Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik iddiaları ile beraber Zülfü Livaneli'nin yapmış olduğu bir röportajı gündeme getirmişti.

Livaneli röportajda CHP, DSPSHP'nin solcu partiler olmadığını, Bülent Ecevit'in de CHP liderliğine 'darbe' ile geldiğini ve FETÖ'yü devlet kadrolarına yerleştirenin Ecevit olduğunu belirten ifadeler kullanması tepki çekti.

Bu olayın ardından Demokratik Sol Parti'den (DSP), partilerinin kurucu olan Bülent Ecevit'e yapılan ithamlara ilişkin bir açıklama yaptı.

DSP Genel Başkan Yardımcısı Dilara Tambova, yaptığı yazılı açıklamada Livaneli'nin ithamlarının asılsız olduğunu ve 1994 İstanbul seçimlerini kaybetmiş olmanın travmasını bunca yıl geçmesine rağmen atlatamadığını belirtti.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

''Değerli Basın;

Son günlerde siyasetteki; verimsizlik, fikirsizlik ve eylemsizlik nedeniyle, sürekli bir geçmişle hesaplaşama, gündem değiştirme çabaları mevcuttur. İdeolojik ve felsefi anlamdaki entelektüel yetersizlikten dolayı; sadece iktidar değil, kendisine solcu diyen bazı aktörlerin de şu anda hayatta olmayan liderleri, asılsız ithamlarla suçlayarak yeniden sahne aldıklarını görmekteyiz.

Burada ilginç olan, kendi başarısızlıklarını sorgulamak yerine; sürekli bir karşıtlık üzerinden, kendilerini pozitif konumlandırma ve hep geriye dönük, fikir anlamında mağlup oldukları insanlarla hesaplaşma duygusu içinde olmalarıdır. Siyasette aradığını bulamayan ve atıl bırakılan insanların alışkanlığı haline gelen bu tür sataşmalar, belli ölçüde anlaşılabilir. Ancak! Ne insani, ne felsefi, ne de siyasi dehalarına ulaşmayacakları liderlerle ilgili, eleştiri dozunu kaçırmaları da bu kişiler adına utanç veridir.

Son yaptığı açıklamayla; Sn Ecevit’i, Fethullah Gülen üzerinden böyle haksız ve hadsiz bir şekilde itham eden Zülfü Livaneli’yi esefle kınıyorum. Bu ülkede, pek çok vatandaşın gönül makamlarına erişmiş ve bu çirkin ithamlarla onları da incittiği düşünülürse, acilen tüm Ecevit severlerden özür dilemelidir. Ne yazık ki! Sn Livaneli’nin hezeyanları bununla da kalmamış, Ecevit’in bu ülkede; en fazla oy alan ve sol bir partiyi yerelde ve genelde iktidar yapmış bir lider olduğunu yok sayıp, ''sol iktidar olmasın diye çalıştı'' diyebilecek kadar gaflet içindedir. Sn Ecevit’in, başbakan olduğundan bi haber olduğunu görmekte, bu ülkede kimlerin sözü dinleniyor dedirtecek türdendir.

Bülent Ecevit, bu ülkede; en çok bu zihniyetlerle mücadele etmiş ve hayatı boyunca, bu tür insanların, solculuğunu sorgulaması gibi hicap verici durumlarla karşılaşmıştır. Halka rağmen halkçılık, hep bir üstten tavır ve solculuğu da farklı sosyolojik ve etnik yapılar üzerinden, kendilerine göre kurguladıkları jargonlarla tanımlayan bu kişilerin; esas sorunu, bence siyaseten hiçlik duygusudur.

Yazık ki Sn Livaneli, İstanbul seçimlerini kaybetmiş olmanın travmasını bunca yıl geçmesine rağmen atlatamamış ve neden daha çok çalışıp, seçimi kazanamadım diye kendisiyle yüzleşeceğine, başkalarını suçlama kolaycılığını seçmiştir. Nasıl olsa mağlubiyetin bahanesi çoktur ve böyle insanlar, siyasi başarısızlıklarından dolayı yıllardır hep Bülent Ecevit’i suçlamışlardır.

Oysaki! Sn Ecevit, yaklaşık 20 yıldır siyasette yoktur ve şu an hayatta bile değildir. Sürekli Ecevit kompleksiyle yaşayan, bu, kerameti kendinden menkul ''büyük solcular'' keşke bir adım ileriye gidebilselerdi. Biz Demokratik Solcular, her yetersiz karakterlerin, geçmişe dönüp Ecevit üzerinden haksız yorumlar yapmasına artık alıştık. Ancak! Sn Livaneli, FG ile ilgili asılsız ithamlarla; Bülent Ecevit’e iftira etme gafletinde bulunmuş ve bu sınırı epey aşmıştır. Bu ülkede; başbakanlık yapmış bir kişiye, böylesi fütursuzca ithamlarından dolayı, önce Türk Milletine ve tabii bizlere bir özür borcu bulunmaktadır.

Keşke Sn Livaneli sadece şarkı söylemekle yetinseydi; zira şarkılarını severek dinlerdik. Sanırım o da mevcut siyasi boşluktan ve yozlaşmışlıktan faydalanıp, bir iki söz de ben söyleyeyim dedi. Zira ülkemizde, artık ''mafya'' diye tanımlanan kişilerin bile sözlerine itibar ediliyor. Bu da içinde bulunduğumuz vahametin acı bir göstergesidir.''