Sizi bilmem ama ben, "Toplum buna hazır değil" lakırdısını sıklıkla dillendiren insanları çok "eğlenceli" bulurum.
Zira bunlar kendilerini toplumun önünde gören "sempatik" varlıklardır.
Toplumun anlamakta zorluk çekeceği konuları kolaylıkla anlayıp benimseyeceklerini düşünürler.
Bir hobi olarak bile bunlar gibi düşündüğüm vaki değildir.
Tam aksine, toplumun şappadak anlayıp benimsediklerinin bir kısmını anlamakta çok zorluk çekerim.
Mesela, CHP'nin Ekrem Bey'inden toplum bir şeyler anlamış ki oy vermiş, belediye başkanı seçmiş.
Bense hâlâ anlayabilmiş değilim: Yaprakların alkışı nedir, "atık su arıtma tesisi temel atmama töreni" ne menem bir "kahramanın yolculuğudur?"
Soru şudur:
Müstevlilere memleketini şikayet edip ödül alan veya Mehmetçiğin teröre karşı can pahası verdiği mücadele karşısında kafa rahatsızlığı yaşayan Ekrem Bey mi daha çok Atatürkçü yoksa 10 Kasım'da profiline Atatürk fotoğrafı yerleştiren FETÖ firarisi Hakan Şükür mü?
Bu sorunun cevabını bilmiyorum ama "çok üzülüyorum."
Benim bildiğim şudur: Son yıllarda çok "değişik" bir "Atatürkçülük" kurgulanıyor.
Can Dündar'ın 10 Kasım vesilesiyle attığı tweet şu: "Bir büyük devrimcinin, Meclis'teki son konuşmasından: 'Bizim prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz..."
Hiç lafı dolaştırmadan söyleyeyim:
Atatürk üzerinden sinsice "bozgunculuk" yapmaya çalışan Can Dündar'ın Atatürkçülüğüyle Hakan Şükür'ün Atatürkçülüğü arasında sonuç itibariyle fark yoktur.
15 Temmuz direnişinin ardından şöyle yazmıştım: "Can Dündar 'Mustafa'sını alıp kaçtı; bu ülkede kalacak olan, Attila İlhan'ın 'Hangi Atatürk'ündeki Gazi'sidir. Öyle papyon takmakla, mini etek giymekle, rakı içmekle 'Atatürkçü' olamazsın; 'Kurtuluş Savaşının' neresindesin, onu söyle! Aynı şekilde öyle şalvar giymekle, sakal bırakmakla, tespih çekmekle de 'Müslüman' olamazsın; 'Kurtuluş Savaşının' neresindesin, yanında mısın karşısında mı, mesele orda..."
Küfür yobazları ve ham yobazlar yanlış anlayabilirler, dikkat isterim: Burada Atatürk'ü teşrih masasına yatırmıyorum, neo mandacılık mesabesinde kurgulanan "Atatürkçülüğü" deşifre etmeye çalışıyorum.
Banu Avar söz konusu kurguyu, "İngiliz AB/ ABD severlerin, İslam'ı Haçlılar için kullananların, Atatürkçülüğü Rotary Lions masonlukla bir araya getirenlerin pis oyunu" tesmiye ediyor.
Haksız mı?
Kurgulanan Atatürkçülük 15 Temmuz direnişine "tiyatro" diyen "yeni CHP"nin, vatanını müstevlilere şikayet eden Ekrem Bey'in, Can Dündar'ın ve hatta Hakan Şükür'ün Atatürkçülüğüdür.
Merhum Soner Polat'ların, Nihat Genç'lerin Cengiz Özakıncı'ların, Banu Avar'ların Atatürkçülüğüyle uzaktan yakından alakası yoktur.
Utku Reyhan'ın şu ifadesi meseleyi özetliyor: "Atatürk holding reklamlarının anlattığı süveter, mavi göz ve tonla internet safsatası değildir. O, Barış Pınarı'dır, 15 Temmuz direnişidir, bölücülüğü hendeklere gömmektir, Diyarbakır analarıdır..."
ABD'li askerlerin başına çuval geçiren gençlerin (TGB) Genel Başkanı Yıldırım Gençer'in 10 Kasım'da yaptığı konuşmayla bugünkü yazı yolculuğumuzu nihayete erdirelim: "Atatürk maskesine gizlenerek, terörle, HDP'yle işbirliğini savunuyorlar. Atatürk maskesiyle, emperyalizme, ABD'ye teslim olmayı milletimize sunuyorlar. Hangi tarih, hangi kitap Atatürk'ün teröre özgürlük tanıdığını yazmıştır, göstermiştir? Emperyalizmle işbirliği yapan Atatürkçü olur mu?

SALİH TUNA
Sabah gazetesi