Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilgili, 2009’da Meclis’ten geçen önergenin altındaki imzalara dikkat çekmesinin ardından başlayan tartışma sürüyor. 5 AKP’li milletvekilinin imzasıyla gece yarısı Meclis’ten geçen tasarıyla askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önü açılmış ve binlerce asker FETÖ’nün özel yetkili mahkemelerince tutuklanmıştı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “dava açın” talimatıyla AKP’den Başbuğ’a karşı bir linç kampanyasının da önü açılmış oldu. Dün önergede imzası bulunan AKP’lilerin başvurusuyla Başbuğ hakkında suç duyurusu yapıldı. Başbuğ, kendisine yönelik suç duyurusuna en çok FETÖ’cülerin sevineceğini söylemişti.

FETÖ’NÜN KARA PROPAGANDASI YENİDEN DİRİLDİ

AKP basınının köşe yazarları da Başbuğ’u hedef alan kampanyaya dahil oldu. Daha önemlisi bu kampanyayla birlikte, FETÖ’nün kumpas döneminde yürüttüğü “askeri vesayet” ve “darbe hazırlığı” kara propagandasının yeniden dirildiği görüldü.

Bunun bir örneğini de bugün Nagehan Alçı verdi. Alçı, Haber Türk’teki köşesinde Ergenekon ve Balyoz darbe planlarının gerçek olduğunu ancak FETÖ tarafından sulandırıldığını iddia etti.

Alçı’nın yazısının satır başları şöyle:

“Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un 26 Haziran 2009’da Meclis’ten geçen ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlemeyi hatırlatarak bu önergeyi getiren 5 isme işaret edip “İşte FETÖ’nün siyasi ayağı” demesi AK Parti’nin silkinmesini sağladı. Bence iyi oldu Başbuğ’un çıkışı.

AK Parti’yi bugünlere getiren mücadelesini ve FETÖ diyerek üzeri örtülmeye çalışılan askeri vesayet gerçeğini hatırladık.

Son zamanlarda FETÖ ile mücadele kılıfına sığınılarak sanki bu ülkede hiçbir zaman askeri vesayet hüküm sürmemiş, 15 Temmuz’dan önce darbeler yapılmamış gibi bir hava estiriliyor. FETÖ’nün içini boşalttığı davalar gösterilerek 2000’lerin sonuna kadar Genelkurmay’ın siyaset üzerinde egemenliği yokmuş gibi bir tablo çizilmeye çalışılıyor.

İlker Başbuğ’un çıkışı sayesinde kendini dokunulmaz (nitekim o dönem yaptığı açıklamada “Bu değişiklik TSK’nın masuniyetine zarar verir” diyor) ve siyasetin üzerinde gören zihniyetin varlığını yeniden anımsadık.

Darbelere zemin hazırlayan ve orduyu askeri mahkemeler ile bir anlamda koruma altına alan ikili yargı anlayışını yok etmek için getirilmiş bir yasa değişikliği, yasadışı bir yapı tarafından kötüye kullanıldı diye o değişikliği yapanları nasıl suçlayabilirsiniz?

AZİZ YILDIRIM’A GÖNDERME

Bu mantık ile şike yasası olarak bilinen sporda şiddet yasasının hayata geçmesi için ciddi çaba sarf eden Aziz Yıldırım’ı ne ile itham edeceğiz?

FETÖ o yasayı Yıldırım aleyhine kullanmıştı. Başbuğ’un izinden gidecek olursak, Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım’ı bizzat tutuklandığı bir değişikliğe önayak olduğu için FETÖ’nün spor ayağı olarak mı suçlayacağız?”