş kışkırttı, milyonlarca Arabın, Türkün ve Kürdün kanına girdi. Sözümona “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail devletçiğini kurmak için Batı Asya ülkelerini SünnîŞiî bloklarına ayırmak istedi, başaramadı.

Suriye ve Irak’ın direnişi, Rusya ve İran’ın ağırlıklarını koymaları, Türk Ordusunun PKK’yı ezme yolundaki başarılarını sürdüren Fırat Kalkanı ve Afrin Harekâtları, Barzani referandumunun bozguna uğratılması, Astana Süreci, TürkAkım ve Katar’ın Beşli İttifak girişimi karşısında, ABD ile İsrail yenilgiye uğramıştır. Suriye’nin toprak bütünlüğü artık görünen menzildir.

Suriyeli düşmanlığı, Suriye düşmanlığı ve Arap düşmanlığı, bu ortamda Atlantik güçlerinin tezgâhladığı kampanyalardır. Sıradan insanlarımızı bu kampanyaların önüne sürükleyen nedenleri görmüyor değiliz. Ancak daha önemlisi, İyi Parti yönetimi, CHP yönetimi ve HDP/PKK gibi Atlantik gemisindeki siyasal örgütlenmelerin rolüdür. O partilerin kitlesi, oy avcılığı, halk avcılığı, kitle goygoyculuğu ile yönlendirilmek isteniyor.

Ne var ki, Türkiye için Atlantik’te boğulmak ve parçalanmak dışında bir çözüm yok. O nedenle Atlantikçiler kaybetti. Atlantik misyonuna soyunanların hiçbir geleceği yoktur.

MERSİN ÜRETİCİLER KURULTAYI’NDAN YÜKSELEN SESİ DUYDUNUZ MU

Üreticiler Kurultayı’nda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Ayhan Kızıltan’ı, üç dönem MTSO Başkanlığında bulunan Şerafettin Aşut’u, Giyimciler Odası Başkanı Halim Çavuşoğlu’nu, Perakendeci İşadamları Derneği Başkanı Özcan Demir’i ve söz alan işçi ve çiftçi önderlerini dinlemeliydiniz. Suriyelilere düşmanlığın bağımsızlığımıza, toprak bütünlüğümüze ve ekonomimize ne kadar zararlı olduğunu somut verilerle anlattılar. Türkiye, devleti ve milletiyle üreticilerimizin bilinçli ve örgütlü önderlerinin bu akıllı ve insancıl tavırlarını örnek alacaktır.

Yakında Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlandığı zaman, Suriyeli konuklarımızın önemli bir kısmı evlerine, vatanlarına kavuşacaklar. Ülkemizde kalanlar da olacak. Ama en önemlisi, bizi Suriye, Irak, İran ve Katar gibi komşularından ayıran duvarlar, mayınlar ve dikenli teller, artık girdiğimiz sürece dayanamaz. Atatürk’ün daha 1920 yılında planladığı Batı Asya Birliği, ufuktadır.

YARIN: ATATÜRK’ÜN TÜRKİYESURİYEIRAK KONFEDERASYONU PLANI ÜZERİNE YENİ BİLGİLER


Aydınlık