Güneş Erkul yazdı

Kim daha milliyetçi kavgasını adlar soy adları üzerinden değil, ülkenin istiklali bütünlüğü üzerinden vermek lazım, HDPKK'nın hülle ile müttefiği olanların, FETÖ'cüleri el üstünde tutanların, emperyalist planların parçası olanların ne milliyetçi olmaları ne de iyi olmaları mümkün değildir.
Türk milliyetçiliği kavgasını Türk ekinini (kültür) Türk töresini yaşatmak için vermek lazım, kadın erkek ilişkilerinde vermek lazım! Türk tüzesinde, töresinde kadına el kaldırmak, başkasının bacısına, kızına yan gözle bakmak, çağımıza uyarlayalım elbette medeni ölçülerde iletişim olabilir ancak sosyal medyadan taciz etmek yoktur! Türk milliyetçilerinde olumsuz örnekleri görmek bir yana, topluma örnek olan davranış, yaşayış biçimleri görmeliyiz. Bunun için Türk'ün kadına bakışı nedir hatırlamalı, hatırdan çıkarmamalı ve uygulamalıyız.
Eski Türk Töresince, Türk toplumunda kadın ve erkek eşittir. Türkçe "Eş" ve "Yarim" kelimesi bu kadın erkek eşitliğini ifade açısından "EşEşit ve YarYarım" kelimesinden türeyerek ifade edilmiştir. "Kadın" kelimesi ise İskit/Saka Türklerinden beri Kağan eşi veya Kadın hükümdar anlamında kullanılan "Katun" kelimesinden türetilerek "Kadın ve Hatun" şekline dönüşmüş. Yine "Hanım" kelimesi de Moğol ve Türk hanlıklarında Han eşlerine verilen isimdir.
Cengizhan: "Ben sizin Hanınızım bu da (eşi Börte) benim Hanım"
Rivayet odur ki; bir gün Cengizhan Kurultayda eşi Börte'yi göstererek: "Ben sizin Hanınızım bu da benim Hanım" demiş, ve Börtenin Han kadar Kurultayda yetki ve söz sahibi olduğunu ifade etmiştir. Yine dilimizde üçüncü tekil şahıs zamiri (İngilizce ve Arapçanın aksine) erkeklik ve dişilik belirtmeden "O" kavramıyla ifade edilmektedir. Bu da Türklerin yaşantıda, dilde dahi kadın erkek ayrımı gözetmediğini kadın erkek eşitliğinde gerek Avrupa gerekse Ortadoğu uluslarından daha ileri bir düzeyde olduğunu dil bilimi açısından bize göstermektedir.
GökTürkler dönemindeki madeni paralarda Kağan eşleri ile Kağanın bir arada yer alması bu açıdan önemlidir. Kağan eşleri Kurultayın doğal üyesi olup, söz ve oy hakkı bulunmaktaydı. Yine Kağan öldüğünde veya sefere çıktığında Kağan eşleri Kağan savaştan dönünceye veya yeni Kağan seçilinceye kadar yöneticilik yapabilmektedir. Bununla birlikte Türklerde zaman zaman güçlü ve kudretli kadın yöneticiler de çıkmıştır.
Pers ve Medlerin en güçlü hükümdarı Ahameniş Kralı Kirus'u bozguna uğratan İskit/Saka imparatoriçesi Tomris Katun, Hun/Sabar hükümdarı Bogarık Khatun, Ögeday Han'ın ölümünden sonra tahta geçen Naib Töregene Hatun ya da Turakine Hatun ve 12361240 arasında hüküm süren Delhi Sultanlığı'nın tek kadın hükümdarı Raziye Sultan, Türk Kadın yöneticilere güzel bir örnektir.
Çin'le yapılan ilk barış antlaşmasını Mete Han'ın hatunu imzalamıştır. Ebul Gazi Bahadır Han, Şecerei Terakime'de, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatır ve bu kızların isimlerini şöyle sıralar: "Boyu Uzun Burla, Barçın, Salur, Şabatı Hatun, Künin Körkli, Kerçe Buladı, Kuğatlı Hanım."
Buradan da anlaşılacağı üzere eski Türk boylarında kadın, özgür ve eşit bir toplumsal konuma sahipti.
Hukuksal açıdan kadın ve erkek tamamen eşitti. Erkeğin yalnızca bir tane zevcesi, yani karısı olabilirdi. Kadınlar doğrudan doğruya hükümdar, kale muhafızı, vali ve elçi olabilirlerdi. Kızlar kendileriyle evlenmek isteyen erkeklerle bir çeşit düello yapıyor ve kendilerini yenemeyen erkeklerle evlenmiyorlardı. Ev, karı ile kocanın ikisine aitti. Çocukların velayeti konusunda baba kadar ana da hak sahibiydi.
Eski Türk topluluklarında, devlet başkanlığı Hatun – Hakan ortak sorumluluğu ile yürütülürdü.
Yasa niteliğindeki emirnameler, her ikisince imzalanmadan uygulanmazdı. Kadın devlet yönetiminde, hatta askerlik ve sporda bile etkin rol oynuyordu. Elçi kabulü dahil, bütün önemli törenlerde Hakan ile Hatun beraber bulunurlardı. Hatun bizzat savaş kurulunun üyesiydi. Kadınlar savaşın her aşamasında erkeklerle eşit koşullarda katılırlardı.
Tarihte devlet başkanlığı yapmış ilk kadınlar Türklerdi.
Avrupa'da kadınlar bir mal gibi alınıp satılırken, köle muamelesi görürken, Türklerde kadın erkekle eşit konumdaydı ve devlet başkanlığı yapmaktaydı. M.Ö.1500'lerde Pers ve Medlerin en güçlü hükümdarı Ahameniş Kralı Kirus'u bozguna uğratan İskit/Saka imparatoriçesi Tomris Katun buna en iyi örnektir. Türk kadını toplumda Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte toplumda hak ettiği konumu yeniden kazanmıştır.
Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı
Atatürk'ün girişimi ile 5 Aralık 1934'de Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açılmış, Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır.