LATİF BOLAT

Halep’te doğan Arap bülbülü, Şam’da kanatlandı ve uçtu, gitti! Amerikan saldırısı altında on senedir ızdırap çeken ve kahramanca direnen Suriye’nin ve Arap dünyasının en büyük şarkıcısının o muazzam tenor sesi, 2 Kasım itibarı ile sustu.

Bizim okurlarımızın bir kısmı ve Türk milletinin büyük çoğunluğu bu Sabah Fakhri de kim oluyor acaba diyecektir, bundan eminiz. Nereden bilsinler ki? Yüzlerce TV kanalının bir tanesinde bile, bir şarkısını dinletmediler ki! Zaten o yüzden de öldüğü gün olan 2 Kasım gecesi tüm kanallara baktım da bir tanesinde bile, haber değeri olmadığı için haber yapmadılar. Küreselleşme ideolojisinin pençesinde kıvranan Türk kültürünün başka bir tepki göstermesi de beklenemezdi zaten. Tartışılması gereken çok önemli bir konu bu ve buna benzer kültürel konular.

SURİYE HALKININ MİLLİYETÇİ SESİ

Suriye halkının ve devletinin yılmaz bir savunucusu olan Sabah Fakhri, geçen on yılda Suriye'de kalarak halkının ve devletinin emperyalizme karşı mücadelesini de aktif olarak destekledi. Hayatı boyunca Suriye halkının müzik ve şiir geleneklerini yeniden ortaya çıkarıp yaşatmaya çalışan Fakhri, iki kez Suriye Sanatçılar Sendikası başkanlığı ve hatta Suriye Halk Meclisi üyeliği yaptı.

Fakhri, Arap kültürüne yaptığı katkılar sayesinde sadece Suriye’de değil, Arapların mevcut olduğu dünyanın her yerinde en yükseklerde tutuldu ömrü boyunca. O, tüm Arap ülkelerinde belki de Ümmü Gülsüm ayarında bir ses oldu ve uzun yaşamı boyunca dünyanın her tarafında sesini duyurdu. Asya, Avrupa, Avustralya, Latin Amerika’da defalarca konserler verdi.

SAHNEDE HİÇ DURMADAN 10 SAAT ŞARKI SÖYLERDİ

Fakhri sahnedeki gücü ve performanstaki kuvveti ile tanındı. Arap müzik dünyasında adet olduğu üzere, saatlerce şarkı söylerdi. Hatta, Venezuela’daki 1968 konserinde, sahnede 10 saat kesintisiz kalarak Guiness Rekorlar Kitabına bile girdi. Sanat hayatı boyunca çeşitli Arap ülkeleri devlet başkanlarından en yüksek ödülleri alan Fakhri, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad tarafından Arap müziğinin yeniden doğmasına yaptığı hizmetlerden dolayı en yüksek nişana layık görülmüştü.

1933’te Halep’te Sabah Abu Qaws olarak doğan şarkıcı, Halep’teki Al Rawda camisinde müezzinlik yaparak müzik eğitimine başladı. Ünlü Suriyeli müzisyen Sami AlShawa’nın elinden tutması ile Suriye çapında bir isim haline geldi kısa zamanda. Halep’teki Arap Müziği Akademisi ve Şam’daki Konservatuardan da mezun olan Sabah, Suriyeli milliyetçi lider Fakhri AlBarudi’ye olan saygısından dolayı Sabah Fakhri adını aldı ve böylece dünyaca tanındı.

Sanat hayatı boyunca şarkıcılığının yanı sıra önemli bir müzik araştırmacısı da olan şarkıcı, geleneksel Arap müzik tekniklerinin yeniden keşfedilmesi ve mükemmelleştirilmesi için hayatını verdi ve Halep stillerinde ve Muwashshaha tarzlarında, alanında bir öncü oldu. Özellikle de şarkı sözlerinde geleneksel Arap şairlerinden eserler seslendirdi ve onların günümüze taşınmasına sebep oldu. Bunlar arasında 10. yüzyıl şairleri Abu Firas Al Hamdani ve Al Mutanabbi vardır.

ARAP SANAT DÜNYASINDAN TEPKİLER

Sabah Fakhri’nin vefatı tüm Arap dünyasını derin bir yasa boğdu. Büyük ihtimalle Şam’daki ve Halep’teki cenaze törenleri, yarım asır önce Kahire’de Ümmü Gülsüm’ün cenazesine benzeyecek ve milyonlar, Suriye’nin ve Arap dünyasının bu altın bülbülüne saygılarını sunacaklardır. Daha şimdiden Arap dünyasının dört yanından başsağlığı mesajları yağmaya başladı. Kuveytli besteci Fahed Alnasser “Halep’in melodisi ve Levant’ın müzikal ışığı söndü” diyerek üzüntülerini belirtti. Lübnan televizyonunun önemli sunucularından Neshan da “Sen gerçek Ortadoğu müziği için bir kıvanç kaynağı olarak kalacaksın” diyerek Sabah Fakhri’ye veda etti.

GÖZÜMÜZ HEP BATI’DA OLUNCA

Halep ile Türkiye sınırı arası sadece 65 kilometredir ve yavaş da gitseniz bir saatte varırsınız. Ama Arap dünyasının bu en büyük sesi Sabah Fakhri, hayatında bir kere bile Türkiye’ye konser için gelemedi desem inanır mısınız? Aynen onun gibi Mısırlı Ümmü Gülsüm de Türkiye'ye gelememişti. Lübnanlı Feyruz da gelemedi.

Müzik kültürü açısından Türk müziğine “en benzeyen”, adeta aynılaşan Arap müziği ve müzisyenlerine karşı Türk kültür çevrelerindeki aymazlık ve aldırmazlık, bir müzisyen olarak beni hayretler içinde bırakmaktadır. Beşinci sınıf operacıları, cazcıları, popçuları bağrına basan medya ve halk, bize sadece 65 kilometre uzaktaki, ama kültür ve sanat olarak bizden biri olan Sabah Fahkri’yi, 88 yıllık uzun ömründe bir kez bile davet etmemiştir. Bunun ayıbını kime söylemek, hesabını kimden sormak gerek bilemiyoruz. Ama şunu biliyoruz ki bunun en büyük kaybedeni Türk kültürüdür ve Türk halkıdır.

Bugün televizyonları işgal eden, müzik dünyasında boy gösteren şarkıcıtürkücü tayfasının büyük çoğunluğu, Sabah Fakhri’nin sahne varlığını ve müzik yeteneğini görseler, müzisyenliği bırakıp meslek değiştirirlerdi, bundan eminiz.

Yolun açık olsun sevgili Halepli komşumuz; Ümmü Gülsüm, Zeki Müren, Sadettin Kaynak’a da sevgi ve selamlarımızı götür bizden.

Aydınlık