İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi işbirliği ile Paris’in ünlü moda müzesi Palais Galliera’da ‘İstanbul Evi’ adında bir ofis açıldı. İBB buradaki faaliyetleriyle İstanbul’da düzenlenecek olan 2027 Avrupa Oyunları’nın ve 2036’daki Olimpiyat Oyunları adaylığı için tanıtım yaptığını duyurdu. Bunun ardından kamuoyunda ‘2036 Olimpiyat Oyunlarının İstanbul’da yapılması için İBB’nin hangi görevlerini yerine getirdiği’ tartışılmaya başlandı.

Bir ülkenin olimpiyat oyunlarına aday olabilmesi için Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından belirtilen 13 koşulu yerine getirmesi gerekiyor. O koşullar, “aday şehrin vizyonu ve kapsamı, spor ve yarışma yerleri, olimpiyat köyü, paralimpik oyunlar, konaklama, ulaşım, medya işleri, çevre, emniyet ve asayiş, tıbbi hizmetler ve doping kontrolü, hükümet ve halk desteği, pazarlama ve ekonomi kriterleri.” Tüm bu koşullar doğrultusunda aday ülkelere 10 üzerinden puanlama yapılıyor. Bunlar içerisinden İBB’yi doğrudan ilgilendiren iki koşul ‘ulaşım ve çevre’. Fakat İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun göreve geldiği günden beri en çok eleştirildiği konu da ‘Ulaşım ve Çevre’ sorunları. Bu iki sorun yüzünden İstanbullu her gün olimpiyat oyunlarının bir benzerini İBB sayesinde yaşıyor. Konuyu örneklerle anlatalım:

İstanbul’da ulaşım adeta bir girdap. İBB’ye bağlı metro, tramvay ve metrobüs duraklarında çalışmayan yürüyen merdivenler ve asansörler, İstanbulluların çilesine çile katıyor. Özellikle yaşlı, çocuklu ve engelliler başta olmak üzere bir kısmı uzun zamandır çalışmayan asansör ve merdivenlere tepki gösteriyor.

Yürüyen merdivenlerin çalışmaması nedeniyle vatandaşlar her gün yürüyüş ve koşu sporu ile ilgileniyor! Böylelikle bacakları ve nefes egzersizi ile ciğerlerini kuvvetlendiriyor! Asansörlerin çalışmaması nedeniyle de engelli, yaşlı ve pusetle seyahat etmeye çalışan vatandaşlarımız engelli koşusuna yöneliyor!

Arızalanan metrolardan indirilen vatandaşlar tünel içinde uzun yürüyüşlerle olimpiyat hazırlıklarını sürdürüyor... Otobüs, metro ve tramvaylarda uzun süre ayakta ve balık istifi denilen tabirle giden vatandaşlar hem bacak dayanıklılık testi yapıyor hem de kondisyonunu artırıyor. Nefes almakta güçlük çeken vatandaşlar ciğer dayanıklılığını da üst seviyelere çıkartıyor.

Sıra güç testinde… Vatandaşlarımız bozulan metrobüs ve otobüsleri iterek güçlerini artırıyor. Bu sporun yeterli olmadığını düşünen halkımız, arızadan dolayı kilitlenen metrobüs yolunda uzun süre yürüyerek yürüyüş kategorisinde altın madalyayı hedefliyor.

İstanbul yanan otobüsleri ile de vatandaşını olimpiyata hazırlıyor. Alevlerden kurtulup canını dışarı zor atan vatandaşlar atletizm branşında 100 metre koşusu ile madalya hedefinde iddialı.

‘TRAFİK YOĞUNLUĞUNUN PROVASI’

Bir de gün içinde yüzde 85’leri bulan trafik yoğunluğu var. Bu yoğunluk tabii ki İstanbul büyük bir organizasyona ev sahipliği yaptığı için değil. İşinden çıkıp evine gitmeye çalışan İstanbullunun her gün yaşadığı, hayatın doğal akışında olan bir durum. Bu yoğunlukla da İstanbullu aslında büyük bir spor organizasyonu olursa ‘İstanbul’da trafik durumu ne olur, seyretmeye gidebilir miyiz,’ sorusunun provasını yapıyor.

ENGELLİDE DE ÇOK İYİYİZ

İstanbullu engelli sporlara çok iyi hazırlanıyor. Hatta öyle iyi hazırlanıyor ki en ufak yağmurda evlere, işyerlerine dolan sularla, en az yağan karda yolların buz pistine dönmesi nedeniyle karla mücadele eden vatandaşlar bu branşlarda da iddialı.

2024 yılında hala İstanbul’da belediyenin açtığı çukura düşüp yaşamını yitiren vatandaşlarımızın haberleri manşetlerde. İBB İstanbul’u ve İstanbulluyu olimpiyatlara sıkı hazırlıyor.

Tüm bu örnekleri verirken deprem konusuna hiç girmek istemedik bile.

GERÇEK ORTADA

Sonuç olarak olimpiyat oyunlarının İstanbul’a gelmesinde sadece iki koşulu yerine getirmesi gereken İBB Başkanı İmamoğlu, her ne kadar sosyal medyada ve kendisine yakın medyada olimpiyatların İstanbul’a gelmesi için çabalıyor gibi görünse de gerçeği tüm dünya ve İstanbullu görüyor. Aydınlık