Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis'in katledilişinin 27'ncı yılı. Bitlis, ABDPKK ilişkisini tespit ettiği için CIA operasyonuyla öldürüldü. Av. Nusret Senem, bugün FETÖ ile mücadele ederken yaşananları hatırlamanın önemine dikkat çekti.
Eşref Bitlis, 27 yıl önce bugün ABDPKK ilişkisini tespit ettiği için öldürüldü

FURKAN COŞKUN

Org. Eşref Bitlis 17 Şubat 1993 günü uçağıyla Diyarbakır'a gidiyordu. Özel uçak, Ankara Güvercinlik Askeri Havaalanı'ndan 12.20'de kalktıktan 5 dakika sonra 'arıza anonsu' yaptı ve kısa süre içinde yanarak yere çakıldı. Uçağın içinde bulunan Org. Bitlis ile birlikte Albay Fahir Işık, Bnb. Yaşar Erihan, Yzb. Tuğrul Sezginler ile Astsubay Emin Önen şehit oldu.

ANİ BUZLANMA DENİLDİ

Olay yerine gelen zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş ve Başbakan Süleyman Demirel gazetecilerin "Sabotaj mı" sorusuna "Öyle bir şey yok" karşılığını verdiler. Genelkurmay Başkanlığı tarafından 2 gün sonra yapılan açıklamada ise "Ani buzlanma" denildi.

Ertesi gün birçok gazete 'Sabotaj değil kaza' manşetini attı. Aydınlık ise işin peşini bırakmadı. Aydınlık'ın 19 Eylül 1993 tarihli manşeti 'GATA'nın otopsi raporu Güreş'in emriyle yok edildi' şeklindeydi. Bitlis'in yakınında bulunan bir kurmay subay Aydınlık'a, "Bitlis öldürüldü. ABDPKK ilişkisini kanıtlamıştı" dedi.

4 YIL SONRA SUİKAST OLDUĞU AÇIKLANDI

Refahyol Hükümeti'nin Adalet Bakanı Şevket Kazan, 20 Ocak 1997 günü yaptığı açıklamada Org. Bitlis'in ölümünün suikast olduğunu söyledi. Kazan, "Eşref Bitlis Paşa'nın bir sabotaj nedeniyle hayatını kaybetmiş olduğu kesinlik kazandı" dedi.

ABD’YE KARŞI MÜCADELENİN BAŞLANGIÇ İŞARETİ

Eşref Bitlis suikastıyla ilgili dava süreçlerinin avukatlığını yürüten Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Aydınlık’a verdiği demeçte, Eşref Bitlis’in ABD’nin PKK’ya yardımını saptadığı için suikasta uğradığını belirtti. Nusret Senem şunları söyledi:

"Eşref Bitlis ABD’nin PKK’ya yardımını saptadığı için suikastla ortadan kaldırılan, TSK’nın beş kuvvet komutanından biridir. Onun suikasta uğramasının belgelerini kamuoyuna yansıtabilmek için maalesef silah arkadaşlarına karşı da mücadele etmek zorunda kalmıştık o günlerde. Fakat Ergenekon, Balyoz süreçlerinde görüldü ki ABD, TSK’nın komuta kademesinin kendisine karşı olduğunu görerek onları da hedefe koydu ve bin civarında subay tutuklandı."

ÖLDÜRMEK YETMEMİŞ

"Eşref Bitlis ABD’ye karşı mücadelenin başlangıç işaretini vermiş o nedenle hedef olmuş bir komutanımızdır. Nitekim Ergenekon Davası süresince Ergenekon örgütünün kamuoyuna açıklanan sekiz liderinden biri olarak MİT Belgesi'nde ismi geçiyordu. Öldürmek yetmemiş, Eşref Bitlis’i aynı zamanda Ergenekon tertibinde de hedefe koymuşlardı. Bugün ABD’nin aparatı FETÖ’ye karşı mücadele ederken bu olayları hatırlamak gerekiyor. Bugün ABD’nin Gladyo'suna karşı TSK ile birlikte bütün toplum olarak büyük bir mücadele yürütüyoruz.

