Org. Eşref Bitlis, 1990’da Jandarma Genel Komutanlığına atandığında ABD’nin bölge planlarını gördü ve buna karşı bölge halkını ve kuvvetlerini kazanarak bozmaya çalıştı. Bu mücadele içinde şehit edildi. Eşref Bitlis planı, 15 Temmuz’da FETÖ’nün ezilmesinden sonra tekrar hayata geçti


ERCAN DOLAPÇI

Kıbrıs Barış Harekâtı’na da katılan Org. Eşref Bitlis, özel bir subaydı. Vatanseverliği ve gözü pekliği takdir edilirdi. 1990 sonrası Türkiye ve bölge üzerinde ABD tarafından oynanan oyunları fark etmiş ve buna karşı kararlı tutum almıştı. ABD’nin PKK üzerinden yürüttüğü faaliyetleri Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a bile bildirdi. “ABD ne der” diye düşünmedi. Hep “Türkiye” dedi! 17 Şubat 1993 günü uçağına düzenlenen sabotaj sonucu ekibindeki 5 subayımızla birlikte şehit olan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’e, geleceğin Genelkurmay Başkanı gözüyle bakılıyordu. Sicili çok parlaktı.

18 Eylül 1993

DİKKAT ÇEKİCİ FAALİYETLER RAHATSIZ EDEN AÇIKLAMALAR

1990 yılında Jandarma Genel Komutanlığına atanan Bitlis’in bu dönemdeki en önemli faaliyeti Güneydoğumuzda Irak üzerinden gelen PKK terör örgütü ile mücadeleydi. Bu süreçte ABD parmağını gördü. İşte onu ölüme götüren bu “güçlü el”e kaşı yürüttüğü faaliyetler: 

22 Mart 1992’de Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a yazdığı iki sayfalık gizli mektupta, Çekiç Güç’ün PKK ile birlikte hareket ettiğini, Irak’tan Türkiye’ye yönelik göçün Çekiç Güç’ün işine yarayacağı, bölgede tespit edilen üç ABD’li askeri uzmanın kuşkulu faaliyetlerinden bahseder. Ayrıca bölgede güvenlik güçlerinin yaptığı yanlışlara da değinir. 

Temmuz 1992’de, ölümünden 7 ay önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a yazdığı mektupta ABD’nin bölgedeki planlarını hatırlatarak şunlara vurgu yapar: “Sayın Cumhurbaşkanım, Zatı âliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz.”

Üç sayfalık mektupta Bitlis, Çekiç Güç'teki bazı ABD’li komutanların terör örgütü PKK'ya yardım ettiğini ayrıntıları ile açıklıyor. Bu iddiayı güçlendiren görüntü ve telsiz konuşmaları aktarılıyor. ABD'li bazı komutanlarla, PKK lider kadrosunun yaptığı üç toplantıya ilişkin ayrıntılar veriliyor. İddiaya göre, Özal bu mektupları ABD’lilere verdi. ABD de Bitlis’i hedefe koydu.

19 Eylül 1993

11 Kasım 1992’de gazeteci Nazlı Ilıcak’ın bir televizyon kanalında yayınlanan “Söz Meclisten İçerde” programına katılarak, Halkın Emek Partisi (HEP) Genel Başkanı Ahmet Türk ile tatlı bir sohbet yaptı. Programda birlik ve beraberlik vurgusu yapılarak, sorunları Türkiye’de çözme mesajları verildi. İlk kez bir komutan televizyona çıkıyor ve böyle bir tavır sergiliyordu. Programın sonunda Leman Sam “Bir Başkadır Benim Memleketim” isimli şarkısını konuklarıyla birlikte okudu… Ahmet Türk bu görüşme hakkında 2010 yılında yaptığı açıklamada, “Köy koruculuğu, hak ve özgürlükler üzerine konuştuk. Beyefendi bir adamdı. Makyaj bölümüne aldılar. Eşref Bey sigaramı yaktı” dedi. Nazlı Ilıcak ise Ekim 2010’da yaptığı açıklamada, program öncesi Bitlis ile aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatır: “Eşref Bitlis, Çekiç Güç uygulamasına karşı olduğunu, Irak'ta, 36. paralelin kuzeyinde güvenli bölge kurulması ve Çekiç Güç uygulamasıyla, adım adım bağımsız bir Kürt devletine gittiğimiz endişesini taşıyordu. “Amerikan uçakları, Kuzey Irak'taki PKK'lılara yardım malzemesi atıyor” diye şikâyet ediyordu.”

17 Aralık 1992 günü Irak’ın Selahattin şehrine giderek burada KDP lideri Mesut Barzani ve KYB lideri Celal Talabani ile görüştü. Barzani ve Talabani’ye “Irak yönetimi ile birlik olun. PKK’ya destek vermeyin” mesajı verildi. Görüşme AA tarafından görüntülendi. Bitlis, Barzani ve Talabani’nin görüşme sonrası karargâhtan çıkarken gülerek ve samimi şekilde sohbet etmeleri dikkat çekiciydi.

Org. Eşref Bitlis ve heyetini taşıyan helikopter, bu görüşmeye giderken Çekiç Güç uçakları tarafından yakından taciz edildi. Adeta düşürülmeye çalışıldı. Uyarılmasına rağmen taciz uzun süre devam etti. Bu tutum Genelkurmay tarafından “dost ve müttefik ilişkilerine yakışmayan bir hareket” olarak nitelendirilerek protesto edildi.

