Aslında bu tartışma uzun zamandır siyasetin gündeminde. Hem her partinin içinde "küreselci millici" kavgası, hem de buna paralel birçok siyasi parti içinde zaman zaman "sokağa dökülme" çağrısı yapan aktörler var. Bu da durduk yerde ortaya çıkmış değil, birileri kulaklara üflüyor.
O birileri arasında tescilli biri var ki, her taşın altından çıkıyor. 'nun da dayısı olan ... Onu şimdi Ü Özdağ gündeme taşıdı.

Onunla ilgili bu köşede çok haber yaptım. Rahmetli  çok yazdığı için 80'li yıllardan itibaren takip ettiğim bir isimdi
Yıllar sonra 'cü MİT mensubu Mehmet Barıner'i kaçırmaya kalkınca suçüstü yakalandı ve şimdi yargılanıyor.

O yakalanma sürecinde Enver Altaylı'nın MİT'ten  ajanlığına uzanan öyküsünü ayrıntılarıyla yazdım. O yazılardan birinde Altaylı'nın 'li dostlarına yolladığı bir mektup vardı ki inanılmazdı. O mektubu anlatan köşe yazımdan bir bölümü alıyorum:

Eski milliyetçi, MİT mensubu Altaylı, mektubunda ABD'li dostlarına katkıda bulunmak için bildiğimiz klasik FETÖ yalanlarını arka arkaya sıraladıktan sonra tarihe ihanetin belgesi olarak geçecek şu sözleri yazıyordu.

"Türkiye'nin yaklaşık 200 yıldır kendisine Batı dünyasının dışında alternatif bir yaşam alanı hayal etmeyen, kendi Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında bile bağımsızlığının garantisi olarak İngiliz ya da Amerikan mandası fikrini esas alan, çok yakın zamana kadar ABD'nin koşulsuz dostu ve müttefiki olan bir ülke olduğu düşünülürse, onarılmaz bir kayıp olacağına inanıyorum."

Türkiye'nin ABD'den kopması ihtimaline karşı açık açık mandacılığı savunuyordu. Başkan Erdoğan'ı ABD'lilere hem de "DEAŞ"çı olarak şikâyet ediyor ama ABD'nin veya CIA'in yaptıklarından hiç söz etmiyordu.

Şimdi bugüne, Özdağ'ın yaptığı açıklamalara dönelim. Özdağ, İYİ Parti'nin  İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun FETÖ ile ilişkili olduğunu iddia ediyor ve araya da "FETÖ yöneticisi ve askeri casusluk" suçlarından yargılanan dayısı Enver Altaylı ile görüştüğünü sıkıştırıyordu.
Bu tespit ister istemez akla şu soruları getiriyordu:

Peki, Enver Altaylı İYİ Parti'den başka kimlerle görüştü?
Mesela Buğra Kavuncu, dayısı Altaylı ile o görevlere gelmeden önce görüşmüş müydü? Ya da İP Milletvekili Ahat Andican'ın Altaylı ile bir görüşmesi oldu mu?

Bu sorular aklıma Altaylı'nın iddianamesini getirdi. Biliyorsunuz o iddianamede Altaylı'nın tutuklanmadan önce görüştüğü çok sayıda isim vardı ve onlardan biri de CHP Genel Başkanı 'nun siyasi danışmanı ve "kontrollü darbe" sözünün mucidi Rasim Bölücek'ti.


YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN


"TÜM SIRLAR BU FOTOĞRAFTA"
Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener de bugünkü köşesini tüm sırları çözden bu fotoğrafa ayırdı.

Şener'in yazısı şöyle:

25 Ekim 2017 tarihinde resmi olarak faaliyete geçen İP'nin kuruluş çalışmalarının devam ettiği günlerde, Antalya'da önemli bir operasyon yapıldı. Eski MİT'çi, Amerikan ve ABD istihbaratı ile ilişkileri olan Enver Altaylı, FETÖ'den ihraç edilmiş bir eski MİT görevlisinin yurtdışına kaçırılmasını organize ederken 20 Ağustos 2017 günü yakalandı.

