Bu Anneler Günü’nde, HDP’nin önündeki evlat nöbetinin 251. günü. Kimi altı, kimi beş, kimi ilk kez evlatlarından ayrı bir Anneler Günü yaşıyor. Onlar için pek anlamlı da değil! Her gün her an duydukları ıstırap, çocuklarına kavuştukları gün dinecek. O gün Anneler Günü’nü kutlayacaklar.
Evlatsız bir Anneler Günü daha...
FÜSUN İKİKARDEŞ

Diyarbakır Annelerinden Süheyla Demir'in, yüzü gibi sesi de hüzün dolu. Bakarken nasılsa konuşurken de öyle, acıdan kavrulmuş... Salgın dolayısıyla Diyarbakır HDP il binası önündeki eyleme ara verdi. Ağrı’daki evinden konuştuk Demir'le. PKK’nın el koyduğu kızı Hayal'in küçük kardeşleri de var. Okullar kapalı onlar da evdeler. Demir'in onlara bakması, göz kulak olması gerek. Gözyaşları kimi zaman yüzünden süzülüyor, kimi zaman içine akıyor. Altı yıldır diğer çocuklar yanına gelip Anneler Günü'nü kutlayamıyormuş. “Durumumu biliyorlar… Herkesin Anneler Günü'nü kutluyorum. Ben de kutlamak isterdim ama olmuyor” diyor kesik kesik. Hayal’in gidişinin üzerinden yıllar geçmiş. Mayıs’ın 19'unda yedin sene olacak..!

'ŞEYMA’NIN HİÇBİR SUÇU YOK'

Bir başka anne de Türkan Mutlu. Aslen Muşlu olan Türkan, 17 yaşındaki Şeyma’sının peşinde altı yıldır deli divane olmuş... Üniversiteyi kazandığı yıl HDP eliyle tuzağa düşürülmüş Şeymacık. Anne Türkan Mutlu, Şeyma’nın gittiği günü unutamıyor. Çok başarılı bir öğrenciymiş Şeyma, Anadolu Lisesi’ni bitirmş, Balıkesir’de üniversite kazanmış. “Ben okuyacağım kimsesiz çocuklara sahip çıkacağım” dermiş. Annesi kaydını yaptırmış, yurdunu ayarlamış, o hafta pazartesi günü yeni okuluna yeni hayatına başlayacak… O hafta ailecek HDP’ye yakın, hatta biri yönetici olan komşularının kızı dağa çıkmış, PKK’ya katılmış. Kızın ağabeyi, Şeyma’yı “Sen de gideceksin, yoksa iki elim yakanda” diye tehdit etmiş. Ne olmuşsa o hafta olmuş... Şeyma üniversiteye başlayamamış, haftasonu gelmeden bir çarşamba günü eve dönmemiş. “Oysa hiç geç kalan bir çocuk değil” diyor annesi. Telefonunu aramış annesi, önce telefon kapalı. Sonra, “Şeyma elimizde, hiç arama” demiş bir erkek sesi.

'KOBANİ'YE GİTTİM'

Mutlu, “O gün bugün Şeyma’nın peşindeyim. Dağlara gittim, Irak’a gittim. Sonra Şeyma’yı Kobani’de gördüm perişan halde. Suruç’a gittim 10 gün camide kaldım” diye bir nefeste anlatıyor. Sık sık “Şeyma’nın suçu yok, hiçbir çocuğun suçu yok” diyor ve ekliyor:

“Bir çocuk meyvedir. O ağaca su veresin ki o büyüsün. Şeyma çok hayırlı evlattır. İnşallah ben kazanacağım, Şeyma, çocuklar kazanacak, kurtulacaklar.”

ŞEYMA’NIN SAÇLARI DAĞDA

Türkan anne umutlu, mücadeleden vazgeçmeyecek. Şeyma’nın nasıl annesine düşkün olduğunu, kitap okumaya merakını anlatıyor döne döne. Peki nasıl girdiler kanına? Diyor ki anne:

“Anne babadan boşluğu olan, yoksul çocukları seçiyorlar. Zayıf taraflarını buluyorlar. Şimdi soruyorum o Figen Yüksekdağ’a: Günü gelince güçlü güçlü konuşuyordun. Sen o lafları konuşurken elinde güç vardır. Eğer elinde vicdan varsa Şeyma’yı geri ver bana, verebilir misin? Selahattin Demirtaş Kürtçe şarkı söylüyordu çocukar için. Ben o sözlerle Demirtaş’a söylüyorum. O şarkıyı güzel güzel söyleyip gençleri çekiyorsun ya. Şeyma’nın saçları dağlarda, senin evladının saçları anasının elinin altında, kokusunu alıyorsun. Biz bir anne bir kızdık. İkisi de kendi tarafında mağdur.”

Mutlu, kendi üzüntüsünü bizimle paylaştı diye üzüldü bu kez… “Moralini bozdum ama bunlar örnek olsun, ana babalar çocuklarına sahip çıksın diye anlatıyorum” dedi.

PKK DÜNYAYI BİZE DAR ETTİ

Songül Altıntaş asker annesi. Oğlundan ayrı geçireceği altıncı Anneler Günü... Altı yıl önce PKK tutsak almış, elinde koz gibi tutuyor Mehmetçiğini. Songül anne, “Virüsten dolayı şu an Gaziantep'teyim. Bizim Anneler Günü her yıl acıyla geçiyor. Her yıl öyle buruk geçiyor ki oğlumsuz hiçbir şey ifade etmiyor. Bu altıncı yıldır! Altı yıldır oğlumsuz geçiriyorum. Hiçbir şey anlamıyorum. Daha acı, daha ıstırapla geçiyor. Kaç gün sonra da doğum günü geliyor oğlumun. Bir gün geçmiyor. Gittiğinde 19 yaşındaydı. Şimdi 25 yaşına girecek. Çok zalim insanlar bunlar çok. Ne isim taksak boş aslında, zalim bile bu kadar değildir. Onlara artık isim konulmuyor, o kadar kötü insanlar ki bu kadar annenin yüreğini yakıyor, çocukları mahvediyorlar. Hiç bana ‘Kürt halkını savunuyoruz‘ falan demesinler! Esas Kürtlerin düşmanı bunlardır. Ben Kürdüm, ama bu PKK ismi yüzünden nefret ediyorum. Devletimiz başımızın tacıdır. Devletimiz her zaman bizim yanımızdadır. Hep söylüyorum; dünyayı bize dar eden PKK’dır. Burası bizim Türkiyemiz, bizim devletimiz. Ne PKK’ya ihtiyaç var ne başka devlete. Bu PKK bizi mahvetti. Amerika bunları terk etse barınamazlar bile…”

Aydınlık