Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’i ‘rejime’ ve onları cesaretlendirenlere bırakmayacaklarını, İdlib’e Harekâtı'nın an meselesi olduğunu söyledi. Rusya’dan Türkiye’nin Suriye Ordusu'na harekât düzenlemesinin ‘en kötü senaryo olacağı’ açıklaması geldi.

AYDINLIK / ANKARA

2018 yılında Soçi’de varılan İdlib Mutabakatı sonrasında aradan geçen 2 yıla yakın sürede ilerleme sağlanamayınca Suriye yönetimi ve Rusya, Suriye için kritik önemde olan ve HalepŞam bağlantısını sağlayan M5 karayolunda güvenliği sağlamak ve hattı trafiğe açmak için harekete geçti. Suriye Ordusu'nun ilerlemesi sonrasında İdlib’den Türkiye sınırına doğru göç dalgası başladı. Türkiye, Rusya ve Suriye’nin operasyonlarını durduramayınca İdlib bölgesine yoğun askeri araç ve asker sevkıyatı yaptı.

ERDOĞAN: İDLİB’İ BIRAKMAYIZ

İdlib sorununun aşılması için Rusya’dan bir heyet Ankara’ya geldi ve görüşmeler yaptı. Sonuç alınamayınca Erdoğan’la Putin arasında telefon görüşmesi yapıldı ve görüşmelere devam kararı alındı. Pazartesi günü Moskova’da olan Türk heyetle Rusya arasında iki gün süren görüşmelerde de anlaşma sağlanamadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durumu, “Masada bizim istediğimizin çok uzağında olunduğu çok açıktır” diye ifade etti. 

Görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Ak Parti grup toplantısında sert mesajlar verdi. İdlib’de Suriye’nin Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmesi için şubat sonuna kadar süre verdiklerini hatırlatan Erdoğan, “Verilen süre için son günlere giriyoruz, artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Gerek ülkemizde gerek Rusya’da ve gerek sahada yapılan görüşmelerde maalesef arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Masada bizim istediğimizin çok uzağında olunduğu çok açıktır. Türkiye, İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz diyoruz. Daha açık ifadeyle bir harekat an meselesidir. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını hâlâ anlamamış olan rejime ve onu cesaretlendirenlere özellikle İdlib’i bırakmayacağız” dedi.

ABD İLE DAYANIŞMA

Erdoğan’ın konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump’la yaptığı temaslara da vurgu yapması dikkat çekti. Erdoğan grup toplantısı sonrası gazeteciler Trump’ın “İdlib için Erdoğan’la birlikte çalışıyoruz. Neler yapabileceğimizi görüşüyoruz” açıklamasını hatırlattı. Erdoğan da buna “Her an her türlü dayanışmamız olabilir” karşılığını verdi.

RUSYA’DAN TEPKİ: EN KÖTÜ SENARYO

Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendiren Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov Türkiye’nin Suriye Ordusu'na karşı harekat düzenlemesinin İdlib için en kötü senaryo olacağını kaydetti. Peskov, “Şimdilik en kötü senaryoya göre değerlendirmede bulunmayalım. Eğer İdlib’deki terör örgütlerine karşı ya da şu anda ciddi miktarda silah, teçhizat ve mühimmata sahip olan bu terör örgütlerini yok etmeye yönelik bir harekattan söz ediliyorsa, bu Soçi Mutabakatı doğrultusunda atılan bir adım olur. Bu zaten Türk tarafının yükümlülüğü. Meşru Suriye Hükümeti'ne, Suriye Ordusu'na karşı bir harekattan söz ediliyorsa, bu en kötü senaryo olur” dedi.

GÖRÜŞMELERE DEVAM

İdlib’deki durumun daha kötüye gitmesinin önüne geçmek için Türkiye’yle yapılan görüşmelere devam edeceklerini kaydeden Peskov, şöyle konuştu: “Soçi’de bir yıldan daha uzun bir süre önce varılan mutabakattan memnuniyet duyduk, her iki taraf da memnuniyet duydu. İdlib’deki militanlar ve terör örgütleri Suriye Ordusu'na ve Rus askeri tesislerine yönelik saldırılara başladıktan sonra memnuniyetimiz son buldu. İdlib’deki durumun daha kötüye gitmesinin önüne geçmek için Türk meslektaşlarımızla görüşmelere devam etme niyetindeyiz. Elbette bu görüşmeler farklı düzeylerde olacak.”

KIŞKIRTMA AN MESELESİ

Masada pozisyon güçlendirmek için en üst seviyeden yapılan “kontrolsüz” açıklamalar, sahadaki terör gerçeği nedeniyle kışkırtmaya zemin hazırlıyor. İdlib’de 2019 BM raporuna göre 30 bin silahlı terör örgütü mensubu bulunuyor. Bunun 1215 bini El Nusra (HTŞ) militanı. Örgütler sık sık HTŞ ve ona karşı kurulduğu iddia edilen ve Türkiye tarafından desteklenen Ulusal Kurtuluş Cephesi arasında saf değiştiriyor. Bu irili ufaklı örgütlerin CIA ve MOSSAD bağlantıları da ayyuka çıkmış durumda. Sahada terör örgütünü, Türkiye’nin ılımlı muhalif diye tanımladığı örgütlerden ayırmak zor. Dolayısıyla burada kontrol dışında ateşlenecek bir silah, Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirme riski taşıyor. 

