Oda TV yazarı Kerem Çalışkan, Kadir Mısıroğlu'nu köşesine taşıdı.

Kerem Çalışkan, "Yunan ordusu bizim ordumuz” diyen bakan kim" diye sordu.

Çalışkan'ın bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:

Fesli Kadir “Keşke Yunan yenseydi, şeriat kalsaydı” lafını geri almıyor, arkasında duruyor…

Ona destek veren Diyanet İşleri Başkanı’nın sırtında bunun utancı ve Erdoğan’ın boynunda bunun vebali de hala duruyor…

Duruyor çünkü 100 yıl öncesinden, Osmanlı’nın son döneminden sızıp gelen bir zihniyet ve politika, AKP ve Erdoğan’ın beynini sinsi bir virüs gibi kemiriyor…

Bu virüs, Ankara’da milli mücadele sürerken, işgal altındaki İstanbul’da sırtını İngilizlere dayayarak Yunan ordusunu destekleyen Saray ve son Osmanlı padişahı Vahdettin ile çevresinin işbirlikçi hain politikasıdır…

Bunlar zannederler ki, İngilizlerin taşeronu Yunan ordusu Ankara’ya gidip Mustafa Kemal ve askerlerini tepelerse, memlekette kendi saltanatları devam edecek, halifelik ve şeriat hükmünü sürdürecektir…

Bu kadar kör, cahil, kuşbeyinli ve haindirler…

Bu zihniyet ve politikanın o dönemde çarpıcı bir temsilcisi ve sözleri vardır…

Bu kişi o dönem Damat Ferit kabinesinin Adalet Bakanı Ali Şükrü Efendi’dir…

Verdiği demeç 12 Temmuz 1920’de, işgal İstanbul’unda besleme basında büyük puntolarla yayınlanır…

Şöyle der Adalet Bakanı Şükrü Efendi:

“General Paraskevopulos’un ordusu şimdi sürat ve şiddetle harekata devam eyleyecek olursa, birkaç haftada Ankara surları önünde bulunacaktır. Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz! Bu ordu bizim ordumuzdur! Yunan ordusu Mustafa Kemal’e ceza verme işini yapıyor!”

Bu sözler o günün gazetelerinde yer almıştır…

İspatlıdır, belgelidir…

‘Çılgın Türkler’in yazarı rahmetli Turgut Özakman da, bir ihanet örneği olarak bu sözlere yer vermiştir…

Bu hain demecin verildiği 12 Temmuz 1920 tarihi kritik bir dönemdir. Osmanlı’yı parça parça dilimleyip emperyalistlere dağıtan Sevr Anlaşması 24 Nisan 1920’de imzalanıp Osmanlı hükümetine verilmiştir. Bu demeçten 10 gün sonra onaylanacaktır…

Bu arada demeçten üç hafta önce Yunan Ordusu 23 Haziran 1920’de Trakya ve Anadolu’da kuvayi milliyeye karşı Milne hattını geçip şiddetli bir saldırı başlatmıştır…

Yunan ordusu kısa sürede Alaşehir, Balıkesir, Edremit ile 10 Temmuz 1920’de Osmanlı’nın tarihi başkenti Bursa’yı işgal etmişlerdir. Ankara’da Bursa işgali nedeniyle TBMM kürsüsü üzerine matem işareti olarak siyah bir örtü konmuştur…

Vahdettin’in Adalet bakanı Ali Şükrü’ye göre ise Bursa da Yunan ordusu eliyle ‘kurtarılmış iller’e dahil olmuştur…

Ali Şükrü, Yunan ordusuna, ‘Bursa yetmez’ diyerek gaz vermektedir: ‘Birkaç hafta daha bastırın, Ankara’ya varıp hepsini tepeleyin’’…

İstanbul’da Vahdettin, Damat Ferit ve Saray çevresi ellerini oğuşturup, umutla Yunan ordusu için dua etmektedirler. Oh nihayet, Yunan ordusu Ankara’yı zaptedip Mustafa Kemal ve şürekasını tepeleyecek…Saltanat kurtulacak, hilafet, şeriat sanki bu ‘Mülki Osmani’de, biraz küçülse de (!) devam edecektir. Yunan ülkeye hakim olunca ne Osmanlı, ne cami, ne şeriat kalacağını görmüyorlardı…

Mustafa Kemal nefreti gözlerini kör etmişti…

Ama işler Padişah ve Yunan ordusunun umduğu gibi olmaz…

Mustafa Kemal ve askerleri Yunan ordusuna direnir, bir yıl sonra Sakarya’da perişan eder ve iki yıl sonra 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da imha eder ve kalıntılarını 9 Eylül 1922’de İzmir’den denize dökerler…

Süpürülen Yunan ordusu ile birlikte, onun destekçisi Padişah Vahdettin, Damat Ferit ve Ali Şükrü de memleketten süpürülüp giderler… 

Yeni Türkiye kurulur, Sevr yırtılır, ülke parçalanmaz, ama emperyalistler pusudadır…

Türkiye’yi bölüp parçalama kavgası 100 yıl sonra yeniden şiddetlenir…

Mustafa Kemal’i yıpratmak, Türk milleti ve Türklüğü tepelemek isteyenlar yeniden sahnededir. Andımız yasaklayan da aynı zihniyettir…

100 yıl sonra bugün Osmanlı yaftası altında Türkiye’yi federal yapıyla parçalama planları tekrar masaya konmuştur…

Bu kavganın bir geçmişi vardır…

Fesli Kadir’in Ataları Vahdettin, Damat Ferit ve Ali Şükrü’lerdir…

Bizim Atalarımız Atatürk, İnönü, Karabekir, Fevzi Çakmak ve Mehmet Akif’dir…

Herkes kendi Atası’nı seçmekte serbesttir…