AYDINLIK / ANKARA

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e çeşitli mektuplar gönderdiği ve bu mektuplarda Türkiye aleyhine ifadelerin yer aldığı belirtilen aynı zamanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Rasim Bölücek ile çok sayıda telefon irtibatı bulunan Enver Altaylı hakkında, "Silahlı terör örgütü üyeliği" ve "siyasi ve askeri casusluk" suçlarından 23 yıl 4 ay hapis cezası verildi.

Enver Altaylı'nın da aralarında bulunduğu 3 sanıklı davanın karar duruşması dün yapıldı. Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Enver Altaylı ve Mehmet Barıner, SEGBİS sistemiyle katıldı. Duruşma salonunda ise tutuksuz yargılanan sanık Seda Chamatzoglou ve sanık avukatları yer aldı. Duruşmayı, Almanya Büyükelçiliği yetkilileri ve Altaylı'nın yakınları da takip etti. Heyetin duruşma salonuna gelmesiyle birlikte verilen hüküm mahkeme başkanı Sebahattin Sarıdoğan tarafından açıklandı. Buna göre Altaylı, "siyasi ve askeri casusluk" suçundan 13 yıl 4 ay, "silahlı terör örgütüne üyelikten" ise 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanık Barıner'e de "siyasi ve askeri casusluk" suçundan 12 yıl 6 ay, "silahlı terör örgütüne üyelikten" ise 8 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Örgüte yardım etmekle suçlanan tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou ise beraat etti. Sanıklar Altaylı ve Barıner'in tutukluluk hallerinin devamı kararlaştırıldı.

TÜRKİYE'Yİ SIKIŞTIRMA HAMLESİNE DESTEK

İddianameye göre Altaylı ve damadı Metin Can Yılmaz, ABD'deki Halkbank davasını manipüle etmesi için bir dönem İran masasında görev yapan eski istihbaratçı Barıner'i yurt dışına çıkarmaya çalıştı. Kaçırma planı işlemeden söz konusu sanıklar yakalandı. Altaylı'nın konutunda yapılan aramada, "Hizmet Hareketinin Siyasete Yaklaşımı Üzerine Düşünceler" başlıklı 14 sayfalık slayt sunumunun da aralarında bulunduğu çok sayıda dijital materyalin yanı sıra FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e kitaplar ele geçirildi. Altaylı'nın bilgisayarından ele geçen, kendini anlattığı İngilizce metinde, "Enver Altaylı, Türk, Amerikan ve İsrail dostluğuna inanmaktadır; kanaatince bu tarafların çıkarları çatışmamakta ve Türkiye'nin jeopolitikası, Amerika ve İsrail ile iş birliğini zaruri kılmaktadır." ifadesi yer aldı. Bilgisayarda ele geçen raporlarda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan bazı ifadelerin yanı sıra Türkiye'nin mevcut askeri durumu hakkında bilgilere de yer verildi. Türkiye'de askeri darbe gerçekleştirmenin ABD yönetimine bir seçenek olarak sunulduğu raporlarda, "Erdoğan kendisine en çok bu isimle hitap edilmesini seviyor. Arapça Re's (baş) kökeninden gelen Reis; lider, daha doğrusu führer veya duçe anlamına geliyor” ifadesi dikkati çekti.

FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'E MEKTUPLAR

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Enver Altaylı’nın, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e gönderdiği belirtilen mektuplar da yer almıştı. İddianameye göre; Altaylı’nın Gülen’e yazdığı mektupta Kaşif Kozinoğlu’nun MİT içerisinde yükselmesi konusunda, “Eğer böyle bir şey olursa, Allah memleketi, devleti, Fethullah Hoca Efendiyi, cemaatin önde gelenlerini korusun. Bu bir felaket olur” dediği aktarılmıştı. Altaylı’nın gönderdiği iddia edilen bir başka mektubunda da, “Bu vesile ile zatı âlinize benim Cumhurbaşkanı (Abdullah Gül) nezdinde görev almam konusunda gösterdiğiniz gayret sebebiyle teşekkür etmek isterim.” ifadesini kullandığı kaydedilmişti. Altaylı dava sürecinde verdiği savunmasında bu iddiaları kabul etmemişti.