FETÖ mensubu MİT'çi Mehmet Barıner İran masasında çalışmıştı ve nihai varış yeri olan Amerika Birleşik Devletleri'nde FETÖ'cüler tarafından Halkbank dosyasında Türkiye aleyhine "tanık" yapılacaktı. İkna edilmesi de kaçışı organize eden Altaylı'nın göreviydi.

Ancak hepsi birden gözaltına alınıp tutuklandı.

ALTAYLI'NIN ZİYARETİ

Bundan bir süre önce Enver Altaylı, İP'nin kuruluş çalışmalarını yürüten Ümit Özdağ'ı ziyaret ederek, "Parti kurmayın, sokağa dökülün" önerisinde bulunmuştu. Özdağ bu tehlikeli öneriyi hem Akşener'e hem de devletin ilgili birimlerine aktardı.

Parti kurma çalışmaları son aşamasına gelirken, 160 kişilik kurucular listesi için adı geçenlerden birisi Ümit Özdağ'ın dikkatini çekti.

Bu kişi, kendisine "Parti kurmayın, sokağa dökülün" diyen ve FETÖ üyeliğinden tutuklanan Enver Altaylı'nın yeğeniydi.

Özdağ, Buğra Kavuncu'yu araştırınca onun da FETÖ iltisakı olduğunu öğrendi.

Durumu Meral Akşener'le paylaştı ve Buğra Kavuncu'nun parti kurucular listesine girmesini önlendi.

Buğra Kavuncu, tüm bu süreçte bir Alman şirketinde yöneticiydi.

KARAR VERİLDİ

Buğra Kavuncu'nun İP'de kurucu olma girişimi Ümit Özdağ tarafından engellenmişti ama başkaları onun hakkında çoktan kararı vermişti: İP'ye girecekti. Ancak öyle sıradan bir üye olarak değil; tepeden, adeta paraşütle...

Üniversite sonrası 1997'de Kazakistan'a giden Buğra Kavuncu, 13 yıl boyunca Orta Asya'da, üç yıl da İsviçre'de çalıştıktan sonra 20122016 yılları arasında Alman kimya şirketi BASF'ın Türkiye ve Azerbaycan CEO'su, 20162018 yılları arasında Bağımsız Devletler Topluluğu ve Türkiye Yapı Kimyasalları Bölge Direktörü olarak görev yapmıştı.

BASF, Türk makamlarının 2017'de Alman emniyetine verdiği listede FETÖ iltisaklı kişilerin çalıştığı şirketlerden birisi olarak yer almıştı.

Buğra Kavuncu'nun özgeçmişinde ise Ümit Özdağ'ın dikkat çektiği ancak kendisinin pek yer vermediği başka bir ayrıntı vardı: Kavuncu, üyesi olduğu FETÖ'cü KATİAD (Kazakistan Türk İşadamları Derneği) isimli örgütün 2007 ile 2010 yılları arasında başkan yardımcılığını yapmıştı.

TECRÜBELERİNİ AKTARMAK İÇİN!

30 Mart 2018'de iş yaşamına son verip siyasete giren Kavuncu, internetteki özgeçmişinde bunu şöyle gerekçelendiriyordu:

"30 Mart 2018 tarihinde bu görevinden istifa ederek, yönetim, sanayi ve ticaret alanındaki uluslararası birikim ve tecrübelerini ülkesi için değerlendirmeye karar verdi."

Dayısı Enver Altaylı'nın durumu ve Özdağ'ın FETÖ iltisakı konusundaki uyarıları üzerine partinin kurucusu olamayan Kavuncu, Meral Akşener'in isteği üzerine 1 Nisan'da İP Genel İdare Kurulu'na girdi, ardından genel başkan yardımcısı ve parti sözcüsü yapıldı.

Buğra Kavuncu'nun İP'in tepesine yönetici olarak gelmesinde imza Akşener'e aitti ama peki bu kararın arkasında kim vardı?

Onu da Meral Akşener'den dinleyelim.

