Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kurban Bayramı'na ilişkin bayramlaşma videosu yayınlamıştı. Videoda Erdoğan'ın yorgun ve uykulu hali sosyal medyada gündem olmuştu. Habertürk yazarı Fatih Altaylı Cumhurbaşkanının yorgun halini gösteren videoyu hedef alarak hakkında yazı yazdı.

Altaylı, görüntülerin Anadolu Ajansı ve TRT’ye külliyeden servis edildiğini ve bant kaydı olduğunu söyledi. Fatih Altaylı, ''Bu bir canlı yayın olsa anlarım. Yapacak bir şey yoktur. Ama çekilmiş, montajlanmış ve servis edilmiş bir bantta böyle bir durumun gösteriliyor olması çok ama çok fenadır" ifadelerini kullanmıştı.

Konuyla ilgili birçok devlet görevlisi Altaylı'nın yazısıda tepki gösterdi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun sosyal medya hesabından, ''Yalan haber, karalama ve dezenformasyon ile mücadelemiz sürüyor. Habertürk, karalama, dezenformasyon ve yalan haberden bir türlü vazgeçmiyor" dedi ve "Halkımızın doğru haber alma hakkını, genel olarak medyamızın itibarını garanti altına almak için çalışacağız. Habertürk'ü kınıyoruz" ifadelerini kullandı.

İLETİŞİM BAŞKANLIĞINDAN KURUMSAL ÖZÜR BEKLENTİSİ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Medya Koordinatörü Mücahid Eker de Twitter hesabı üzerinden bir açıklama yaptı. Açıklamasında, Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini belirterek şu cümlelere yer verdi:

Bugün Habertürk’te Fatih Altaylı tarafından kaleme alınan ve Sayın Cumhurbaşkanımızın bir canlı yayınıyla ilgili tezvirat içeren yazı hakkında Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Kenan Tekdağ ile öğle saatlerinde bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik.

Kendisine Fatih Altaylı’nın yazısındaki iddiaların hiçbir gerçekliği olmadığını belirtip, meselenin hakikatini anlattım.

Fatih Altaylı’nın bant olduğunu iddia ettiği yayının canlı olarak gerçekleştiğini, bu programın canlı yayın frekans bilgilerinin Habertürk muhabirlerinin de bulunduğu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bilgilendirme grubu üzerinden bütün medyaya duyurulduğunu, kendi muhabirlerine bile sorulsa kolaylıkla teyit edilebilecek bu gerçeğe rağmen Altaylı’nın yazısının bir canlı yayın sırasında olağan görülebilecek bir anlık insani durumdan hareketle hayali bir senaryo ve mesnetsiz değerlendirmeler içerdiğini ifade ettim.

Zaten Altaylı’nın da yazısında “Bu bir canlı yayın olsa anlarım” dediğine dikkati çektim.

AA (Anadolu Ajansı) ve TRT ile birlikte dolaylı olarak İletişim Başkanlığımızı da zan altında bırakan ve kamuoyunu yanlış yönlendiren yazı nedeniyle kurumsal olarak düzeltme ve özür beklentimizi de ilettim.

Sayın Tekdağ da canlı yayınlarda bu tür anlık insani ve teknik durumların tabii olduğunu kabul ederek, Fatih Altaylı ve yayın ekibiyle konuyu görüşeceğini aktardı.

Fakat daha sonra Fatih Altaylı imzasıyla çıkan yazıda da söz konusu hata düzeltilmedi. Aksine Fatih Altaylı, kendisinin AA Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan’la yaptığı görüşme ve benim Sayın Tekdağ’la yaptığım görüşmeyi birbiriyle çelişen açıklamalar gibi yansıtmayı tercih etti.

Fatih Altaylı’nın bu ısrarlı ve açık seçik çarpıtmayı Habertürk çatısı altında yapması nedeniyle, sorumlu yayıncılık ilkeleri gereği Habertürk’ün kurumsal olarak da özür dilemesi gerektirdiğini düşünüyorum.

Yalan bu kadar ucuz ve kolay olmamalı. Medyada yalanın bir ideolojik ve politik silah olarak kullanılmasının önüne geçmek adına hakikat için çalışmayı sürdüreceğiz.