Ekonomik kriz ağırlaşarak devam ediyor. Durgunluk hat safhada. Ticaret zincirlerinde kopmalar başladı.

“Güvenilirlik” kavramı ciddi bir şekilde aşınmış durumda.

“Müşteriye mal veriyorum, para almaya gidiyorum dükkan kapanmış” diyenlerin sayısı artıyor.

TÜRKİYE DEĞİL SEÇİM DÜŞÜNÜLÜYOR

Ekonomi yönetimi, krize kalıcı çözümler bulmak yerine, günü kurtarmakla meşgul. Türkiye’yi değil, yaklaşan yerel seçimleri düşünüyor.

Alınan kararlar 31 Mart’a kadar durumu idare etmeye yönelik.

Köklü tedbirler, kamuda tasarruf zorunlu.

Ama atılmış tek bir adım bile yok.

Kamuda araç saltanatına bile çözüm getirilmedi.

Gerisini artık siz düşünün!

HAZİNE İHALELERİ

Hazine borçlanmasına bakılırsa, faizler düşüyor.

Son yapılan ihalelerde yüzde 17’ye indi.(!)

Nasıl olduğu malum.

Uğur Gürses bütün ayrıntıları ile anlattı.

Kasım ayında yedi ihale yapılacağı ilan edildi.

Üç ihale 12 Kasım günü, üç ihale 13 Kasım günü, bir ihale de 20 Kasım günü düzenlenecekti.

Ama 10 gün içinde Hazine’nin finansman ihtiyacı azalıverdi.

12 Kasım’da bir, 13 Kasım’da da iki ihale iptal edildi.

Sürprizler devam etti.

Yapılan ihalelerde, gelen tekliflerin önemli bölümü dışarıda kalacak biçimde çok az satış yapıldı.

En düşük faizli teklifler kabul edildi.

ENFLASYON YÜZDE 25 FAİZ YÜZDE 17, İNANALIM MI?

Örneğin beş yıllık tahvil ihalesinde 11 banka teklif verirken, satış düşük tutularak iki bankanın teklifinden gelen faiz, ortalama faiz olarak gösterildi.

Faiz: 17.67

Peki bu düşük faizi verenler hangi bankalar?

Kamu bankaları olduğu konuşuluyor.

Yani organize bir iş izlenimi var.

Türkiye’de enflasyon yüzde 25’in üstünde.

Ama faizler yüzde 17,67.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Bunda bir gariplik yok mu?

ÇİLLER DE DENEMİŞTİ BEDELİ AĞIR OLDU

1994’de Çiller döneminde birlikte çalıştığım bakan, Ekonomik Koordinasyon Kurulundaydı. Bu nedenle 1994 krizini ve yapılanları yakından izleme fırsatım oldu.

Bugün yapılanlar, o günlerde de denenmişti.

Uyarılar dinlenmedi.

Katakulli ile faizler düşürülmeye çalışıldı.

Bedeli çok, ama çok büyük oldu.

Hani “Ben bu filmi daha önce görmüştüm” denir ya!

O günlerde görev yapanların düşünceleri bu!

AYI TUZAĞI

Aklı kim verdi bilemiyorum ama “Çiller Modeli” devrede.

Şimdi ekonomi çevrelerinde bu konu tartışılıyor. Birçok kişinin ağzında “Ayı tuzağı” ifadesi dolaşıyor.

“Ayı tuzağı”nın ne olduğunu merak ettim. Özellikle borsada yapılan manipülasyonlar için kullanılıyormuş. Yanlış algı yaratıp, vurgun yapma taktiği olarak anlattılar.

“Küçük bir grup kazanırken, çok geniş bir kesimin batması” olarak özetlediler.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM

Cumhurbaşkanı Erdoğan da “faizlerdeki düşüşe” dikkat çekti.

Belli ki onun “duymak istediklerini” aktarmışlar.

Ama ekonomi küçük ayak oyunları ile düzelmez.

Bunun yarını da var.

Gerçeği bilenler bu işlerden büyük paralar kazansa da 81 milyon kaybeder.

Gereken adımlar atılmazsa gerçek eninde sonunda ortaya çıkar.

Birileri kendi hesapları için “havuç” gösterse de sonuç değişmez.

Papaz Brunson’un serbest bırakılması sonrası döviz kurlarında yaşanan düşüş kimseyi yanıltmasın.

Dövizle oynayanlar, “düşürdüğümüz gibi yükseltiriz de” mesajı veriyor.

Türkiye’yi esir almaya çalışıyorlar.

Ekonomi böyle devam edemez.

“Seçime kadar idare” politikasının faturası ağır olacak.

Türkiye’nin bütün kaynaklarını üretime yöneltmesi zorunlu.

Başka çare de yok.

Bağımsızlığımız ve geleceğimiz için bu şart!