'ORHAN ABİM DESTEĞE GELMİŞ'

Tarih 2 Haziran 2018, yer Osmaniye. İP Genel Başkanı dört kişiyi kürsüye çağırıyor. Akşener, kendisini dinlemeye gelen kalabalığa şöyle sesleniyordu:

"Şimdi sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. Orhan abi neredesin? Orhan Kavuncu hep böyle gerilerde durur. Şimdi Orhan Kavuncu abim burada, biliyorsunuz Osmaniye'nin il olmasında çok büyük faydası olmuştur, etkisi olmuştur. Kız kardeşini (kendisinden söz ediyor) desteklemeye geldi Allah razı olsun. Buraya iki genel başkan yardımcımla geldim, buradalar, Buğra Kavuncu ve sizin evladınız Osmaniyeli Ersagun Yücel.

Bir kardeşim daha var, biz Osmaniye'ye bayağı kalabalık geldik. Yavuz Ağıralioğlu'nu tanırsınız, rahmetli Muhsin Başkan'ın emanetidir kendisi. İlk Nizamı Alem Ocakları Genel Başkanı, benim de kardeşim.

Abimin oğlunu aldım, şimdi sizinle tanıştırmak istiyorum. Orhan abiye teşekkürlerimi sunmak istedim. Kendilerine de bu arkadaşlarıma da teşekkürlerimi sunuyorum, verdikleri bu kararlar bu destekler için..."

KÜRSÜDEKİ KAVUNCU SIR FOTOĞRAFTA

İP, Osmaniye mitinginden sekiz ay önce kurulmuştu. Kürsüye çıkan, önce genel idare kurulu üyesi, sonra Akşener tarafından genel başkan yardımcısı yapılan Buğra Kavuncu ve babası Orhan Kavuncu o günlerde çok fazla dikkat çekmedi.

Basında eski MİT mensubu olan ve FETÖ üyesi bir MİT'çiyi yurtdışına kaçırma girişimi sırasında tutuklanan, Amerikan CIA ve Alman istihbaratıyla ilişkili Enver Altaylı'nın yeğeni olarak haberleştirildi. O dönemde FETÖ bağlantısı gündeme gelmedi.

Ancak Ümit Özdağ'ın açıklamaları çok büyük ses getirdi, getirmeye de devam edecek. İşte tam bu sırada bir fotoğraf ortaya çıktı.

Tarih 2014, yer Kazakistan'ın Başkenti Alma Ata. Mekân, Enver Altaylı'nın kardeşi Talha Altaylı'ya ait G Balık isimli restorant. Kalabalık bir masada oturanlar ilginç isimler.

Sol başta FETÖ'nün Kazakistan imamı Mesut Ata, onun yanında oturan ikinci kişi Buğra Kavuncu'nun babası Orhan Kavuncu, üçüncü kişi Buğra Kavuncu'nun dayısı FETÖ'den tutuklu Enver Altaylı, soldan beşinci kişi Bank Asya'nın kurucu ortağı Mehmet Artukaslan, yedinci kişi Kazakistan'da yayınlanan FETÖ'nün Zaman gazetesi başyazarı Ahmet Alyaz, fotoğrafta en sağda bulunan sekizinci kişi ise Buğra Kavuncu'nun kardeşi Oruç Burak Kavuncu.

FOTOĞRAFIN BÜYÜĞÜNE BAKIN

Meral Akşener, Osmaniye'de kürsüye kimi çağırıp teşekkür etmişti? Orhan Kavuncu'yu değil mi...

Yanında kim vardı? Oğlu Buğra Kavuncu değil mi...

Buğra Kavuncu'yu sadece onun internette yayınlanan özgeçmişine bakıp konuyu tartışmak mümkün değil, diğer fotoğraflara da bakmak gerekiyor.

Enver AltaylıOrhan Kavuncu ilişkisini anlamadan hatta bütün ailesinin ilişkilerini çözmeden, onların da FETÖ, ABD, Alman istihbaratı ilişkilerini bilmeden Buğra Kavuncu olayını anlamak mümkün değil. Elimizdeki fotoğraflar bazı sırları anlatıyor ama büyük senaryoyu anlamak için fotoğrafın büyüğüne bakmak lazım.

İşe, 2014'te Alma Ata'da FETÖ'cülerle çekilen o fotoğraftan başlayabiliriz.