25 yıl ya da daha fazla çalışarak emekli olan işçi, eskiden kıdem tazminatı ile ev bile alabiliyordu.

Ya da araba alıyor, beraberinde çocuklarını da evlendirebiliyordu.

Maaşları muhannete muhtaç etmeyecek kadardı.

Ölünceye kadar kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınları ücretsiz muayene oluyor, ilaca para vermiyor, tedavi gerektiğinde (ameliyat da dahil), bir kuruş vermeden tedavi olabiliyordu.

Oysa son 30 yılda emeklinin başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi.

Emeklinin bugün neler yaşadığını gelin sadece başlıkları ile hatırlayalım. Sonraki günlerde ayrıntıları gireceğiz.

EMEKLİNİN BAŞINA GELENLER

1 ) Artık kıdem tazminatları ile bırakalım evaraba almayı, sadece bir çocuğunu evlendirebilirse şükrediyor.

2 ) Emekliler arasındaki eşitlik bozuldu. Aynı süreyi çalışan, aynı miktarda prim yatırarak emekli olan emeklileri, sigortalarının başladığı tarihe göre üç ayrı gruba parçaladılar.

a) 8 Eylül 1999 öncesinde sigortalı olanlar.

b) 8 Eylül 1999 ile 30 Nisan 2008 arasında sigortalı olanlar.

c) 30 Nisan 2008 sonrasında sigortalı olanlar.

3 ) Ciddi sayıda emeklinin maaşı, asgari ücretin bile altına düşürüldü.

10 milyon dolayında emekli, 2.5 milyon dolayında da dul ve yetim maaşı alan bulunmaktadır. Emeklilerin beşte ikisinin, yani, 4 milyon 179 bin 840’ının maaşı, asgari ücretin altındadır.

4 ) Maaşı asgari ücretin yarısının bile altında olanların sayısı küçümsenmeyecek düzeydedir. Giderek artmaktadır.

5 ) İlerleyen yaşlarına rağmen, maaşları yetmediği için yeniden çalışmaya mecbur kalan emekli sayısı giderek artmaktadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un 2019’da bir soru önergesine verdiği yanıt da artışı doğrulamaktadır.

2015 yılında emekli çalışan sayısı 55 bin 731 iken, 2016’da 61 bin 677’ye çıkmış. 2017’de 64 bin 160, 2018’de 67 bin 202, 2019 yılında ise emekli çalışan sayısı 94 bin 579’a ulaşmış. 5 yılda artış yüzde 40.

6 ) Bakanlık verileri, kayıt altındaki emekli çalışanları içermektedir. Kaçak çalışmak zorunda kalan emekli sayısı ise meçhul...

7 ) Emeklilerin içinde kayıt dışı çalışanların da giderek artını gözlemlemek mümkün. Çevremizden bile görebiliyoruz bunu. Emekli kaçak işçi, işverenler için kolay ve ucuz işçiliktir. Emekli de az bile olsa kesintilerden kurtulmuş olmaktadır.

8 ) Oysa maaşı yetmediği için ilerleyen yaşına rağmen yeniden çalışmak zorunda kalan emeklilerimizden, bir de “sosyal destek primi” adı altında kesinti yapılmaktadır.

9 ) Eskiden işçiye ait olan SGK’nın, dolayısıyla sigortalı çalışanın ilaç fabrikaları vardı. Kapatıldı bu eczaneler. SGK (acı tecrübelerden sonra son zamanlarda devletin ilaç üretimine yeniden yöneldiği görülmekle birlikte) ilacı büyük ölçüde piyasadan almak zorunda kalıyor. Hal böyle olunca da, emekli, kendisine ait olan hastaneye gittiğinde, sadece tedavi için değil, çok sayıda işlem için ayrı ayrı para isteniyor.

  • Telefonla randevu istediğinde “randevu ücreti”
  • Muayeneye gittiğinde “katılım payı”
  • Erken muayene talep ederse “fark ücreti”
  • Tetkik gerektiğinde “tetkik farkı ücreti”
  • Özel hastaneye gidersen ayrıca ücret
  • “Reçete ücreti”
  • İlaç yazılacaksa “ilaç katılım payı”
  • Yazılan ilaç yoksa “eşdeğer ilaç farkı”
  • Eğer ilaç sayısı üçten fazla ise ayrıca ücret
  • SGK’nın karşılamadığı ilaç ise onun tam ücreti.

Sonuç olarak emekli, doktordan da, hastaneden de korkar olmuştur. Acılarına rağmen hastaneye gitmeyen emeklileri görüyoruz çevremizde.

CUMHURİYET İÇİN EMEKLİ

Emekliyi canından bezdiren bunca şey, son 3035 yılın eseridir. Emeklinin başına getirilenler, pişmiş tavuğun bile başına gelmemiştir.

Kim, kimleri memnun etmek için, hangi sebeple bunları yaptı, sonraki yazılarda tek tek göreceğiz. Oysa Cumhuriyetin gözünde emekli başka bir yerdeydi. Bakın Atatürk emekliler için şöyle diyor:

“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte muktedirken (güçlüyken), bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmağa hakkı yoktur.”

"Emekli, milletin aynadaki görüntüsüdür"

Devam edecek.


Mehmet Akkaya

Aydınlık