Kapitalizmin 1980’lerden beri uygulamada olan yeniliberal cinsinin bu tür şoklara karşı bağışıklığının çok düşük olduğunu kaydeden Dr. Akman, 'Bu zayıflık evvelce de söyleniyordu, biliniyordu ama inkar ediliyordu. Ancak hayat böyle; insanların kafasına vura vura gerçeği gösteriyor' dedi.
İktisatçı Dr. Cüneyt Akman: Kapitalist sistemin bağışıklığı çok düşük
RECEP ERÇİN

İktisatçı, yazar Dr. Cüneyt Akman ile koronavirüs sürecinde neoliberal düzenin sancılarını ve kapitalist sistemdeki kırılmaları konuştuk. Duayen iktisatçı, Aydınlıkçı Arslan Başer Kafaoğlu ile bir dönem yakın çalışma arkadaşlığı da yapan Dr. Akman, son dönemde TV programları, YouTube yayınları ve Paraanaliz'de kaleme aldığı yazılarında ekonomipolitik değerlendirmelerde bulunuyor.

  • IMF bir swap mekanizması kurabileceğini söyledi ancak somut bir gelişme henüz yok. FED, belli ülkelere başlattı. Krizle birlikte sistemde kopmalar olmasın diye, bir çabanın tezahürü diyebilir miyiz? Özellikle FED'in dolar duvarlarını ördükten sonra dışarıya kaynak aktarması...

Böyle mekanizmaları kurmak zorundalar; özellikle dünyaya başta dolar, rezerv para imkanlarını arttırmak zorundalar yoksa dünyanın bugünkü para sistemi çökecek. 1929'u hatırlayalım mesela... FED o zaman para musluklarını ülke içinde geç açtı ve kriz derinleşti. Sonra da kriz tüm dünyaya bulaşıcı hastalık gibi yayıldı. O gün ABD içinde olan sorun bugün doların dünya rezerv parası olması dolayısıyla bütün dünya için geçerli. Bugün de dünya çapında bir dolar kıtlığı var. ABD eğer dünyaya dolar takviyesi yapamazsa, o zaman herkes sorar “Dolar hâlâ neden rezerv para?" diye. 1929'da FED'in yaptığı yanlışın ceremesini ABD'nin çekmesi gibi aynı yanlışı dünyaya uygulamış olsa bu sefer bütün dünya çeker ama dünyanın buna tahammülü olmaz. Zaten bu yeni kriz öncesinde de bilhassa 2008 krizinden sonra da dünyanın ABD dolarına bağlı rezerv para sistemi tartışılıyordu.

SİLAHI ÇOK OLAN KURALI KOYUYOR

  • Tek bir ülkenin parasına bu kadar bağlı olunması risk değil mi? ABD'nin ekonomik ağırlığı da azalıyor bir yandan...

Risk elbette. Dünya rezervlerinde yaklaşık yüzde 60 civarında ağırlığı var doların. Dolar nasıl rezerv para oldu? İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD çekti silahını “benim dediğim olacak” dedi. Birinci Savaş öncesinde, altın standardı vardı biliyorsunuz. Ondan önce de gümüş, altın beraber para sisteminde mevcuttu, ikili metal sistemi vardı yani. O zaman da dönemin güçlü devleti İngiltere dedi ki; “Benim donanmam çok kuvvetli bundan sonra tek metal, altın standardına geçiyoruz.” Neyse bu ilerde altını olan kuralı koyduğu gibi belki de daha çok silahı olan kuralı koyuyor. Ama o kural, dünyanın ekonomik gerçeklerine artık uymadığında dünyanın başına bela oluyor. Mesela 1945 sonrası dolar rezerv para sistemi nasıl kurulmuştu? ABD “Merak etmeyin, dolarımın altın karşılığı var. İnanmazsanız ne zaman isterseniz getirin dolarımı karşılığında altın vereyim taahhüdünde bulunmuştu. O zaman "altının bir onsuna 35 dolar veriyorum" demişti. Daha sonra büyük ölçüde Vietnam Savaşı'nda paraları harcadıkları için artan bütçe açığı sonucu fazla dolar bastıkları için, mızıkçılık ettiler. "Bunda bu kadar altın yoktur" diye sorgulanmaya başlayınca önce kuru değiştirdi. Öyle de olmadı, “altın penceresini kapattım; bundan sonra dolara altın yok” dedi. O zamandan beri doların rezerv para oluşu daha çok silah gücüne dayanıyor. Irak işgali meselesinde herkes petrolü ön plana çıkardı ama esas, petrol piyasasında sadece dolarla işlem yapılsın diyeydi...

