Ergenekon kumpası hakim ve savcılarının yargılandıkları davada söz alan sanık Hasan Hüseyin Özese'nin 'Ergenekon hukuki bir dava' sözleri salonda tansiyonu yükseltti. Yazarımız Hikmet Çiçek, ‘Gizli tanıkları nasıl bulduklarını ben anlatacağım. Özese sana cevap vereceğim’ diyerek tepki gösterdi.

OLCAY KABAKTEPE/ANKARA

FETÖ kumpası olan Ergenekon davasına bakan eski hakimler Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, Ercan Fırat, Fatih Mehmet Uslu, Nihat Topal ve eski savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ile Mehmet Murat Dalkuş’un yargılanmasına ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde devam ediliyor. Mahkemede söz alan sanık Hüsnü Çalmuk, duruşmadaki talebinin reddedilmesi durumunda mahkemeyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmekle tehdit ederken, sanık Hasan Hüseyin Özese de Ergenekon davasının ‘hukuki bir dava’ olduğunu savundu. Özese’nin sözlerine ise yazarımız Hikmet Çiçek, ‘Gizli tanıkları nasıl bulduklarını ben anlatacağım. Hasan Hüseyin Özese sana cevap vereceğim’ diyerek tepki gösterdi.

Duruşmaya tutuksuz sanık Ercan Fırat katılırken firari sanıklar Mehmet Murat Dalkuş ve Sedat Sami Haşıloğlu dışındaki sanıklardan Hasan Hüseyin Özese ve Hüsnü Çalmuk SEGBİS ile bağlandı.

ÇALMUK'TAN AİHM GÖNDERMESİ

Duruşmanın başında söz alan sanık Hüsnü Çalmuk, barodan atanan avukatının duruşmaya gelmediğini belirterek, "Avukatım gelene kadar duruşmaya ara verilmesini istiyorum. Avukatım olmadan nasıl hakkımı savunabilirim. Siz bu talebimi karara bağlayın, reddedin ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar başvurayım. Hukuk devleti değil mi bu? Kurallar işlesin" ifadelerini kullandı.

‘CEMEVİNE GİDİP GİTMEDİĞİMİ SORDU’

Sanıklardan Çalmuk'un beyanlarından sonra Ergenekon davasında yargılanan Ziya İlker Göktaş katılan sıfatıyla ifade verdi. Yıllarca hakimlik ve savcılık yapan kişilerin 'Hata yaptık' demeye haklarının olmadığını belirten Göktaş, "Sanıklar, Ergenekon davasında çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile organize şekilde hareket ettiler. Hüsnü Çalmuk avukatıyla göz teması kuramadığını söyledi ama biz bırakın göz temasını avukatımızla aramızda katlar vardı. Hasan Hüseyin Özese bana Cemevine gidip gitmediğimi sordu. TSK'da asla böyle bir ayrım yoktur. Tahliye edilince ilk olarak Hüseyin Gazi Türbesini ziyaret ettim nasıl bir yer diye" şeklinde konuştu.

'HASAN HÜSEYİN ÖZESE SANA CEVAP VERECEĞİM'

Ziya İlker Göktaş' ın beyanlarından sonra sanıklardan Hasan Hüseyin Özese, Göktaş' a Ergenekon davasında hangi suçla yargılandığını sordu. Bunun üzerine Göktaş Ergenekon davasında yargılandığı için gurur duyduğunu söyleyerek, Özese'ye FETÖ kapsamında yargılanıp yargılanmadığını sordu. Özese ise 32 yıldır Türkiye Cumhuriyeti hakimi olduğunu ve hukuk devletine hizmet ettiğini savunarak, "Beni kimse FETÖ ile suçlayamaz. Ergenekon hukuki bir davaydı. Türkiye Cumhuriyeti hakimi ne yapacaksa biz de onu yaptık" dedi. Özese'nin Göktaş'a Ergenekon davasındaki tanıklara soru sorulup sorulmadığını belirtmesi üzerine duruşma salonunda bulunan davanın müdahilleri arasındaki Hikmet Çiçek, Özese' ye, "Gizli tanıkları nasıl bulduklarını ben anlatacağım. Hasan Hüseyin Özese sana cevap vereceğim" diye tepki gösterdi.