Öte yandan “İdlib’i rejime bırakmayacağız” açıklamaları Türkiye’nin uluslararası hukuka ve Adana Mutabakatı'na dayanarak yaptığı sınır ötesi operasyonların meşruiyetine gölge düşürüyor.

‘MÜZAKERE TEHDİTLE YÜRÜMEZ’

Geçmişte Suriye ile yaşanan sorunların çözümünde önemli görevler üstlenmiş emekli bir büyükelçi Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede kışkırtma tehlikesine dikkat çekti: “En üst seviyede açıklamalar yapılıyor. Bu yanlış. Konu ile ilgili olarak diplomasi öne geçmeli. Müzakere tehditlerle yürümez. Bölgede kontrol edilemeyen, her birisinin ipi başka bir ülkenin elinde olan gruplar var. Bunlar parayı kim verirse onların hesabına çalışırlar. Şu anda ABD ve İsrail Astana Sürecinden rahatsız. TürkiyeRusyaİran işbirliğinin bozulması için her yolu deniyor. CIA, MOSSAD bölgede. Onların bir eylemi her şeyi berbat edebilir. Geri dönülmeyen bir yola girilebilir. Yıllarca sürecek ve maddi manevi büyük kayıplara yol açacak sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu arada İdlib’de ‘ABD ile dayanışma’ sözleri de hiç iyi olmadı. Bu tür açıklamalar istenmeyen sonuçlar doğurabilir.”

ANLAŞMA NEDEN SAĞLANAMADI

Hem Türk hem de Rus yetkililer, açıklamalarında Soçi mutabakarının uygulanması gerektiğini vurguluyor. 

Bu kapsamda;

Türkiye: 

  • Türkiye sınırına yönelen göçün önlenmesi için operasyonların hemen durmasını,
  • Suriye Ordusu'nun Soçi’de belirlenen gerginliği azaltma bölgeleri dışına çıkmasını, 
  • Cenevre’deki anayasa sürecinin yeniden başlayıp, Esad yönetimi gidene kadar bu bölgenin “muhaliflerin” kontrolünde kalmasını istiyor.

Rusya:

  • Türkiye’nin Soçi’de üzerine aldığı teröristlerle ılımlı muhalifleri ayırma görevini yerine getiremediğini ve ateşkesin teröristleri kapsamadığını bu yüzden İdlib teröristlerden temizlenene kadar operasyonların devam etmesini,
  • Türkiye’nin Suriye ordusu denetiminde kalan gözlem noktalarını kuzeye çekmesini,
  • M5, M4 karayollarının Suriye denetiminde kalmasını
  • Değişen saha şartlarına göre yeni bir ateşkes sınırı çizilmesini istiyor. 

'ŞEHİDİMİZ VAR' DEDİ TERÖRİST BAŞINA KOŞTU

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Ankara ve Erbil ziyaretlerinin ardından Suriye’ye geçerek PKK/YPG’nin paravan örgütü Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Genel Komutanı Mazlum Kobani kod adlı terörist Ferhat Abdi Şahin’le görüştü. 

Jeffrey, İdlib krizi nedeniyle TürkiyeRusya ilişkileri gerilince Türkiye’ye gelmiş ve İdlib’de şehitlerimiz için “Sahada şehitlerimiz var. Biz bugün Ankara’ya gelip, Türk Hükümeti'yle durumu gözden geçirmek ve (Türkiye’ye) mümkün olduğu kadar destek vermek istiyoruz” demişti. 

Jeffrey, Suriye’den sonra da Kuzey Irak’a geçerek Bölgesel Yönetim Başkanı Neçirvan Barzani’yle bir araya geldi. Barzani’nin ofisinden yapılan açıklamada, ikilinin Irak’taki gelişmelerin yanı sıra “Suriyeli Kürtlerin durumu”nu ele aldığı belirtildi. Açıklamada, şöyle denildi: “Başkan Barzani, Suriye’deki Kürt tarafları bir araya getirme çabalarına devam edeceğini, Suriyeli Kürtlerin ülkenin mevcut durumunda ve geleceğinde haklarını elde etmeleri ve daha iyi bir konuma sahip olmaları adına aralarında uzlaşma ve birleşme yönünde atacağı her adımı destekleyeceğini yineledi.”

Jeffrey, Irak’tan sonra Suriye’ye geçti ve Türkiye’de kırmızı bültenle aranan Mazlum Kobani kod adlı PKK’lı Ferhat Abdi Şahin ile görüştü. SDG’ye yakın medya olan Ronahi TV’nin haberine göre toplantının nerede ve tam olarak ne zaman yapıldığı belirtilmedi. Görüşmeye ilişkin resmi bir açıklamada yapılmadı.