ABDULLAH GÜRGÜN

Gençlik Marşı, Osmanlı Genç Dernekleri’nin kuruluşu için 4 Nisan 1916’da çıkarılan yasa gereğince hazırlanan yönetmelikte “Terbiyei Bedeniye Yürüyüş Marşı” olarak belirlenmişti. Bu marş aslında İsveçli besteci Felix Körling’in bestelediği, ünlü İsveçli şair Gustaf Frödig tarafından sözleri yazılan “Tre trallande Jäntor” adlı halk şarkıydı. Selim Sırrı (Tarcan) Bey tarafından İsveç’ten getirilmişti. Marşın Türkçe sözleri Ali Ulvi (Elöve) Bey tarafından kaleme alınmıştı.

Neredeyse ulusal marşımız gibi severek, coşarak söylediğimiz Gençlik Marşı’mızın İsveç’ten geldiğini biliyor muydunuz?

İsveç ile Türkiye arasında bir dostluk köprüsüdür bu marş. Marşın ilginç öyküsünü çoğumuz bilmeyiz. Öykünün kahramanı ünlü beden eğitimcimiz Selim Sırrı Tarcan'dır.

SELİM SIRRI İSVEÇ’TE

Selim Sırrı Tarcan Galatasaray Lisesi'ndeki sekiz yıllık öğreniminin ardından Mühendishanei Berri Hümayun'u bitirdi. Bir süre Serveti Fünun Dergisi'nde spor bölümünü yönetti. O dönemde Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Juery ile iyi görüşen Selim Sırrı, Juery aracılığıyla Pierre Courbertin ile ilişkiye geçti. Coubertin, Türkiye'nin de Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne (UOK) girmesini istiyordu. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte harekete geçen Selim Sırrı, ilk Ulusal Olimpiyat Komitesi'ni kurdu.

28 Mayıs 1909'da Berlin'de yapılan Uluslararası Olimpiyat Komitesi toplantılarına katıldı ve aynı yıl İsveç Kraliyet Askeri Beden Eğitimi ve Jimnastik Akademisi'ne konuk öğrenci olarak başladı. 1911'de akademiyi bitirip yurda döndü ve beden eğitimi öğretmeni olarak çalışmaya başladı.

Selim Sırrı İsveç'te beden eğitimi çalışmalarının yanı sıra yöresel kültürlerin nasıl topluma kazandırıldığını, folklör çalışmalarının nasıl yapıldığını inceledi. Bazı İsveç şarkılarının notalarını da aldı. "Şakıyan Üç Kız" şarkısı İsveç'te o dönemde çok sevilen bir şarkıydı. Selim Sırrı başkent Stockholm’de bir yandan Ling jimnastiğini öğrenip diğer yandan İsveç Kraliyet Muhafız Alayı'nda stajyer subaylık yapıyordu. Bir gün Stockholm’de bir parkta dolaşırken, (Hatırladığıma göre, Selim Sırrı anılarında bu parkın Kraliyet Sarayı’nın yanındaki, Stockholm’ün en güzel parklarından Kungträdgården (Kraliyet Bahçesi) olduğunu yazıyor.) bir grup gencin “Tre trallande Jäntor (Şakıyan Üç Kız)” şarkısını söylediklerini duyar ve çok beğenir. Türkiye’ye dönerken bu şarkının notalarını da yanında getirir. Selim Sırrı 1911'de yurda dönünce Osmanlı'da folklor çalışmalarını başlatan ilk kişi olmuştur. Ege bölgesinden zeybek oyunları derleyerek, İstanbul şehir toplumuna tanıtmaya çalışan ilk kişi de o olmuştur. Ayrıca Atatürk’ün de çok beğendiği kız erkek birlikte oynanabilen Tarcan Zeybeği’ni de yaratmıştır.

TRE TRALLANDE JÄNTOR

Gençlik Marşın'ın İsveççe aslını ünlü İsveçli Şair Gustaf Fröding yazmıştır. “Tre trallande Jäntor (Şakıyan Üç Kız)” adlı şarkısının sözlerini on yıl önce şöyle yorumlamıştım:

ŞAKIYAN ÜÇ KIZ

Söz: Gustav Fröding

Beste: Felix Körling

Türkçesi: Abdullah Gürgün

Üç kız gidiyordu güneşin altında

Lindane Le yolunda

salınarak, savurarak eteklerini

Şakıyorlardı üçü birden

Laylalalala,

laylalalalala,

...

