Türkiye'nin dört bir yanından İstanbul'a gelen emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), Maltepe Meydanı'nda toplandı. Yüz binlerce EYT'li 'Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz' dedi.

YAĞMUR ÜSTÜNDAĞ

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin (EY"TSYDD) önderliğinde 1999'da çıkarılan yasanın geriye işletilmesiyle mağdur olanların taleplerini dile getirmek için miting düzenlendi. Türkiye çapında katılım olan İstanbul Maltepe'deki mitinge yüzbinlerce EYT'li katıldı. EYTSYDD Başkanı Gönül Boran Özüpak, “Talebimiz erken emeklilik değil, elimizden alınan hakkımızı istiyoruz” dedi. Mitingde Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel'de bir konuşma yaptı.

“Uzun zamandan beridir yolları arşınlayıp il il dolaşarak içimizdeki yangını muhataplarına anlatmak için toplantılar yaptık. Kim olduğumuzu kitlelere ifade edebilmek adına büyük bir çaba sarfettik” diyen Gönül Boran Özüoak, şunları söyledi: “Yılmadık, yorulmadık, bıkmadık, usanmadık ve nihayet bugün, koskoca bir aile olarak burada tek yürek halinde ve bir aradayız. Dün birbirinden ayrı birer tuğlayken şimdi sarsılmaz bir kale gibi dimdik, sapasağlam ve güçlü bir şekilde ayaktayız. Birleşip yumak haline gelebilmek için çoluğumuzun çocuğumuzun nafakasından, dişimizden tırnağımızdan arttırıp zaten kısıtlı olan imkanlarımızı zorladık ve büyük mücadeleler verdik. Bize bu değirmenin suyunun nereden geldiğini sormaya cüret edenler de oldu. Haram uzanmaya alışmamış ellerimizi görmeyenlerin gönlümüzün zenginliğine anlam verememiş olmalarını hiç yadırgamıyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi şimdi de bizim veremeyeceğimiz hiçbir hesabımız yoktur.”

'KİMSENİN YANDAŞI DEĞİLİZ'

Özüpak, mücadelelerine karşılık sorunlarına çözüm bulunmadığını, üstüne bir de eleştirilere maruz kaldıklarını anlattı: “Meramımızı duymayan kalmadı ama ne var ki ne derdimize derman olan ne de gönlümüzdeki yaraya merhem çalan oldu. Sözümüze karşılık azar işitmek, boş işler yapmakla itham edilmek, ülkeye yük olarak görülmek de cabası. Biz avaz avaz kimsenin yandaşı olmadığımızı haykırırken 'O'cu Bu'cu' diye yaftalanışımız kim olduğumuzu idrak edemeyenlerin bilgisizliğindendir. Aramızdaki mesafeleri kısaltmak isteyenlere bizim kollarımız her daim açıktır. Kapılarımız aralıktır ve o kapının aralağından gün ışığı gibi süzülecek bir müjdenin gelmesini beklemekteyiz. Burada toplanan yüz binlerce kişinin beklentisine sessiz kalınamayacağını düşünmekteyiz. Bizim bütün toplantılarımız yasal izinler çerçevesinde yapılmıştır ve altında art niyet arayanlar bilsinler ki biz sadece hak edilmişin peşindeyiz; başkalarının haklarını ihlal etmek, payelenmek, birilerine rant sağlamak, çıkar peşinde koşmak gibi bir gayemiz yoktur ve asla olmayacaktır.”

'BİZİ BİR OYDAN İBARET GÖRÜYORLAR'

EYT'lilerin yaşadığı sorunları anlatan Özüpak, şöyle konuştu: “Emeğimizin, ekmeğimizin ve alınterimizin davasını savunmak boynumuzun borcudur. Evimizin bekasını sağlamadıkça başka mevzulara odaklanabilmemiz hayli zordur. Bu davada ayrımcılığa ve ötekileştiriciliğe de yer yoktur. Çünkü gördüğünüz bu insanlar Türkiye'nin her kesimini temsil eden yüce Türk milletinin öz evlatlarıdır. Burada toplananlar evine ekmek götürebilmek için çalmadığı kapı kalmayan, iş imkanı bulamadığı için 50 yaşında gurbet kahrı çeken, tansiyonu ine çıka en ağır işlerde çalışmak zorunda olan, gücü yetmeyen, takatsiz kalan kişilerdir. Bu memleket için senelerce emek verip ter döken, gözünü budaktan sakınmadan vatanına hizmet eden, gecesini gündüzüne katarken ailesinin yüzünü göremeyen ve hatta çocuklarının büyüdüğüne dahi şahit olamayıp onları analı babalı öksüzler olarak yetiştiren vefakâr insanlardır. Seçimden seçime hatırlanan, sadece birer oy olarak görülen, kıt kanaat geçinirken 'Çok şükür bugün de helal nafakamızı çıkarabildik' diyen bu insanlar Türkiye'nin tutkalıdır, birleştirici gücüdür ve bekasının teminatıdır. Paralı askerlik yapan zenginlerin yerine evlatlarını aziz vatana feda edecek olanlar ve yine 'Vatan sağ olsun' diyecekler de bu insanlardır.

