Eski TBMM Başkan Vekili Yılmaz Ateş, Ulusal Kanal'da Görüş Alanı programına katılarak önemli açıklamalarda bulundu.

Zülfü Livaneli'nin CHP hakkında sarfettiği sözlerin tartışıldığı programda Yılmaz Ateş, Deniz Baykal ile Recep Tayyip Erdoğan arasında, 22 Şubat 2003 tarihinde yapılan görüşmenin ayrıntılarını anlattı.

Eski TBMM Başkan Vekili Yılmaz Ateş, Erdoğan'ın yasağını kaldıran Anayasa değişikliğinin 22 Aralık 2002'de yapıldığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

Deniyor ki ''Sayın Baykal ile sayın Recep Tayyip Erdoğan, Beylerbeyi'nde buluştular. Sayın Baykal'a Cumhurbaşkanlığı sözü verildi. Bunun üzerine sayın Baykal da sayın Erdoğan'ın yasağını kaldırdı''. Ben o dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkan Vekiliydim. Sayın Erdoğan'ın yasağını kaldıran Anayasa değişikliği ikinci kez 22 Aralık 2002'de yapıldı. 29 Aralık 2002 tarihli Resmi Gazete'de de yayımlandı, yürürlüğe girdi.

Sayın Baykal ile sayın Erdoğan'ın da görüşmesi de tam bundan 2 ay sonra 22 Şubat 2003'te yapıldı. Yani yasağı kalkmış, önü açılmış bir adamla siz hangi cumhurbaşkanlığının pazarlığını yapacaksınız?

Yılmaz Ateş, BaykalErdoğan görüşmesinin ana gündeminin 1 Mart Tezkeresi olduğunu belirtti.

Peki bu tesadüf müdür? Tesadüf değil. Tesadüf olmadığı şuradan belli. Sayın Baykal eğer 1 Mart Tezkeresi'ne hayır deyip reddettirmeseydi, Türkiye bilmeliyiz ki, o zaman o görüşmede defalarca sayın Baykal bunu televizyonlarda da söyledi, bizlere de söyledi oradaki görüşmede görüşme konusu şu: Sayın Erdoğan diyor ki, ''1 Mart Tezkeresi gelecek, buna hayır der reddedersek bu karşımızdaki Amerika, siz muhalefet olarak bizim yanımızda duracak mısınız? Bize destek verecek misiniz?'' diyor. Sayın Baykal da diyor ki, ''Ne demek destek. Gerekirse il il dolaşır ortak miting bile yaparız. Sakın buna alet olmayalım, Müslüman kanının akıtılmasına gerekçe olmayalım ve bu Türkiye'nin işgaline götürür bu olay'' diyor.

Sayın Baykal soruyor, ''Kaç bin asker gelecek?'' diyor, sayın Erdoğan ''65 bin'' diyor. Sayın Baykal, ''Artırılırsa bir önlemimiz var mı?'' diye soruyor, sayın Erdoğan ''Yok'' diyor. Sayın Baykal, ''Peki bunlar geldiler ne zaman çıkacaklar belli mi?'' diye soruyor. Sayın Erdoğan, ''Yok'' diyor.

Bir ülkede iki ordu iki bayrak olur mu? İki otorite olur mu? Sayın Baykal'a ödettirilen bedeller bunun bedelidir. Erdoğan ve Baykal arasındaki görüşme buydu.

''BAYKAL GİBİ DÜŞÜNENLER CHP'DE HALA ÇOĞUNLUKTALAR''

Yılmaz Ateş açıklamasında, Deniz Baykal gibi düşünenlerin CHP'de hala çoğunlukta olduğunu ifade ederken, ''Demokrasi Kürsüsü'ydü Konferansı'ydı diyerek şimdi yeniden Türkiye'nin üzerine yeni bir tezgah kuruluyor.'' dedi.

Partisi işgal edildi. Sayın Baykal gibi düşünenler şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) hala çoğunluktalar. Bu işte konferanstı, Demokrasi Kürsüsü'ydü Konferansı'ydı diyerek şimdi yeniden Türkiye'nin üzerine yeni bir tezgah kuruluyor. Sayın Baykal'ın düşüncesi, o ulusal o Livaneli'nin küçümsediği görüş halen hakim olduğu için de o güçleri yani bizleri susturmak için tekrar Baykal'a saldırıyorlar. Bu onun hazırlığıdır.

Mesela FETÖ'nün nerelerde konumlandığı belli. Sayın İsmet İnönü suçlu, sayın Ecevit suçlu, sayın Erdal İnönü suçlu, sayın Deniz Baykal suçlu ama Livaneli bugünkü yönetime tek ses söylemiyor.

''KILIÇDAROĞLU BUNUN KARŞISINDA SUSARAK DİLSİZİ Mİ OYNAYACAK''

CHP'nin yerle bir edildiğini ve saldırı altında olduğunu söyleyen Yılmaz Ateş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da bir soru yöneltti. Ateş, ''Şimdi merak ediyorum ben. Sayın Kılıçdaroğlu bunun karşısında susarak dilsizi mi oynayacak?'' dedi.

Burada sorum şu sayın Kılıçdaroğlu'na: Sayın Kılıçdaroğlu FETÖ'cüleri savunduğu zaman, 15 Temmuz'a darbe demeyip de 20 Temmuz'a darbe diyen sayın Kılıçdaroğlu'na, ''Bu FETÖ'cüleri, demokrasiye kastedenleri savunmak sana mı düştü?'' dendiği zaman, ''Ben her türlü haksızlığa karşı çıkarım, bu haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır'' diyen sayın Kılıçdaroğlu, şimdi partisi yerle bir ediliyor, saldırılıyor. Genel başkanlarına saldırılıyor. Şimdi merak ediyorum ben. Sayın Kılıçdaroğlu bunun karşısında susarak dilsizi mi oynayacak? Yoksa gerçekten en azından bu partisine, sol ideolojiye ve de en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakın silah arkadaşına ve onun bugüne kadarki bütün genel başkanlarına hakaret eden bu kişiye gereken cevabı verecek mi? Bunu merak ediyorum.

Böyle bir komplonun yeni bir versiyonudur. İşgal ettiler olmadı, çeteleri, o çete reisi iktidarı sıkıştıracaksa, aracılık yapanı sıkıştıracaksa 50 tane gerekçesi vardır. Niye şimdi sayın Baykal üzerinden yükleniyor? Onun bıraktığı yerde niye sayın Livaneli devam ediyor? Nereden çıktı bu? 2004 neresi, 2021 neresi? 17 yıl sonra bütün bunlar niye gündeme geliyor? Bunlar Baykal'ın şahsında CHP'ye yapıldı. CHP'nin ana omurgası halen ayaktadır, bu komplolara karşıdır. Şimdi aynı komployu bir de Türkiye'ye yapmak istiyorlar. Oyun budur. Bu konuda bütün esas gerçek demokrasi güçlerinin tavrını da merak ediyorum.