EN KAPİTALİST ÜLKE EN AĞIR DARBEYİ YEDİ

  • Emekli Amiral Cem Gürdeniz şunu söyledi geçenlerde bir yayında: ABD kendi içinde ölülerini iş makinalarıyla gömerken diğer yanda donanmasıyla ülkeleri abluka altına alıyor. Yani koronavirüs jeopolitiği pek etkilemedi gibi.

Evet. Bu olaydan önce de Güney Çin Denizi civarında bir sürü provokasyon yapıyordu.

  • Neoliberal dönemin kurumlarının işlevsizliği herkesin malumu. İşte Bretton Woods zaten çöktü. IMF'nin etkinliği şüpheli. Avrupa Birliği ya dönüşecek ya dağılacak. Bir yanda kapitalist düzene yönelik eleştiriler de artmış durumda. Marksist iktisatçılar bunu kapitalizmin neden olduğu bir kriz olarak görüyorlar. Sizce de "pandemi geldi, ekonomiyi kapattık" değil de pandemiye neden olan da kapitalist sistem mi?

Bununla ilgili bir yazıyı Paraanaliz'de yayınlayacağım. Her sisteme dıştan şoklar gelebilir. Sosyalist bir sistemde de olabilir. Ama buna verilen tepki, işte o, o sistemin kendisiyle alakalı. Nitekim Çin, çok daha hazırlıksız yakalanmasına rağmen ve 1.5 milyarlık bir nüfusun baskısı altında olmasına rağmen, bunu en azından şimdilik kontrol altına aldı. Çin’deki siyasi rejimin otoriterliğini ayrıca tartışırız. Durumun Çin’deki seyrini önceden görmüş olmalarına rağmen işte İngiltere, İtalya, İspanya'nın durumu ortada... En vahimi de ABD'nin durumu. Kapitalist sistemin sağlık anlamında en aşırı ya da en saf haliyle uygulandığı ülke en şiddetli darbeyi yedi. Bunda herhalde bir ders vardır görmesini bilenlere… Salgın herkese gelebilir bu herkese bir darbe vurur ama darbenin şiddeti ve yaptığı hasarın boyutu, o yapının niteliği ile ilgilidir.

  • Yani sistemin şoklara karşı bağışıklığı düşük, diyebilir miyiz?

Evet, evet. Yani kapitalist sistemin, bilhassa da bunun 1980’lerden beri uygulamada olan yeniliberal cinsinin bu tür şoklara karşı bağışıklığı çok düşük. Bu zayıflık evvelce de söyleniyordu, biliniyordu ama inkar ediliyordu. Çok fazla oluşmuş, vazgeçilemeyen çıkarlar mevcuttu çünkü. Ancak hayat böyle; insanların kafasına vura vura gerçeği gösteriyor.

İKİ LEJYONER ÇÖLDE SÜRÜNEREK GİDİYORLARMIŞ...

  • Kırılgan ülkelerin krizdeki duruma ilişkin ne söylersiniz?

Gelişmekte olan ülkeler için anlatılan bir fıkra vardır; iki lejyoner çölde sürünerek gidiyorlarmış, tependen bir aslan görününce, lejyonerlerden bir tanesi botunu bağlamaya başlamış. Diğer demiş ki; ne uğraşıyorsun, aslandan hızlı mı koşacaksın, zaten perişanız! O da demiş ki; senden hızlı koşsam yeter. Yani birçok gelişen ülke aynı anda krize gidiyor. Bunlar hep de Türkiye en kırılgan beşin içinde oluyor. Türkiye diğerlerinden hızlı koşmak zorunda...

Aydınlık