İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yaklaşık 1 yıldır inşası duran “ÜmraniyeAtaşehirGöztepe Metro Hattı”nın yapım çalışmalarını yeniden başlattı. Çalışmaların yeniden başlaması için düzenlenen törende İmamoğlu’na, İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut, Genel Sekreter Yardımcıları Orhan Demir ve Murat Kalkanlı ile Raylı Sistemler Daire Başkanı Pelin Alpkökin eşlik etti.

Açılış öncesinde bir konuşma yapan İmamoğlu, “Metro yapımına yaklaşık 30 yıldır katkı sunan, taş üstüne taş koymaya çalışan, yeni kilometreler katmaya çalışan belediye başkanları ve teknik insanlar oldu. Bu süreç devam ediyor. Hızı konusunda elbette eleştirilerimiz var. Daha planlı, nitelikli ve hızlı olmalıydık. Yapılan her işe ve emeğe de elbette ki teşekkür ediyoruz. İstanbul’da şu anda yaklaşık olarak 154 kilometre aktif metro hattı var. Bunun 79 kilometresi Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Marmaray şeklinde İstanbul’umuza hizmet veriyor. 16 milyonluk bir kentte 154 kilometre aslında düşük bir rakam. Çok daha yukarılarda olmalıydı. Raylı sistemin İstanbul’daki toplu taşımadaki oranı yüzde 18 dolayında. İşin çok daha başındayız” ifadelerini kullandı.

'20 AYDIR NİYE OYNANMIYOR'

İmamoğlu, Şehir Tiyatroları’nda kaldırılan oyunlar hakkında yöneltilen sorulara da yanıt verdi. İBB Başkanı, Şehir Tiyatroları’nın yeni yönetiminin aldığı kararla Necip Fazıl Kısakürek, Mustafa Kutlu ve İskender Pala’nın eserlerinin oyunlarının kaldırılması haberleri hakkında Yeni Şafak’ın 28 Şubat benzetmesine “Şehir tiyatroları ile ilgili bir gazetenin 28 Şubat benzetmesi çok gülünç” diye yanıtladı.

Necip Fazıl ile ilgili bahsedilen oyunun yaklaşık iki senedir oynanmadığını söyleyen İmamoğlu, “Yani bizimle ilgili değil. ‘20 aydır niye oynanmıyor’ diye sormayanlar, bize bunu niye soruyorlar anlamış değilim” diye konuştu.

İmamoğlu’nun o sorulara yanıtı şöyle:

'İSTANBUL’UN NEREYE GİTTİĞİNİ BİLMELİYİZ'

“Bir şehirde plansız bir imar ve nüfus gelişimi varsa, yapılacak metro yatırımları o kente yeterli gelmeyecektir” saptamasında bulunan İmamoğlu, “Biz, olaya bütüncül bakıyoruz. Metro yatırımlarını yaparken, İstanbul’un nereye gittiğini de mutlaka ve mutlaka bilmeliyiz. Bu kentin tüm tasarımı belli olmak zorundadır. Ortaya koyacağımız en değerli karakter, bu dönemde bu olacaktır. Kendimize 2050 yılını bir hedef olarak koyduk. Çok uzak gibi düşünülse de aslında çok yakın. Geleceğin planlanması noktasında çok planlı ve titiz davrandığımızı İstanbul’un bilmesini istiyoruz. Bunu yaparken, İstanbul’un tüm paydaşlarını sürecin içine katacağız. Ürün, hepimizin ürünü olacak.”

'28 ŞUBAT BENZETMESİ ÇOK GÜLÜNÇ'

Şehir tiyatrolarında kaldırılan oyunlar ile ilgili eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Şehir tiyatroları ile ilgili bir gazetenin 28 Şubat benzetmesi çok gülünç. 30 yıla yakındır yayın hayatında olan, geçmişte gerçekten bazen alıp okuduğum, kendi fikrime uymasa da takdir ettiğim bir gazetenin manşetinde bunu görmek utanç verici. Çok ayıp, yazık. Her şeyden bir şey yakalama çabası. O gazetenin kendine sahibinden genel yayın yönetmenine çeki düzen vermesini öneririm. Kendileri ne düşünür bilemem; ama Türkiye’nin yayın hayatı için hem sahibine hem genel yayın yönetmenine, oradaki gazetecilere kendilerine çeki düzen vermelerini, gazeteyi aldıklarında bir de aynaya bakmalarını öneririm. Ama şunu söyleyeyim İstanbul şehir tiyatroları kendi hüviyetine kendi benliğine dönmesi için arkadaşlarıma talimat verdim. Oyunlarla, bu detaylarla ilgilenecek değilim, ben belediye başkanıyım."