KILIÇDAROĞLU'NUN DANIŞMANI İLE ÇOK SAYIDA GÖRÜŞME

Davada daha önceki savunmalarında irtibatlı olduğu kişilerin önemli hizmetlerde bulunduğunu kaydeden Altaylı, "Duane Clarridge (CIA'nın eski İstanbul şeflerinden), hayatı boyunca bu ülkeye yardımda bulunmuş. Asala meselesini halleden Hiram Abbas'tır. Ona desteği veren Duane Clarridge'dir" demişti. Savcılığın hazırladığı iddianamede yer alan bilgilere göre Enver Altaylı’yla en sık görüşen isimlerden biri Rasim Bölücek. Altaylı’nın 1192 kez telefon görüşmesi yaptığı Bölücek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapıyor.

MİT'TEN GÖNDERİLEN BİLGİ NOTU

Önceki duruşmalarda, dosyaya MİT'in Enver Altaylı hakkında gönderdiği bilgi notu da girmişti. Bilgi notunda, Enver Altaylı'nın kamu görevindeyken, "Devlet sırrı belgelere ulaşabilecek durumda ve konumda olduğu" kaydedilmişti. MİT'ten Mehmet Barıner'e ilişkin gelen bilgi notunda da benzer ifadeler yer almıştı.

SENEM: FETÖ ÜYELİĞİ MAHKEME KARARIYLA SAPTANDI

Enver Altaylı davasında verilen kararı Aydınlık’a değerlendiren Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Nusret Senem, şu ifadeleri kullandı: “Mahkemenin Enver Altaylı ile ilgili suçu 'örgüt üyeliği' ve 'siyasi ve askeri casusluk' olarak nitelemesi önemlidir. Altaylı'nın FETÖ'nün üst yöneticisi olduğu konusunda mütalaada öne sürülen husus ciddi delillere dayanıyordu fakat mahkeme bunu yeterli görmemiş. Bu mahkemenin takdiridir. Altaylı'nın, FETÖ üyesi olduğu, onun çeşitli faaliyetlerinde rol aldığı, mahkeme kararı ile saptanmış oldu. Bunun dışındaki mahkeme takdirlerinin çok fazla üzerinde durmak doğru değil. Onlar hukuki konular. Mahkeme onu öyle takdir etmiş, indirim nedenleri görmüş. Bunlar yerel mahkemenin takdiridir. Altaylı açısından siyasi ve askeri casusluk fiilini mahkemenin ciddi bulması benim kanaatimce bu davada en önemli noktadır. Diğer hususların üzerinde fazla durmamak lazım. Neden ceza az oldu gibi şeylere girmek doğru değil. Bunlar mahkemenin takdirinde. Bu meseleleri istinaf ve Yargıtay değerlendirir.”

'YÜCE TÜRK MAHKEMESİ ADİL BİR YARGILAMA YAPTI'

Davada beraat eden Seda Chamatzoglou’nun avukatı Neslihan Koçer dünkü duruşmanın ardından şu açıklamayı yaptı: “Bugün Enver Altaylı davası olarak anılan yargılamada; 2017 Eylül ayında müvekkilimin gözaltına alınması ile başlayan yaklaşık 4 yıllık yargısal sürecin sonuna geldik. Müvekkilim hiçbir bağlantısı ve iltisaklı olmamasına rağmen maalesef böyle bir davada yargılandı. Bu süreçte hem maddi hem de manevi olarak çok sıkıntı çekti ve itibarı zedelendi. Ancak müvekkilim en başından beri devletine inanmış ve Türk adaletine güvenmiştir. Devletine olan inancıyla bildiği her şeyi anlatmış, adaletin yerini bulması için elinden gelen çabayı göstermiştir. Netice olarak adaleti sağlayacağına inandığımız yüce Türk mahkemesi, adil bir yargılama yapmış ve müvekkilin FETÖ'ye yardım suçundan beraatına karar vermiştir. Adaletin tam ve eksiksiz sağlanması beni ve müvekkilimi mutlu etmiştir. Bu vesile ile başta 15 Temmuz şehitleri olmak üzere tüm şehitlerimiz saygı ile anarak bağımsız Türk yargısına teşekkürlerimiz sunuyoruz."

YARATICI YIKICILIĞIN İŞARET FİŞEĞİ 'SOKAĞA DÖKÜLÜN' ÇAĞRISI

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da daha önce Altaylı ile 2017 Mayıs’ında 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'ndeki görüşmesine ilişkin bilgi vererek, "Hatırladığım kadarıyla Enver Altaylı enstitünün alt katına geldikten sonra beni telefonla aramıştı. Orada olduğunu söylemişti. Çok uzun bir görüşme olmadı. Görüşmede ben ve Altaylı'dan başka kimse yoktu. Daha önce de söylediğim gibi görüşmede Altaylı, bana 'Partiyi kurmayın, çünkü partinizi kapatacaklar, sokağa dökülün' şeklinde bir talepte bulunmuştu." demişti.