Reklamdan sonra devam ediyor 

'BUNLAR TÜRK HAKİMİ DEĞİL'

Ziya İlker Göktaş'ın beyanlarından sonra Ergenekon davasında yargılananlar arasında yer alan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Nusret Senem katılan sıfatıyla beyanlarda bulundu. Uzun yıllar FETÖ ile mücadele ettiğini kaydeden Senem, "FETÖ'nün emniyet yapılanmasıyla ilgili 200 civarında isim verdik. Fetullah Gülen, hakkında dava açılacağını anlayınca kaçtı. Daha sonra 57 kişilik emniyetteki FETÖ'cülerin isimlerini verdik. Bu kişiler bugün ya tutuklu ya firari. Bunlar Ergenekon’u planlayan kişiler. 23 Şubat 2009'da sorguda' Biz çıkacağız siz yargılanacaksınız. Bu FETÖ iddianamesidir' dedim. Ergenekon davası Amerika'nın bir tertibidir. Şu an yargılanan bu eski hakim ve savcılar Türk hakimi değiller. Bunların yargıç olmadığını 6 yıl anlattık. Bunlar hakim mi, hukukçu mu?" şeklinde konuştu. Senem'in beyanları sırasında sık sık araya giren sanık Hüsnü Çalmuk, "Başkanım bunlara izin vermeyin. Biz halen yargılanıyoruz, hakkımızdaki delilleri söylesinler" dedi. Yargıtay 8. Dairesi Başkanı Haydar Metiner de Çalmuk'u duruşma boyunca uyarmak zorunda kaldı. Nusret Senem'in avukatı Ceyhan Mumcu ise, "Sanıklar Türkiye Cumhuriyeti hakim ve savcıları olduklarını söylüyorlar. Onlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin yargıcı gibi davranmadılar" diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI'NDAN ÇALMUK'A FIRÇA

Ergenekon davasının hakim ve savcılarının yargılandığı davanın öğleden sonraki bölümünde Mustafa Dönmez ve Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu bazı isimler davaya katılma talebinde bulundu. Katılma talebine ilişkin görüşü sorulan sanıklardan Hasan Hüseyin Özese, Ergenekon davasının hukuki bir dava olduğunu ve davanın halen devam ettiğini belirterek katılma taleplerinin reddini istedi. Sanık Hüsnü Çalmuk ise usule yönelik itirazlarını tekrarlayarak, "Biz 620 duruşmada 14 hata yaptık. Siz 2 duruşmada 10 hata yaptınız" dedi. Bunun üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Haydar Metiner Çalmuk'a, "Sizin aklınıza ihtiyacımız yok. Aklınızı savunmanızda kullanırsınız" diye tepki gösterdi. Başkan Haydar Metiner daha sonra suçtan zarar görme durumlarına göre Veli Küçük, Mustafa Dönmez ve Fatih Hilmioğlu'nun da aralarında bulunduğu bazı kişilerin davaya katılma taleplerinin kabul edildiğini açıkladı.

ÇALMUK DELİL DEĞİŞTİRMEKTE UZMANDIR!

Duruşmada daha sonra davada katılan sıfatıyla yer alan Mustafa Dönmez beyanlarda bulundu. Genelkurmay'da görev yaparken "terörist" denilerek gözaltına alındığını kaydeden Dönmez, "Sanıklar yalan söylemediklerini belirtiyor ancak söyledikleri binlerce yalan var. Bir Türk subayını, 'Darbe yapacak' diyerek 358 dolarlık iş yapmaz mühimmatı sakladı diye suçladılar. Hukuksuz, üretilmiş delillerle bizi yargıladılar. Hüsnü Çalmuk delil değiştirdi. Bu konuda kendisi uzmandır. Bunlar hem iftiracı hem yalancıdır. Bunların FETÖ'cü, militan olduklarını söylediklerimde beni mahkemeye verdiler. Bunları hakim olarak görmeyin. Oğlumu bile FETÖ'nün öldürdüğünü düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

'HAKİM SAVCI KIYAFETİ GİYMİŞ TERÖR ÖRGÜTÜ MİLİTANLARI'

Davada Mustafa Dönmez'den sonra Aydınlık Gazetesi yazarlarından Hikmet Çiçek katılan sıfatıyla ifade verdi. Çiçek, Ergenekon davası kapsamında 6 yıl cezaevinde kaldığını belirterek, "Ergenekon kumpası sürecinde çok sayıda yurtsever hayatını kaybetti. Şu an yargılanan sanıklar sadece terör örgütü militanı değil. Elleri kanlı bu kişilerin. Bunlar silahlı terör örgütü kurup yönettiler. Darbe girişiminde bulundular. Ergenekon başladıktan sonra Beşiktaş merkezli özel yetkili mahkemelerde önemli değişiklikler oldu. Meslektaşlarınız görevden alındı. Geriye Hüsnü Çalmuk, Hasan Hüseyin Özese gibi isimler kaldı. Bu kalanlar hakim savcı kıyafeti giymiş terör örgütü militanıydı. Ergenekon davasında çok yaygın olarak gizli tanıklar kullanıldı. Bu gizli tanıkların çoğu cinayetten hüküm giymiş kişilerdi. Bu kişilerle kötü ilişkiler kurulup cezalarında indirim teklif edildi. Ben FETÖ'nün devlet içerisindeki yapılanmasına karşı çıkan sayısız haber yaptım" diye konuştu.