19 Şubat 1993

BÖLGE GÜÇLERİYLE İŞBİRLİĞİ

Ocak 1993: Bölgede görev yapan üst düzey komutanlarla Diyarbakır’da yaptığı görüşmede halkın güvenlik önlemleri ve PKK baskıları nedeniyle korku içinde olduğunu belirterek, halka güven verilmesini, halkın kazanılmasını istedi.

24 Ocak 1993: PKK’nın ABD ve İsrail gizli servisleriyle ilişkilerini yazan araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu suikasta uğradı. Mumcu’nun bu dönem Genelkurmay’dan konuya ilişkin önemli bilgiler aldığı ileri sürüldü. Bitlis ile arasının da iyi olduğu belirtildi.

7 Şubat 1993: İncirlik Üssünden kalkan Çekiç Güç’e bağlı ABD uçakları ve helikopterlerinin PKK’ya yiyecek ve askeri malzeme attığını tespit etti, bunu üst makamlara bildirdi. Ayrıca bu konuda açıklama da yaptı.

17 Şubat 1993: Bitlis, Mart ayında PKK’ya yönelik büyük bir operasyon hazırlığı yaptığı ve bunun ayrıntıları üzerinde Diyarbakır’da Asayiş Kolordu Komutanlığı ile görüşmeye gittiği sırada uçağı düşürülerek şehit edildi. Bitlis’in bu konudaki planı, “Halkı kazan, bölge ülkeleriyle ve kuvvetleriyle işbirliği yap, ABD’ye karşı net tavır al, PKK’yı ez!” şeklindeydi.

21 Mart 1995 günü TSK, Irak’ın kuzeyine büyük bir operasyon yaptı. “Çelik Harekâtı” ismi verilen operasyona 35 bin asker katıldı. Kolordu seviyesindeki operasyonu Jandarma Asayiş Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı yönetti. 43 gün süren operasyonda PKK’ya ağır zayiat verildi. ABD’ye de Türk devletinin kararlılığı gösterilmiş oldu. Bu operasyonu Eşref Bitlis’in planladığı açıklandı. “Eşref Bitlis planı uygulandı” dendi.

20 Eylül 1993

BAŞBAKAN  NECMETTİN ERBAKAN: KATİLİ ÇEKİÇ GÜÇ!

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Muhittin Fisunoğlu, 1996 yılında Milliyet gazetesinden Şule Çizmeci’ye yaptığı açıklamalarda Bitlis suikastına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Buzlanmaya ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:

“Uçakların, helikopterlerin çok sıkı güvenlik önlemleri vardır. Bu uçak erken uçacaktı, hava şartlarının müsait olmaması nedeniyle öğlen uçtu. Öğleye kadar geçen zamanda pistteydi ve uçağın uçuşunu bizzat teknik adamlar kontrol eder, o teknik adam da bizzat uçakta. Sabotaja karşı eğitilmişlerdir. Uçağın uçuştan önce kontrolü yapılmıştır.”

Çizmeci: Hava şartları uygun olmadığı için uçuşun öğlene kadar ertelendiğini söylediniz. Uçuş saatinde kar yağışı başlamış. Peki, o zaman buzlanma nasıl oluyor?

Fisunoğlu: Teknik iştir, ben o kadarını söylemem, ama sabotaj ihtimalini aklımın ucundan geçiremem. Bizde önlemler o kadar iyi alınır ki, raporlarda yanlış olmaz.

Gazeteci Çizmeci görüşmede Fisunoğlu’na buzlanma meselesini de hatırlatır: “Ancak ortaya atılan bazı iddialar var. Askeri Savcılık tüm ifadeleri dikkate almadı, bazı raporları göz ardı etti, gibi. Örneğin, uçağı üreten Beechraft şirketiyle, bu uçağın motorunu üreten Pratt and Whitney şirketinden gelen müfettişlerle, bir Türk askeri yetkilinin hazırladığı raporda “Buzlanma görülmemiştir.”, “Bazı parçaların tahrip edildiği saptanmıştır.” ifadelerinin niçin dikkate alınmadığı soruluyor.

Fisunoğlu: Zannetmiyorum. Her mahkeme veya savcılık, elindeki delillere göre karar verir. Uçak şirketinin raporlarını istemiş olması gerekir. Kaza 17 Şubat’ta oldu, ben ağustosta görevden ayrıldım. Hatırlamadım.

Çizmeci: Başbakan Necmettin Erbakan’ın “Eşref Bitlis’in katili Çekiç Güç’tür.” iddiası hakkında ne diyeceksiniz? Sabotaj ihtimali var mı?

Fisunoğlu: Çekiç Güç… İktidara kim gelirse gelsin, eğer ekonomik gücünüz yeterli değil, askeri gücünüz yeterli değilse tam bağımsız sayılamazsınız. Tabii, Askeri Savcılık kanaatini vermiştir, onların verdiği karar üzerine konuşamam. Askeri müessesemiz içinde sabotaj olması ihtimali düşünülemez bile. (Milliyet, 24 Ağustos 1996, s.14.)

Dönemin Askeri Savcılığı olay hakkında “Kovuşturmaya yer yoktur” kararı vermişti. Olayın hemen ardından Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş tarafından yapılan açıklamada ise “Sabotaj değil buzlanma” denilmişti.

Suikastın bütün ayrıntılarının yer aldığı kitap,
Kaynak Yayınları’ndan 5. baskısını yaptı.