Üç kız yürüyordu uygun adım askerler gibi

ve sonra vals yapıyorlardı

ve “Udden* ne şımarık” diye

şakıyorlardı üçü birden

Laylalalala,

laylalalalala,

...

Dönemecine geldiklerinde

Lindane Le yolunun

haykırdılar hepsi birden: “dinle bizi guguk kuşu!”

Sonra ter bastı sustular

Laylalalala,

laylalalalala,

...

Sustular ölü gibi sessiz

ve kıpkırmızı oldular üçü birden

Ama neden kızardılar

ve neden sustular?

Laylalalala,

laylalalalala,

...

Evet!

Üç erkek öğrenci duruyordu yol başında

ondan sustular işte üçü birden

ve kıpkırmızı oldu yanakları,

şakıyıp gelen üç genç kızın

Laylalalala,

laylalalalala,

...

Dönemeçte üç erkek öğrenci duruyordu

ve gülüyorlardı üçü birden

ve öykündüler ve haykırdılar: “dinle bizi guguk kuşu!”

ve şakıdılar hepsi birden.

Laylalalala,

laylalalalala,

...

* Udden : Eski bir halk türküsünde geçen erkek adı.

DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ

Selim Sırrı Tarcan, İsveç’ten notalarını aldığı bu şarkının 1. Dünya Savaşı’nın karanlık ve karamsar günlerinde yaşayan Türk gençlerini de coşturacağını düşünmüş olmalı ki, İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'nun Türkçe öğretmeni arkadaşı Şair Ali Ulvi (Elöve) Bey’den o karanlıkları ve karamsarlığı dağıtacak bir güfte ısmarlamıştı. Marş, 19151916 ders yılı ortalarında tamamlandı.

Ali Ulvi Elöve, Gençlik Marşı ile ilgili anılarında şunları anlatıyor:

“Bir gün okulun uygulama odalarından birinde çalışırken, S. Sırrı Tarcan ziyaretime geldi. O günlerde pek gözde olan bir İsveç marşı için güfte yazmamı istedi. İstenilen güfte 4×4 veya 8 heceli olacaktı. Vakit geçirmeden çalışmaya koyuldum. 1. Dünya Savaşı’nın aleyhimize döndüğü yıllardı o yıllar. Gençlik ve halk kaygıya kapılmıştı. Marş yazarken başlıca amacım bu havayı dağıtmak, gençlere azim, ümit ve kalp vermek oldu.”

Ali Ulvi Bey bu binanın denize bakan bir odasında 11.5×20 cm. Boyutunda kareli bir defter kağıdı üzerine mavi mürekkepli bir kalemle Selim Sırrı Bey’in istediği güfteyi yazdı:

Dağ başını duman almış,

Gümüş dere durmaz akar.

Güneş ufuktan şimdi doğar,

Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer, gök, su dinlesin,

Sert adımlarla heryer inlesin.

Bu gök, deniz nerede var,

Nerede bu dağlar taşlar?

Bu ağaçlar güzel kuşlar,

Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer gök su dinlesin;

Sert adımlarla heryer inlesin.

Her geceyi güneş boğar,

Ülkemizin günü doğar.

Yol uzun olsa da ne var,

Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer gök su dinlesin;

Sert adımlarla heryer inlesin.

Ve bu marş ilk kez 1916 yılında Yüksek Erkek Öğretmen Okulu öğrencilerinin İttihatspor sahasında Galatasaraylı Selim Sırrı Bey nezaretinde yaptıkları Beden Eğitimi gösterileri sırasında söylendi.

Bazı kaynaklara göre de ilk kez, 1916'da şimdiki Fenerbahçe Stadı'nın yanındaki Kuşdili Çayırı'nda toplanan Türk Ocakları Derneği kendilerine bir marş ararken, Selim Sırrı İsveç'te öğrendiği bu şarkıyı söyler.

Daha sonra da Osmanlı Genç Dernekleri’nin kuruluşu için 4 Nisan 1916’da çıkarılan yasa gereğince hazırlanan yönetmelikte “Terbiyei Bedeniye Yürüyüş Marşı (Beden Terbiyesi Yürüyüş Marşı)” olarak belirlenir.