Biz milletiz ve bu devlet bizim. Siyasi çekişmelerin ve ideolojik hesaplaşmaların bizim davamızda yeri ve kıymeti yoktur. Herhangi bir siyasi partinin veya bizi ilişkilendirmeye çalıştıkları şer odaklarının güdümünde olduğumuz safsatasını yaymak isteyenler bilsinler ki bizim oyuna gelecek yaşı geçtiğimiz çok olmuştur. Bizim üzerimizden kirli hesaplar yapmak buluttan nem kapmaya benzer; hayali bile koca bir saçmalıktan öteye gidemez. Çünkü buradaki insanlar birçoğunuzun amcası, dayısı, halası, teyzesi, komşusu, köylüsü, işçisi, çöpçüsü, çaycısı; velhasılkelam etrafınızdaki, çok iyi tanıdığınız, bildiğiniz, sevdiğiniz, saydığınız kişilerdir. Aza kanaat edip gasp edilmiş emekliliğini bekleyen garibanlardır.

'TALEBİMİZ ERKEN EMEKLİLİK DEĞİL'

Yapan, eden, üreten, emek veren hep bizdik. Aramızda gerçekten zor durumda olan, işsiz kaldığı için evinin bekasını sağlayamayan arkadaşlarımız var. Hatta maalesef intiharın eşiğinde olan ve ne yazık ki hayatını kaybedenlerin olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bizimki bir serzeniş değil, zor durumda kalmış ve hakları ellerinden alınmış, çaresizlik batağına saplanmış bir topluluğun son çırpınışıdır.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Türk halkının orta kuşağı olarak bu ülkenin yapıtaşlarını teşkil eden bizler, memlekete en çok emek veren insanlarız. Bizden önceki nesil 38 yaşlarında emekli olduğu için, bu bir iddia değil tartışmasız bir gerçektir. Erken emeklilik gibi yanlış bir algı yaratmaya çalışan insanların söylediği şekilde bizim, 38 yaşında emeklilik gibi bir hedefimiz de yoktur. Sadece bir yasanın geriye doğru işletilmesinin hukuki olarak yanlış olduğunu belirterek, ilk iş akdimizin yapıldığı şartlarda devam etmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. 1999 yılından önce işe başlayan o gençlerin hakkını savunan bu insanlar kimseden sadaka dilenmiyor. Ceplerinden çıkan kendi primlerinin emekli maaşı olarak geri iade edilmesini istiyor sadece. Bizler edep adap çerçevesinde hukuk ve nizam içerisinde hareket ederek derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Tarihimizin en kapsamlı ve demoratik hak arayışında birlik ve beraberlik içinde gerek sosyal medyada gerekse sahada bizimle beraber olup emek harcayan varlıklarıyla buradayız diye haykıran el ele yan yana gönül gönüle adeta yumak olan tüm kardeşlerime minnetarım ve kutluyorum.”

'YAŞLANDIKÇA DAHA AZ KAZANIYORUZ’

Aydınlık'a konuşan EYT'liler, mağduriyetlerini anlattı. 1992 yılında sigorta girişinin yapıldığını söyleyen EYT'li Erkan Güner, “27 yıl bitti. 9 yıl daha çalışmam bekleniyor. Mezarda emekli olmak istemiyoruz. Artık yasa çıksın” dedi.

Hasan Çorlu, “2034 yılında emekli olacağım. Emekli olduğum zaman 13.200 prim günüm olacak. Benden 45 yıl çalışmamı bekliyorlar. Ama iki aydır işsizim. Ucuz eleman çalıştırmak isteyenler yerlerimize hep Suriyeli insanları aldılar. Bu şartlarda iş bulmak zaten zor” diye konuştu. Aytekin Kaya da 1998 sigorta girişli olduğunu belirterek “İki yıl daha çalışmam bekleniyor. Benimse şu anda 8.500 prim günüm var, bu sayı zaten olması gerekenden fazla.”

Çetin Demirkan da aylık bağlanma oranlarına dikkat çekti: “ Aylık bağlanma oranlarını düşükten hesaplıyorlar. Biz buna da dikkat çekmek için burdayız. Yaşlandıkça daha az kazanıyoruz. 700 liraya emekli olanlar vardı, bin liraya çıkartmışlardı. Bu oranları kademe kademe düşürdükleri için bu ücretlendirme ilerde daha aşağıya inecek.”

‘ANKARA ARTIK SESİMİZİ DUYSUN’

Tokatlı Plastik Fabrikası'nda işçi olan Gülsen Çardak, “Elimizden alınan haklarımızın geri verilmesini istiyoruz. Anlaşmama göre 20 yıl sonra emekli olmam gerekiyordu. Şimdi 50 yaşındayım ve 6.500 prim günüm doldu. Beş yıldır emekli olmayı bekliyorum ve bir buçuk yıl daha beklemem isteniyor. Ankara artık sesimizi duysun” diyerek Hükümete seslendi.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Aydınlık