'2 YILDIR OYNANMAYAN OYUN ŞİMDİ GÜNDEME GELİYOR'

"Ben de sizin bana sorduğunuz gibi kendilerine sordum haber bana ulaştığında. Yapılan tarif çok net. Mesela orada Necip Fazıl ile ilgili bahsedilen oyun, tam 2018'in Nisan ayından beri, neredeyse 2 seneye yakın bir zamandır oynanmayan bir oyun. Yani bizimle ilgili değil. ‘20 aydır niye oynanmıyor’ diye sormayanlar, bize bunu niye soruyorlar anlamış değilim. Kaldı ki 23 oyun değil, başka yazarların da yurt dışından ünlü yazarların da oyunları geri çıkarılmış. Burada bazı sebepler olduğunu aktardılar. Mesela bir başka oyun; dış yapım olarak alındığını, sadece bir oyunun 250 bin liranın üzerinde maliyeti olduğundan bahsettiler. Bunun yerine kendi iç kadrosu ile oyun üreten, kendi iç kadrosu ile mevcut oyunlara da yine aktif şekilde oradaki bir kurulun karar vereceği şekilde yeni oyunlar da üreterek aktif bir tiyatro dönemi başlatmak istiyoruz. Hukuksuz yere atılan sanatçıların tekrar geri dönmesini istiyoruz. Onunla ilgili çalışma başlattın dedim. Aynı zamanda ben, sanatın özgünlüğüne ve özgürlüğüne inanan bir insanım. Sanat, müdahale kaldırmaz. Müdahale olursa, orada sanatçıyı başkalaştırırsınız. O da sanat olmaz zaten. Sanat, özgün bir iştir. Bizim oraya asla bir müdahalemiz yok."

'İSKENDER PALA İLE MÜNASEBETİ OLAN BİRİSİYİM'

"İskender Pala'nın ismini kullanıyorlar. İskender Pala'nın ciddi sayıda kitabını okumuş, kendisi ile münasebeti olan, beğenerek kitaplarını okuyan birisiyim. Bunda sorun yok ki. Yarın oyunu da olur. Başkalarının bir gün sevip bir gün sevmediği insanları, ben her zaman severim, okurum. Sadece bir yaygara çıkartma. Bunu böyle 28 Şubat gibi manşet atan gazetelerin bence yayıncılık anlayışı ile ilgili sorunları var. Merak etmesinler. İstanbul’un her yerinde sahne alan şehir tiyatroları gündemde olacak. Ben, 5 yıl Beylikdüzü Belediye Başkanı’ydım. Şehir Tiyatroları’ndan tek bir oyun getirtemedim. Nedir bu yani? Beylikdüzü kimin? Şimdi her yere gidecekler. Hatta portatif araçları ile mahallelere gidip, hiç tiyatro görmemiş insanlara tiyatroyu gösterecekler. Sanatı, her alanda yaygın biçimde 16 milyon insanla buluşturacağız. Kimse bundan kuşku duymasın. Asla fikirsel bir sığ kavram oraya sahip olmayacak. Tam anlamıyla özgün ve özgür bir ortamı şehir tiyatroları ile buluşturacağız. Hak ettiği değere ulaşacak."

'HESABI SORULMAYAN DÖNEMİN AKIBETİ BUDUR'

Şehir Tiyatroları’nda da israf mı var?

"Yani bu israftır, değildir; bilemem. Onun analizini yapmak lazım. Ama israfı engellemek hangi kuruma bakarsak bakalım, bizim önceliğimiz olacak. İster Şehir Tiyatroları olsun ister Metro A.Ş. olsun ister Ulaşım Daire Başkanlığı olsun… Biz istiyoruz ki, kuruşuna kadar hesap verelim. Baktıkça heba olan bütçelerle neler neler yapılmazdı. Milyonlarca metrekare yeşil alanlar, kültür alanları, okullar, anaokulları, kreşler yapılır. Biliyorum ve görüyorum. Üzülüyorum, canım yanıyor. Ama hesabı sorulmayan, denetlenmeyen bir dönemin akıbeti budur. Ben, dilerim ve isterim ki, attığımız bütün bu adımlardan, bizim kadar, bizi Ankara’dan takip edenler; vatandaş ya da muhalif olan fark etmez; bizi alkışlasınlar. Bizim derdimiz, onların da cebindeki paradır."