Marş gençler tarafından çok beğenilir. İlk öğrenenler arasında Mustafa Kemal de vardır. Ve bu marş Millî Mücadele’nin ilk adımında önemli yer tutar.

ATATÜRK SAMSUNDAN HAVZA’YA YÜRÜYOR

Atatürk Millî Mücadele’yi örgütlemek üzere 19 Mayıs 1919’da çıktığı Samsun’da altı gün kalır. Sonra Havza’ya geçmek üzere yola çıkar. Zor zahmet bulabildikleri araç çok eskidir, deyim yerindeyse, külüstür bir Benz otomobildir. Doğru dürüst yol yoktur. Tarla aralarında bataklığa dönmüş toprak yolda bata çıka zorlukla yol alırlar. Araba bozulur. Tüm zorluklara karşın ülke güzeldir, doğa güzeldir.

Mustafa Kemal yaşlı şoförün arabayı tamir etmesini beklemez. Arkadaşlarına yürüyebilir misiniz der. Ama laf ola beri gele, o zaten yürümeye başlamıştır bile. Bir saatlik uzaklıkta Karageçmiş Köyü vardır. Orada konaklayıp, geceyi geçireceklerdir. Ve mırıldanmaya başlar:

"Dağ başını duman almış/ gümüş dere durmaz akar/ güneş ufuktan şimdi doğar/ yürüyelim arkadaşlar/Sesimizi yer gök su dinlesin/ Sert adımlarla her yer inlesin/"

Arkadaşlarına siz de söyleyin der.

”Bu gök, deniz nerede var/ Nerede bu dağlar taşlar/ Bu ağaçlar güzel kuşlar/ Yürüyelim arkadaşlar/ sesimizi yer gök su dinlesin/ sert adımlarla her yer inlesin”

Böylece ilk marş Havza'nın Bekdiğin mevkiinde okunmuş olur.

GENÇLİK BAYRAMI VE MARŞI

Daha sonraki yıllarda da Atatürk’ün bu marşı söylemekten ve dinlemekten büyük zevk aldığı bilinmektedir.

19 Mayıs’ın bayram olarak kabul edilmesini öngören ve TBMM’nin kabul ettiği yasa tasarısı kanunlaşmak üzere 21 Haziran 1938'de cumhurbaşkanının onayına sunuldu ve bu kanunun neşir ve ilanı cumhurbaşkanlığı makamından 28 Haziran 1938 de başbakanlığa bildirildi ve söz konusu 3466 sayılı yasa 4 Temmuz 1938 de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı; “Tre Trallande Jäntor” da Gençlik Marşı oluyordu. İsveç halkının en sevilen şarkılarından biri artık Türk halkının en sevdiği marşlardan biri olmuştu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs'ın ulusal bayram ilan edildiği gün hasta yatağında o günleri anımsar: “Anadolu’nun dağ başlarını, tekerleklerine çuval doldurduğumuz kırık dökük otomobillerle aşarken yanımdaki arkadaşlarımla bu marşı söylemeyi adet edinmiştim”...

Atatürk ulusal kurtuluş için ilk adımlarını atarken söylediği ve arkadaşlarına güç veren bu güzel marşı en son olarak öldüğü yıl, en güvendiği, ülkeyi emanet ettiği gençlerden dinlemiş ve onlara armağan etmişti... Ve gençlerimiz gene aynı coşkuyla bu marşı söylemeye devam ediyorlar:

”Her geceyi güneş boğar/ Ülkemizin günü doğar/ Yol uzun olsa da ne var/ Yürüyelim arkadaşlar/ Sesimizi yer gök su dinlesin/ Sert adımlarla heryer inlesin”

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN!

NOT:

Selim Sırrı'nın Türkiye'ye getirdiği ve Türk müzik aletleriyle çalınan İsveç şarkılardan biriyle de İsveç Televizyonu'nda çalışırken karşılaşmıştım. Bu şarkı ise, İsveç'in Gärdeby bölgesinin çok sevilen bir halk türküsü idi. İsveç'te kemanlarla çalınan ve bölgenin halk oyunlarının oynandığı güzel bir türküydü. Aklımda kaldığına göre, İstanbul Radyosunun Türk Klasik Müziği Orkestrası tarafından çalınıyordu. Adı, Gärdebylåten (Gärdeby Şarkısı)... Meraklısı belki arşivlerde bulabilir...

KAYNAKLAR: