GÜRKAN DEMİR / TAHRAN

İran’daki eylemler, “tesettüre karşı özgürlük” sloganı ile başlatıldıysa da sonrasında yaşananlar hedefin başka olduğunu gösterdi. Süreç, 1979 yılında ülkeden ABD’yi kovan ve ona direnen kuvvetlerle hesaplaşmaya döndürüldü. İran İslam Cumhuriyeti Kurucu Lideri Ayetullah Humeyni, mevcut lider Ayetullah Seyyid Ali Hamaney ve Şehit Kasım Süleymani gibi isimlerin poster ve anıtları hedef alınmaya başlandı. Bu hareketler, eylemciler için “Korku duvarları aşıldı.” olarak nitelendirilerek sosyal medyada alkış tufanı kopsa da hedefin “özgürlük” değil yeniden “Amerikan esareti” olduğunu ortaya koydu.

TOPLUMDAKİ HUZURSUZLUĞU ARTIRMAK İÇİN HER YOL DENENDİ

Sokaklarda başlatılan eylemler, eğitim döneminin başlamasıyla üniversitelere de taşındı. Ardından ticari faaliyetleri durdurmak için genel grev çağrılarıyla esnaf ve pazarcıya zorla kepenk kapattırmaya çalışıldı. Bunun yanında nakliyecilerin uluslararası taşımacılık faaliyetleri engellenmek istendi. ABD destekli PKK/PJAK, Komele ve DEAŞ gibi terör örgütleri devreye sokuldu. Polis ve gönüllü birlikler olarak tarif edilen Besic üyeleri hedef alındı. Kiminin boğazı kesildi, kimi yerlerde sürüklenerek tekmelendi. 100’e yakın güvenlik gücü hayatını kaybetti. İran milli bayrağı, kamu malları, bankalar, şahsi mülkler ve medreseler ateşe verildi, yollar kesilerek trafiğin akışı durdurulmaya çalışıldı. ABD ve Avrupa’da yaşayan İranlı muhalifler ise işi daha ileriye götürerek İran’a karşı daha fazla ekonomik, siyasi ve askeri yaptırım uygulanması için lobi faaliyeti yürüttü.

Kasım Süleymani  Ali Hamaney

SON EYLEMLERİN ÖNCEKİLERDEN FARKLARI

Aydınlık’ın ulaştığı güvenlik kaynaklarının raporlarında, eylemlerin kurgulanışı, başlangıcı ve uygulanışıyla ilgili ABD, İsrail ve terör örgütlerinin rollerine dair önemli bilgiler yer aldı. Toplumun gerçek taleplerini arka plana atarak uygulanmak istenen kaos planı için yapılan inişli çıkışlı şiddet gösterileri, önceki yıllarda İran’da yapılan eylemlere göre bazı farklılıklar gösteriyor.  Rapora göre, “Buhranın türü, nüfus miktarı, bunalım türü, buhranın süresi, dış müdahalelerin miktarı ve türü” gibi konularda farklılıklar bulunuyor. Raporda, dini bir hükme muhalefete dayalı olarak başlatılan eylemlerin, sonraki süreçte iktidara karşı siyasi protestoların odağı haline geldiği kaydedildi. Son eylemlerin, bir diğer ayırt edici özelliğinin ise taş ve Molotof kokteyli atma, bayrak yakma, yurt dışındaki İran elçiliklerinin kapı ve duvarlarına boya püskürtme, temsilciliklerin camlarını kırma ve arabalarını tahrip etme olduğu ifade edildi.

Sokakları kestiler

’YENİ VE MELEZ’ BİR DENEYİM

Yeni yaptırımlar, medya ve sosyal müdahaleler gibi dış etkileri olan toplumsal kriz girişiminin “melez ve yeni” bir deneyim olduğu bildirildi. “İran’a karşı kapsamlı melez (hibrit) savaş” uygulandığını belirten kaynaklar, 1988, 1996 ve 1998 yıllarındaki isyanlara göre son eylemlerde Batılı ülkeler ile İsrail’in, tüm maddi ve manevi kaynaklarını bu isyanları desteklemek için kullandığına dikkat çekti. Raporda, ABD ve İsrail’in terör örgütleri üzerinden hangi faaliyetleri nasıl kurguladığı, PJAK ve diğer terör örgütlerinin nasıl sahaya sürüldüğü, Avrupa ülkelerinin diplomatik teamülleri nasıl hiçe saydığı, eylemlerin liderlerine sağlanan paranın trafiğine dair çok sayıda veri yer aldı. Parçalar halinde yayınlayacağımız raporun ilk bölümünde şiddet eylemlerinin zamanlamasına ve bu eylemlerin arkasındaki güçlerin nelerden rahatsızlık duyduğuna dair ayrıntılara dikkat çekildi.

