Başkan Soyer çark etti ama ses kayıtları onu yalanladı!

Milliyetçi/ulusalcı çizgideki Sabah gazetesi yazarı , Barı Pınarı Harekatı hakkında kafasının karıştığını söyleyen  sunucusu 'a tepki gösterdi.

Portakal'ın daha önce 'ya teşekkür ettiği halde şimdi harekatın durdurulmasına tepki göstermesini eleştiren Tuna, "Hele hele "Yeni "nin algı operatörü, o "yalan ve manipülasyon" motoru, o içten yanmalı muhalifi bıraksanız... Daha dün "teşekkür etmeliyiz" dediği PKK'yı bire kadar kırmak için Suriye'nin güney sınırlarına kadar inecek" ifadelerini kullandı.

İşte Tuna'nın o yazısı:
Barış Pınarı Harekâtı hakkındaki tezkereye  Genel Başkanı Kemal Bey "İçimiz yana yana evet diyeceğiz" demişti.
Malumunuz, içi yanan sadece o değildi.
İsrail başta olmak üzere terör örgütü sevicisi tüm müstevlilerin içi yanıyordu. Kemal Bey'den farkları, bu aziz millete sandıkta hesap vermek zorunda olmamalarıydı.
Hülasa, Kemal Bey'in içi yansa da "evet" demeye eli mahkûmdu.
Zira, "PKK'nın Suriye kolu hakkında onlar terörist değil vatanlarını savunuyorlar dediğin için mi tezkereye evet demedin?" sorusuna verebileceği herhangi bir cevabı yoktu.
Operasyon oldubitti ama Kemal Bey'in içinin ı bi türlü sönmemiş ki Trump'ın o gerzek mektubuna sarıldı.
Zaten onun gibiler sarılsın diye servis edilen bir mektuptan ibaretti.
Başkan Erdoğan mahut mektuba Barış Pınarı Harekâtı'nı başlatarak en büyük cevabı vermişti zaten. (ABD'nin tehditlerini iplemeden harekete geçmek  Cumhuriyet'i tarihinde görülmüş şey değildi.)
Anlaşılan o ki Kemal Bey'in içinin yangını çok derinlerde. Dün 'nün eline tutuşturduğu kumpas tapelerini okuyordu, bugün de Trump'ın mektubunu.
CHP'liler de nasıl ki kumpas tapelerini alkışlamıştı şimdi de Trump'ın küstah mektubunu alkışladılar.
Şaşırdık mı?..
Elbette hayır. Müstevlilerin "diktatör" başta olmak üzere tüm psikolojik harp mamullerini terennüm eden bunlar değil miydi, neden şaşıralım!

Gelgelelim, içlerinin yangınını böyle söndüremezler.
Çünkü bunların yangını  işgal girişimine bu aziz millet çıplak ellerle geçit vermediğinde başladı.
Bu şanlı direnişe "tiyatro" demeleri, ABD ile ağız birliği içinde S400'lere karşı çıkmaları, Fırat Kalkanı'ndan Barış Pınarı'na kadar lagaluga etmeleri hep bu yangının bir süreği.
Hatta, bunların İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlarının "mavi vatanımız"ı terk etmemizi istemesi veya "Kıbrıs'tan çıkalım" demesi bile içlerindeki yangının göstergesi.
Öyle içten yanmalıdırlar ki...
Teröre karşı operasyon yapacağız dersiniz ABD tehdit eder, bunlar "hadi girin de görelim" diyerek tahfif ederler.
Operasyon için Fırat'ın doğusuna girersiniz, "PKK Fırat'ın doğusuna girecek siz de mal mal bakacaksınız" diyen siyasi müttefikleriyle birlikte "mal mal" karşı çıkarlar.

"BIRAKSANIZ TEŞEKKÜR ETTİĞİ PKK'YI..."
Kemal Bey'in içi yanar; CHP yandaşı "yeni Samanyolu TV"nin Portakal'ının kafası karışır; sinsi imamın kafası rahatsızlanır...
Muhalif kalemlerin önden gideni bir arkadaşımız da Barış Pınarı Harekâtı'nı PKK'yı kurtarma harekâtı tesmiye ederek Mehmetçiği adeta sırtından hançerledi.
Eşzamanlı Irkçı Siyonist network ayağa kalktı... ABD ekonomik operasyona kalkıştı, Almanya, Hollanda, Norveç silah ambargosundan söz etti...
Arazide hedefimize ulaştık... Kökten düşmanlarınız dahil tüm dünya "Türkiye istediğine ulaştı" dedi, Can'cık bile yazıklandı.
"Ne işimiz var Ortadoğu bataklığında" diyerek operasyona karşı çıkanlar bu sefer de "neden durduk" demeye başladılar.
FETÖ'nün yollarını gözlediği, 15 Temmuz'da etekleri zil çalan o muhalif partinin lideri de "İncirlik'i kapatalım" dedi iyi mi?
Hele hele " TV"nin algı operatörü, o "yalan ve manipülasyon" motoru, o içten yanmalı muhalifi bıraksanız...
Daha dün "teşekkür etmeliyiz" dediği PKK'yı bire kadar kırmak için Suriye'nin güney sınırlarına kadar inecek.