HER DURUŞMADA PERİNÇEK'İ HEDEF ALDI

Enver Altaylı önceki duruşmalarda, iddianamede hakkında yer alan iddialara ilişkin eleştirilerde bulunarak, "Bu iddiaları Doğu Perinçek yazıyor. İddia makamı Doğu Perinçek'in yazısını mı almış? Doğu Perinçek'in, 'Yargı altın çağını yaşıyor' dediği süreçte istediği kişiler tutuklanıyor. Bu iddianame Rusçu, Avrasyacıların sözleriyle yazılmış. Böyle bir şey olamaz. Ruzi'yi, Clarridge'i Ruslar suçlamış. Onların penceresinden bakılarak bu iddianame yazılmış." demişti.

'FAALİYETLERİNE İLİŞKİN ÖRGÜT LİDERİNE BİLGİ VERDİ'

Altaylı hakkında duruşma savcısı tarafından mahkemeye sunulan esas hakkındaki mütalaada da çarpıcı ayrıntılar yer almıştı. Sanığın örgütün organik yapısı içerisinde yer aldığı, bu kapsamda örgütün üst düzey kişilerini, kendisinin sosyal statüsü kapsamında tanıdığı üst düzey devlet bürokratları ile bir araya getirdiği, özellikle örgütün eleman temin etme noktasında en kuvvetli yolu olan iltisaklı okulların Özbekistan ve Kazakistan’a kurulmasında faaliyetleri olduğu bildirilen mütalaada, şunlar belirtilmişti: “Sanığın bu faaliyetleri örgütün 2 numaralı kişisi olarak konumlandırılan Mustafa Özcan ve örgüt içerisinde 'Kervancı Ali' olarak bilinen Ali Katırcıoğlu ile birlikte yürüttüğü, bu kapsamda yapmış olduğu faaliyetlere ilişkin doğrudan örgüt liderine mektup yazarak bilgi verdiği, sanığın darbe girişimi sonrasında da örgütün ülkeyi itibarsızlaştırma, darbenin örgütle bir alakası olmadığına ilişkin propaganda dokümanlarının hazırlanmasında karar alıcı olarak görev yaptığı, istihbarı faaliyetleri olduğu değerlendirilen ve ABD'de lobici faaliyetleri olan muhataplarına bu tür yanıltıcı bilgileri içeren metinler yazdığı, bu kapsamda sanığın tespit olunan eylemleri itibariyle silahlı terör örgütünün üst düzey yöneticileri ile birlikte hareket ettiği, bu kişilerle birlikte karar alma mercilerinde görev yaptığı, eyleminin bu kapsamda 'Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme Suçunu' oluşturduğu...”

'ABD İLE YAKIN İŞ BİRLİĞİ MESAJLARI'

Altaylı tarafından oluşturulan bir eposta içeriğinde “Dear Mike, Biz şimdi Türkiye'de güvenilmez, çoğulcu demokratik sisteme, hukuk devletine ve hukukun üstünlüğüne düşman bir diktatör tarafından yönetiliyoruz.” denildiği, 15 Temmuz'u gerçekleştiren FETÖ üyelerinden masum insanlar gibi bahsettiği kaydedildi. Mütalaada, "Tasfiye edilen FETÖ darbeci askerlerden 'Milli Ordu' olarak bahsedildiği ve yok edildiğinin belirtildiği, Türkiye Cumhuriyeti’nin 'kurnazca ve sinsice yürütülen bir plan doğrultusunda Batı'dan (ABD ve Avrupa) koparılarak Rusya, İran ve Çin’in yer aldığı bir gruba monte edilmeye çalışıldığından' bahsederek, Türkiye’nin çıkarının Batı ittifakı içinde kalmasını ve ABD ile yakın iş birliği yapmasını gerektiğini belirttiği, Rusya, İran ve Çin ile bir blok oluşturmuş Batı'dan kopmuş Türkiye’nin ABD dış politikasına bir felaket olacağını düşündüğünü belirttiği, sanık tarafından hazırlanan eposta içerisinde oluşturulan taslak içinde 'Şahsen ben Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu felaketin önlenmesi için mücadeleye kararlıyım ve elimden geleni yapmağa çalışıyorum' şeklinde ifadenin yer almasından sanığın kendi kaynaklarınca elde ettiği gizli bilgileri dahi muhataplarına ilettiği" ifade edilmişti.