Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla birlikte Edirne'ye gitti.

Bakan Akar, Yunanistan'a mesajını sınırdan verdi. Peş peşe uyarılarda bulundu. ABD ve AB'den medet ummamaları gerektiğinin altınız çizdi.

Yunanistan sınırında alınan tedbirleri yerinde inceleyen Akar, Arda Hudut Bölüğünü de ziyaret etti. Akar, dürbünle Yunanistan sınırını inceledi. Ege'deki sorunlara değindi. İyi komşuluk ilişkilerine dikkat çekti. Yunanistan'ın yaptığı hukuksuzluklara da tepki gösterdi.

Akar, Yunanistan’ın taleplerinin gerçeklikten uzak olduğunu dile getirerek, "Bunun kimseye yararının olmadığını, kuzu postuna bürünmüş olsalar dahi bu şekliyle bir yere varamayacaklarını Yunan siyasilerin ve askerlerin anlamasını sabırla bekliyoruz. Kendilerine birtakım roller biçip tamamen yalana dayalı iddialarla huzuru, ahengi bozuyorlar. Yunan siyasetçilerin ve askerlerin bu samimiyetsizliği, buradaki problemlerin temel kaynağı olarak karşımıza çıkıyor." ifadelerini kullandı.

Yunanistan'ın anlaşmalara aykırı hareket ettiği söyleyen Akar, adaların neden silahlandırıldığını sordu.

"Bu adalar niçin ve kime karşı silahlandırılıyor?" diye soran Akar, bunun cevabının hiçbir şekilde mantıklı olmadığını görmeleri gerektiğini ifade etti.

"HİÇBİR ŞEKİLDE HAKKIMIZI, HUKUKUMUZU GASP ETTİRMEYECEĞİZ"

Milli Savunma Bakanı, kara, deniz, hava sahalarının asla gasp edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi.

Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Bu, ayrıca Yunan yöneticilerin samimiyet testinden geçemediklerinin de birer göstergesidir. 'Ege'de uluslararası suların yüzde 48'den yüzde 20'ye düşürülmek, Ege'nin yüzde 70'inden fazlasına sahip olmak' isteyen bu duruş gerçekten son derece muhteris, tehlikeli bir yaklaşım. Bunun Yunan yöneticiler tarafından bir an önce görülmesini bekliyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde ne bugün ne tarihte herhangi bir adanın kara suları 6, hava sahası 10 mil olması vaki değil. Böyle bir şey yok ama Yunan komşularımız bunu iddia ediyorlar. Eşi benzeri olmayan iddialarla hem deniz hem hava sahalarının tamamına sahip çıkma iddiasıyla Türkiye’yi sınırlamak, tüm hareketlerini tahdit etmek için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Fakat bu şekilde bir yere varılamayacağını da tarih göstermiştir, onu da gayet açık şekilde görmeleri lazımdır. Hiçbir şekilde hakkımızı, hukukumuzu çiğnetmeyeceğimizi, gasbettirmeyeceğimizi bilmelerini istiyoruz.

Yunanistan'ın politikalarının yanlış olduğunu söyleyen Akar, hiçbir ülkenin arkasına sığınmayın uyarısında bulundu.

Bu yaptıklarını saldırgan bir eylem olarak görmeden Türkiye'yi suçlamakta ısrar ediyorlar. KKTC'de tamamen barışçıl ve insani amaçlarla kullandığımız İHA'yı dahi tehdit olarak göstermekten kaçınmıyorlar. Ayrıca Yunan komşularımızın yaptığı ahlaki olmayan, iyi komşuluk ilişkilerine yakışmayan olaylardan biri de iki ülke arasındaki sorunları TürkiyeABD, TürkiyeAB sorunu gibi göstermeye çalışmaktır. Bu şekilde şımarık davranarak ABD'yi, AB'yi arkalarına alacaklarını ve böylece Türkiye’ye karşı galebe çalabileceklerini düşünüyorlar. Çok yanlış. Bu yanlıştan dönmelerini bekliyoruz. Yunanistan'ın yayılmacı tutum ve yaklaşımlar ve provokatif davranışlarla bir yere varamayacağını, bu politikaların matematikten, akıldan, izandan uzak olduğunu, boş hayal peşinde koşmaktan başka bir anlama gelmediğini görmesi lazım. Bir tarafta silahlanma yarışına giriyor, büyük paralar ayırmaya çalışıyorlar diğer taraftan da ciddi borç içinde olduklarını ifade ediyorlar. Yapılan yanlışların bedelini Yunan halkı ödüyor, onların refahı, geleceği ipotek altına alınıyor.

Göç konusu da Akar'ın gündemindeydi. Yunanistan güvenlik güçlerinin göçmenlere yaptığı insanlık dışı uygulamaları eleştirdi.

Bu konuda AB başta olmak üzere herkesin elini taşın altına sokmasını bekliyoruz. Biz elimizden gelen gayreti gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. Maddi ve manevi ne varsa her türlü fedakarlığı yaptık, yapıyoruz. Benzer şekilde komşularımızın da AB'nin de bu konuda gerekli hassasiyeti göstermesi lazım. Ellerini taşın altına sokması lazım. Yunanistan'ın, mültecileri geri itmesi ve bu konudaki insanlık dışı uygulamaları hatta mültecileri ölüme terk etmeleri gerçekten kabul edilemez.