Onların TSK içerisindeki operasyon gücünü 15 Temmuz’da yenilgiye uğratmış bir milletin evladı olmaktan gurur duyuyorum. Orgeneral Eşref Bitlis’i saygıyla ve özlemle anıyorum."

'ÇEKİÇ GÜÇ'TEN ORG. BİTLİS'E HAVADA UYARI

Orgeneral Eşref Bitlis, helikopteri suikasta uğramadan 2 ay önce, ABD'nin 'Çekik Güç' karargahından kalkan uçaklar tarafından hedef alınmıştı. Adnan Akfırat'ın Eşref Bitlis Suikastı isimli kitabında ilgili bölüm şu şekilde:

"Günlerden 17 Aralık 1992. Sabahın erken saatlerinde İncirlik'teki Çekiç Güç karargâhından kalkan Awacs erken uyarı uçağı, günlük seferini başlatır. Körfez Savaşı sonrasında Irak'ın toprak bütünlüğünü hedef alan keşif görevi için 36. paralelin kuzeyini gözetlemektedir. Çekiç Güç bu alana "Roz1" adını vermiştir. Irak'a ait uçak ve helikopterlerin bu alanda uçuş yapması, hatta füzelerin Çekiç Güç uçak ve helikopterlerine kitlenmesi saldırı nedenidir. Awacs erken uyarı uçağı, Adana'dan Kuzey Irak göklerine kısa sürede varır. Hemen ardından ekranda uçan bir cisim belirir. Radar işlemcisi Çekiç Güç'e bağlı uçakların uçuş koordinatlarını bilmektedir. Radardaki cismin Türkiye'ye ait olabileceği düşüncesiyle Çekiç Güç'teki Gözlemci, Türk subayının bilgisine başvurur. Türk subayı, Mardin radarından gerçeği öğrenir. Awacs'ın saptadığı, Türkiye'ye ait bir helikopterdir. Çok önemli bir yetkiliyi Irak'ın Selahattin kentine götürmektedir. Durum, Çekiç Güç'e bağlı uçaklara hızla bildirilir. Türkiye tarafı, üst düzey bir yöneticisini taşıyan helikopterin taciz edilmemesi uyarısını defalarca yapar. Ancak uyarılar dikkate alınmaz. ABD'ye ait uçaklar, Selahattin kenti yakınlarında, Türk helikopterine, uçuş güvenliğini tehlikeye sokacak kadar yaklaşır. Helikopterimizi alenen taciz ederler. Çekiç Güç'e bağlı uçaklar, bölgedeki uçuşlarını, ara verme ihtiyacı hissetmeksizin gün boyu sürdürürler.

Taciz edilen helikopterdeki "VlPÇok önemli personel" diye tanıtılan kişi, tam iki ay sonra, 17 Şubat 1993'te uçağı sabotajla düşürülen Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'tir. Orgeneral Bitlis, Kuzey Iraklı Kürt liderlerle görüşmeye, onları ABD'nin güdümünden çıkarmaya çabalamaktadır. Hatta bu noktada büyük mesafe kaydetmiştir. Genelkurmay Başkanlığı bu olayı, "zamanında koordine yapılmamasına" bağlayarak kapatır. Bitlis'in helikopterine taciz, 14 Nisan 1994'te olduğu gibi 2 helikopteri düşürüp, içindeki 3'ü Türkiyeli 26 subayın ölümüyle sonuçlanmaz, ancak geleceğin habercisidir. Org. Bitlis'e kuvvetli bir uyarı yapılmıştır. Jandarma Genel Komutanı, ABD'nin altından toprağı çeken politikadan bir milim gerilemeyince, 2 ay sonra katledilir."