Reklamdan sonra devam ediyor 

BENİ DEĞİL TÜRK ORDUSUNU MAHKUM ETMEYE ÇALIŞTIKLARI İÇİN ŞİKAYETÇİYİM

Duruşmada Vatan Partisi Basın Bürosu Başkanı emekli Astsubay Oktay Yıldırım da "katılan" sıfatıyla beyanlarda bulundu. Ergenekon davası sürecinde insanların annelerini, eşlerini, çocuklarını kaybettiklerini kaydeden Yıldırım şöyle konuştu:

"Ergenekon davasında yapılan yargılamalar örgütün asıl amacına giden araç eylemleridir. Bu davada 6 yıl 9 buçuk ay cezaevinde kaldım. İlk tutuklanan ve en çok cezaevinde kalan kişiyim. Gaziler Günü yürüyüşüne katılma eylemim, örgüt amacına yaptığım iddia edilen suç olarak yansıtılan, terörist sıfatıyla cezaevine atılan ama bir gün bile bu örgüte boyun eğmeyen birisiyim. Biz Ergenekon'da sanık olurken Şemdin Sakık'ı bu davanın tanığı yaptılar. Savunma hakkımızı kısıtladıkları için şu an yargılanan sanıklardan şikayetçiyim. Beni değil Türk ordusunun niteliklerini mahkum etmeye çalıştıkları için şikayetçiyim. Ergenekon iddianamesi ile Türk ordusunun terörle mücadele geçmişi yok edilmek istenildi."

'SANIKLARIN MANİPÜLASYON YAPMASINA İZİN VERİLMESİN'

Oktay Yıldırım'ın beyanlarının ardından sanıklar tarafından bazı sorular yöneltildi. Bu sırada Yıldırım, sanıklardan Ercan Fırat'ın kendilerine yönelik "kolektif şekilde hareket ettikleri" yönünde ifade kullandığını belirterek, "Kolektif, birlikteliktir. Şu an bu sanıklar yargılanırken duruşma salonu dışarısı bomboştur. Ancak biz yargılanırken duruşma salonu dışında on binlerce insan bizi bekliyordu" ifadelerini kullandı. Sanıklardan Hüsnü Çalmuk da dava ile ilgisi olmayan konular hakkında soru sorunca Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Haydar Metiner tarafından bu sorular Yıldırım'a yönetilmedi. Yıldırım'ın avukatı Zeynep Küçük ise, "Kamuoyu ve hükümeti medyayı kullanarak bazı mesajlar vermek istiyor sanıklar. Sanıkların sorgusu yapılmadan algı yönetimiyle mesaj vermek istiyorlar. Bu sarhoşluk ve manipülasyona müsaade edilmemeli. Soru soracak olan biziz. Onlar sanık. Bize yaptıkları asla onlara yapılmamalı. Hukuki haklarını kullansınlar ama algı yönetimi ve manipülasyon yapılamaz" dedi.

'TÜRKİYE'YE TEZGAH KURAN HERKES HESAP VERMELİ'

Davada katılan sıfatıyla yer alan Vatan Partili Mehmet Bedri Gültekin ise ifadesinde şunları söyledi:

"19 Ağustos 2011'de İşçi Partisi Genel Başkan Vekiliyken gözaltına alınıp tutuklandım. Genel Başkanımız Doğu Perinçek ile yaptığımız görüşmeler suç unsuru olarak gösterildi. Sözde Ermeni soykırımına karşı verdiğimiz mücadele suç unsuru sayıldı. Ergenekon kumpasıyla Türk Ordusu ve Vatan Partisi hedef alındı. Irak ve Suriye'nin kuzeyinde Amerika tarafından 'İkinci İsrail' oluşturulmak isteniyordu. ABD'nin karşısındaki en büyük güç ise Türk Ordusu'ydu. Bu yüzden Türk Ordusu hedef alındı. Ayrıca laik demokratik Cumhuriyet ile hesaplaşmak istediler. Biz parti olarak bu oyunların karşısında olan en büyük siyasi güçtük. Kişisel olarak kimsenin düşmanı değiliz. Biz Türkiye'nin çıkarları açısından düşünüyoruz. Türkiye'ye tezgah kuran herkes hesap vermeli. Sanıklar hâlâ herşeyi inkar ediyor. Bu durumda Türk yargısı gereğini yapmalı."

Devamı gelecek...


Aydınlık