Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle ülkemizde akredite büyükelçi, maslahatgüzar, başkonsolos ve uluslararası kuruluş temsilcileri başta olmak üzere yabancı temsilcilik mensuplarının bakanlar, valiler, belediye başkanları gibi kamu yetkilileriyle görüşmelerinde randevuların Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğü üzerinden yönlendirilmesi istendi. Son dönemlerde Türkiye’de görev yapan başta ABD ve AB Büyükelçileri olmak üzere çok sayıda büyükelçi ve diplomat kimseye haber vermeden belediyelerle ve kamu kurumları yöneticileriyle temasa geçiyordu. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tesadüfen ortaya çıkan İngiliz Büyükelçisi ile buluşması, ABD Büyükelçisiyle bir araya gelmesi büyük tartışma yaratmıştı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın “Türkiye’de iktidarı değiştirmek için muhalefeti destekleme” vaadi ile birlikte başta Amerikalılar olmak üzere yabancıların temasları mercek altına alınmıştı. “Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını ABD’nin belirleyeceği” iddiaları da öne çıkmıştı.

GEREĞİ İÇİN GÖNDERİLDİ

Bu tartışmalar sürerken, Cumhurbaşkanlığı 3 Haziran’da yabancı temsilcilik mensuplarının randevu taleplerine ilişkin bir “hizmete özel” genelge yayınladı. Gereği için, Cumhurbaşkanlığına bağlı ilgili kuruluşlara, bakanlıklara (bakanlıklarca bağlı kuruluşlara), İçişleri Bakanlığına, İçişleri Bakanlığınca valiliklere, valiliklerce belediyelere iletildi. Bilgi için de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Yargıtay, Danıştay gibi kurumlara gönderildi.

İstanbul Valiliği de görevi gereği genelgeyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de ulaştırdı. Valilikçe gönderilen yazıda, şu ifadeler yer aldı: “Cumhurbaşkanlığının 03 Haziran tarihli yazısında, ülkemizde akredite büyükelçi, maslahatgüzar, başkonsolos ve uluslararası kuruluş temsilcileri başta olmak üzere yabancı temsilcilik mensuplarının Sayın Bakanlarımız ve Valilerimiz dahil üst düzey zevattan ve diğer tüm kamu kurum ve kuruluş yetkililerinden telefon görüşmesi de dahil olmak üzere randevu taleplerinin re'sen karşılanmaması, taleplerin Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğü üzerinden yapılması gerektiği konusunda yönlendirilmesi ve Dışişleri Bakanlığımız görüşünün alınması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi hususunun belirtildiği Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığının 21 Haziran 2022 tarihli sayılı yazısında ifade edilmiştir. Bu kapsamda, yabancı temsilcilik mensuplarının randevu talepleri konusunda Cumhurbaşkanlığının 03 Haziran 2022 tarihli yazısında belirtildiği şekilde hareket edilmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.”

İmamoğlu ABD ve İngiliz elçileriyle sık sık bir araya geldi.

CHP’DEN İTİRAZ

Genelge parti farkı gözetmeksizin bütün belediye başkanlarına ulaştırılmasına rağmen tepki CHP'den geldi. CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Yazıda özetle, belediyelerin; büyükelçi, maslahatgüzar, başkonsolos ve uluslararası kuruluş temsilcileri başta olmak üzere yabancı temsilcilik mensuplarıyla, telefon görüşmesi de dahil olmak üzere tüm görüşmeleri Dışişleri Bakanlığı’nın iznine bağlanmak istenmektedir. İktidar şunu bilmelidir: Belediye başkanlarımız, Saray’ın memuru, iktidarın emir eri değil, kendi bölgelerinin seçilmiş temsilcileridir. Dolayısıyla belediye başkanları halkın menfaatleri doğrultusunda tüm kesimlerle görüşme yapmakta özgürdür.” diye konuştu.

KENDİNİ ÖNE ÇIKARDI

İBB Başkanı İmamoğlu da katıldığı bir açılışta genelgeyi çarpıtarak hedef aldı:

“Dünyanın en önemli metropollerinden biri konumundaki İstanbul’un tarihi, siyasi, iktisadi, mali, sanayi, turizm, ulaşım, iklim, gençlik, kültür, iklim krizi ve çevresel anlamlarda lider şehir olacak potansiyeli var. Yerel yönetimlerin bölgesel ve küresel ölçeklerde kent diplomasisi işbirliği ve ortak çalışmalar yürütebilmesine yönelik yetkilerin genişletilmesi, bu reformun ana başlıklarını oluşturacaktır.