Bayrakları yaktılar

Rapora göre, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Şangay İşbirliği Örgütü toplantısına katılması ve İran’ın bu örgüte üye olması, Reisi’nin Newyork ziyareti, Irak’taki kapsamlı Erbain yürüyüşlerinin organize edilmesi ve üniversitelerin yeniden açılması gibi bir takım faaliyetlerin gölgede bırakılması için kilit önemde bir tarih seçildi. Önceden planlanan kaos, Mehsa Emini’nin ölümü bahane edilerek devreye sokulmak istendi.

‘ŞİÖ ÜYELİĞİ, ÇİN VE RUSYA İLE İYİ İLİŞKİLER RAHATSIZ ETTİ’

Şanghay İşbirliği Örgütü'nün Semerkand'da yapılan son zirvesinde İran'ın tam üyeliği kabul edildi.

Raporda, eylemler için düğmeye basılmasının perde arkasında İran’ın bazı faaliyetlerinden duyulan rahatsızlıklar ve hedefler olduğu anlatıldı. Bunlar şöyle sıralandı:

  • İran’ın Çin ve Rusya gibi güçlerle ekonomik ve siyasi etkileşiminin güçlenmesinden, Şangay İşbirliği Örgütü gibi Batı cephesiyle rakip ittifaklardaki varlığından duyulan öfke,
  • İran’ın nükleer anlaşmaya dönmesi, petrolüyle Avrupa'daki enerji eksikliğini telafi etmesi ve siber, füze ve İHA üretimi gibi alanlarda tavizler vermesini sağlamak adına baskı uygulamak,
  • İbraniBatı ekseninin programlarının uygulanabilmesi için Karabağ, Irak, Ukrayna savaşı ve direniş ekseni gibi alanlarda İran'ı iç meselelerle meşgul etmek,
  • İran'ın bölgesel düzeyde ve direniş eksenindeki konumunun bozulması, Suriye, Irak, Hizbullah gibi bölgesel müttefiklerinin hayal kırıklığına uğraması,
  • Ekonomik reformların uygulanması da dâhil olmak üzere ülke içindeki başarıyı azaltmak amacıyla Reisi hükümetine baskı uygulamak.

DİPLOMATİK TEAMÜLLERİ HİÇE SAYDILAR

Raporda, isyancılara siyasi destek sağlamak adına, Paris, Londra, Brüksel, Toronto ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde İran karşıtlarının miting ve eylemler yapmasına müsaade edildiği belirtildi. Bu eylemlerden bazılarına, Fransa KadınErkek Eşitliği Bakanı Isabelle Rome, Fransa Sanayi İşleri Bakanı Roland Lescure’nin yanı sıra İsveç ve Yunanistan’dan çok sayıda milletvekilinin katıldığı aktarıldı.

Bu süreçte Hollanda Adalet ve Güvenlik Bakanı Dilan Yeşilgöz, Belçika Dışişleri Bakanı Hadja Lahbib ve Belçika Temsilciler Meclisi’nde yer alan Darya Safai gibi çok sayıda üyenin saçlarını kesmek suretiyle sembolik eylemler yaptığı ve İran’daki göstericilere destek olduğu belirtildi. Yine Avrupa ülkelerinin yetkililerinin ve devlet kurumlarının Twitter üzerinden çok keskin üslup ve diplomatik olmayan terimler kullanarak İran’ın içişlerine müdahaleci yaklaşım sergilediği kaydedildi. Fransa Dışişleri Bakanlığı ile Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin Twitter paylaşımları örnek gösterildi. Avrupa ülkelerinin bu faaliyetlerinin, İran’daki göstericileri desteklemenin yanı sıra yönlendirici etkisi olduğu vurgulandı.

YARIN: İSRAİL’İN İNSAN DEVRİŞME YÖNTEMLERİ VE SOSYAL MEDYADA İRAN KARŞITI FAALİYETLER

Aydınlık