Bir haftayı geride bırakan Aksa Tufanı operasyonunda Filistinli direniş gruplarının İsrail güçlerine karşı kararlılığı sürüyor. Direniş örgütleri, bir yanda sahada silahlı mücadeleye devam ederken diğer yandan Filistinliler haklı davalarını dünya kamuoyuna anlatmak için çabalıyor.

GÜRKAN DEMİR / TAHRAN

Aydınlık gazetesine özel değerlendirmeler yapan Filistin İslami Cihat Hareketi İran Temsilcisi Nasır Ebuşerif, “Sistematik yok etme planına karşı dünya Filistin’in yanında durmalı.” dedi.

‘SALDIRGANLIĞA KARŞI MEŞRU MÜDAFAA’

Ebuşerif Filistin halkının tahammül edilemez zulüm ve ambargoya maruz kaldığını belirtti. Ebuşerif şöyle konuştu:

“Batı Şeria bölgesinin çevresine kuşatma şeklinde iskân ettirilen yerleşimciler, silahlandırılarak, ölümcül şekilde güçlendirilerek Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilere sürekli ve düzenli bir şekilde saldırmaları sağlanıyor. Şehirleri birbirinden ayıracak şekilde yerleşime açtıkları, saldırı bölgeleriyle kuşatma altına aldıkları Filistinlilerin tüm insani hakları ve hukukları gasp ediliyor. Aşağılanarak yok ediliyorlar. Halkımıza hedef gözetmeksizin ateş açarak, işkenceler, yokluk ve ölümlerle yaşamlarını zindan etmekteler. Buraya yerleştirilmiş işgalciler eliyle Filistin halkının, evleri, arabaları yakılıp yıkılmakta, işkenceler, katliamların yanı sıra insanlık dışı pek çok saldırılar yapılmakta. Sürekli, kesintisiz ve şiddeti gün geçtikçe artan saldırılarla sistematik bir şekilde yok etme planı uyguluyorlar.”

Kudüs’te özellikle de Mescidi Aksa’ya yapılan saldırılara da dikkat çeken Ebuşerif, “Bayramlarda Mescidi Aksa’ya saldırmaları, Mescidi Aksa’yı bölme, hatta Yahudi tapınağının bir parçası olduğu iddiasıyla altındaki duvarla (ağlama duvarı) ile birleştirerek Mecidi Aksa’nın yerine Yahudi mabedinin inşa edilmesi planları/çalışmaları ve buna benzer siyasetlere karşı kıyama kalkmanın en belirgin haklı nedenlerini oluşturmaktadır.” ifadelerini kullandı.

‘İSTİHBARATA HİSSETTİRMEDEN YAPTIK’

Operasyonun zamanlaması hakkında da değerlendirmeler yapan İslami Cihat Hareketi İran Temsilcisi Nasır Ebuşerif, “Bu hareket için gerekli teknik hazırlıkların tamamlanması beklenmiştir. Yahudi bayramının da olduğu o cumartesi günü Siyonistlerin sistemli saldırılarının daha az olması, kutlama ve şenliklerle meşgul olmaları fırsatı değerlendirilmiştir. İsrail casusluk vasıtalarına, takip vasıtalarına, gözetleme ve bilgi edinme vasıtalarının her türlüsüne sahipken hiçbir şey hissettirmeden gereken tüm kritik hedefleri saptadık. Siyonist güç merkezlerine karşı düzenlediğimiz saldırıda başarılı olduk. Tabi ki tüm hedeflerimiz meşru hedeflerdi. 1948’den itibaren işgal edip yerleşime açtıkları tüm toprakların sahipleri Gazze’de yaşamaktadırlar.” diye konuştu.

‘FARKINA VARAMADIKLARI YENİLGİ’

Ebuşerif, İsrail’in yanıtının orantısız olduğunu belirtti. Ebuşerif şu ifadeleri kullandı: “Gazze bölgesini onlarca yıl yeninden onarılamayacak şekilde baştan sona yok etmek için saldırmaktalar. Bu şekilde farkına varamadıkları yenilginin hesabını Filistin halkına çok pahalıya ödetmek için tüm güçleriyle, ABD ve Batı’nın tam desteğiyle bu saldırıları yapıyorlar. ABD ve Batı’nın verdiği destek ve izinle insanlığa karşı yapılabilecek her türlü suçları işlemektedirler. Bu saldırıların kısa sürede duracağını düşünmüyorum. Gazze bölgesi tamamen yok olana ve bir daha ayağa kalkamayacak hale gelene kadar sürdürmeyi hedefliyorlar. İşgale ve yıllardır sistematik olarak sürdürülen insanlık suçlarına karşı olan, onlara karşı savaşmanın gereklerini gören direnişin yöneticilerini ve halkını yok etme çabasındalar. Zalimce sürdürülen insanlık dışı sistematik ve barbarca sürdürülen yok etme politikası, insanlık düşmanı Siyonist güçlere ve onları destekleyen Batı ve ABD güçlerine karşı dünya halklarının Filistin halkının yanında güçlü bir şekilde durmadığı sürece Filistin halkının yaşadığı bu barbarca zulüm durmayacaktır.” diye konuştu. Türkiye’nin tavrına ilişkin de konuşan Ebuşerif, Türkiye’nin “cellatlar ile mazlumlar arasında dengeli bir tutum” izlememesi gerektiğini kaydetti. Aydınlık