“Tam da herhalde bunu söyleyeceğini duydular, benim büyükelçiliklerle görüşmem konusunda bana kısıt getirmeye karar verdiler ve derhal mektup yazdılar bu hafta. Bu hamlelerin, sadece ve sadece merkezi idarenin, toplum nezdindeki ne yazık ki çürümüşlüğünü göstermek konusundan başka bir sürece dair anlamı yoktur.”

SOYLU: ÇADIR DEVLETİ DEĞİLİZ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da konu ile ilgili olarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. ;mamoğlu'nun açıklamaları sorulan Soylu özetle şunları söyledi:

“Kamu görevlileri olarak dış temasları konusunda Dışişleri Bakanlığına bilgi vermenin ve oradan görüş almanın devlet müktesebatının devamlılığı açısından doğru bir yöntem. Bu ne ilktir ne de sondur. Bazı ülkeler, büyükelçilerimize yönelik, bazı bakanlar özellikle kabul göstermemektedirler. Buna ait bir mütekabiliyet uygulanmaktadır. Bunu kim bilebilir? Dışişleri Bakanlığı bilebilir.

“İlgili bir ülkenin bakanı veya kamu düzeyinde bir üst yöneticisi veya kamu görevlisi böyle bir mütekabiliyet ilkesinin varlığından veya ilgili ülkenin böyle bir uygulamasından haberi olmadan bunu gerçekleştirebilir. Bu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dış politikası açısından bir nakısa oluşturur ki biz bununla sürekli karşı karşıyayız… Biz çadır devleti değiliz de bulunduğu yeri çadır kurumu olarak nitelendirenler var. Bu bir şımarıklıktır. Devletin ortaya koymuş olduğu bu hassasiyeti çürümüşlük olarak değerlendirmek de cehalettir.”


BALIKÇIDA 'HUSUSİ' BULUŞMA

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu çok tartışılan İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott’le görüşmesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, bu görüşmenin hususi bir tarafı olduğunu (!) söylemişti. İmamoğlu'nun buluşması İstanbul'un kar esareti yaşadığı saatlerde gözlerin onu araması sonucu ortaya çıkmıştı. İmamoğlu, görüşmenin önceden planlandığını kaydederek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Sayın büyükelçi kara rağmen verdiği söz nedeniyle bir gün önce Ankara’dan İstanbul’a gelmiştir. Hem burada hem sahada yaptığım çalışmadan sonra bir vakit dilimini ayırıp oraya gidip bu resmi buluşmayı tabii ki hususi bir tarafı var eşlerimizle birlikte yaptık. Sohbet ettik. Ülkemizi konuştuk; ülkemizle İngiltere arasındaki ilişkileri konuştuk.”


ECEVİT’İN TAVRI

Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'e 12 Eylül darbesi sonrası yasaklı olduğu günlerde dönemin ABD Büyükelçisi Joseph StrauzsHupe Hupe’den görüşme talebi gelir. Ecevit evinde kabul eder. Öncesinde avukatı Şahin Mengü’yü çağırır. Onun da bulunmasını ister. Görüşme sonrası o ünlü daktilosunun başına geçer. Aralarına karbon kağıdı koyarak görüşme notlarını kayıt altına alır. Dışişleri Bakanlığına telefon eder ve nöbetçi memuru çağırır. Kapalı zarf içinde bir nüshasını Bakanlığa gönderir. Birini Mengü’ye verir, birini kendi dosyasına koyar. Ancak daha sonraki CHP Genel Başkanları farklı bir politika izler. Kemal Kılıçdaroğlu bir otelde ABD Büyükelçisi ile buluşmuş, tercümanı bile ABD Büyükelçiliği getirmiştir. Görüşmede nelerin konuşulduğu bilinmemektedir. Son yıllarda bazı devletlerarası görüşmelerin baş başa yapılması, toplantıda hiçbir diplomatın bulunmaması uygulaması başladı. Görüşmede konuşulanlar devlet arşivine girmedi.