Karamanoğlu Mehmet Bey'in 742 yıl önce verdiği ve Türkçenin resmi dil kabul edildiği fermanın yıl dönümü 13 Mayıs, Karaman ilinde Türk Dil Bayramı olarak kutlanıyor. Anvak her geçen gün yozlaştırılan Türkçe'yi korumak ve bilinçlendirmek amaçlı devlet ve sivil toplum kuruluşlarının desteği şart. 

Üstelik FETÖ gibi bir ihanet hareketi olan bir grubun 'Türkçe Olimpiyatları' adı altında etkinliğin bile kullanıldığı Türk Dil Bayramı tüm yurtta yaygınlaştırılarak önemli bir etkinlik haline getirilmelidir. 

Peki, 13 Mayıs Türk Dil Bayramı nedir? Türk Dil Bayramı neden kutlanır, önemi nedir? İşte ilgi bekleyen Türk Dil Bayramı ile merak edilen tüm detaylar... 

Karamanoğulları Beyliği hükümdarı Mehmet Bey'in 742 yıl önce verdiği ve böylece Türkçenin ilk kez resmi dil kabul edildiği fermanın yıl dönümü olan 13 Mayıs, Karaman ilinde Türk Dil Bayramı olarak kutlanıyor.

"Türkçenin başkenti" olarak bilinen kentte, Karamanoğlu Mehmet Bey'in 1277'deki "Şimden girü, hiç kimesne, kapuda, divanda, mecliste ve seyranda, Türk dilinden gayrı söz söylemeye... (Bugünden sonra hiç kimse, dergahta, divanda, mecliste ve sarayda, Türkçeden başka dil konuşmayacaktır.)" fermanı ışığında gerçekleştirilen etkinliklerde, dilin önemi ve korunmasına işaret ediliyor.

Etkinlikler, bu yıl da Karaman Ermenek ilçesi Balgusan köyünde Karamanoğlu Mehmet Bey'in türbesinin ziyaret edilmesiyle başlıyor. 

Daha sonra köy meydanında 742 yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey'in yayımladığı fermanın okunacağı açılış töreni gerçekleştirilecek.

Etkinlikler kapsamında ayrıca Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) panel düzenlenecek.

TÜRKÇE HER ALANDA ETKİN KULLANILIYOR 

KMÜ Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İdris Nebi Uysal, Türkçenin bugün en güçlü dönemini yaşadığını vurgulayarak, "Türkçe için bir varlık sorunu, gelecek endişesi asla yok. Dünyanın hemen her köşesinde milyonlarca insan tarafından konuşulması, her gün bu dille çok sayıda edebi, ilmi, felsefi eser üretilmesi hem Türkçenin konumunu güçlendiriyor hem de onu geleceğe taşıyor. Türkçe günümüzde eğitim başta olmak üzere her alanda etkin kullanılıyor." diye konuştu.

İŞ YERİ VE ÜRÜN ADLARINDAKİ YABANCILAŞMA 

Neredeyse her dil gibi Türkçenin de "İngilizce tehdidi" ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Uysal, "İngilizce veya başka dillerden kelime alışverişi elbette olacaktır. Ancak bizi üzen ve düşündüren, Türkçede karşılığı varken, Türkçenin imkanlarıyla ifade edebilmek mümkünken Türkçe olmayan kelimelere, ifade biçimlerine müracaat etmektir" dedi.

Uysal, başkalarının düşüncesi, hissi, bakış açısıyla örülmüş anlatımları tasvip etmediklerini anlatarak, "Bu yaklaşım, hem iletişim hem de kimlik sorunu yaratıyor." değerlendirmesinde bulunurken şu ifadeleri kullandı:

"Ürünü Türkiye'de üretiyoruz, her şeyi Türkiye'ye ait, üretenler Türk ama ürün yabancı kelimeyle sunuluyor. Bu bizi rahatsız ediyor. Türkçe ile ilgili hassasiyetimizin her anlamda üst seviyede olması gerekir. Adına 'yabancılaşma, kirlenme, yozlaşma' ne derseniz deyin, bu tablo kimi insanları hiç rahatsız etmiyor. Bunun nedeni de dil bilincinin olmayışı. 'Bu topraklardan ikinci bir Mehmet Bey çıkar mı' diye düşünüyoruz. Türkçe hepimizin evi. Kendimizi en güvende hissettiğimiz yer. Onu korumak, evimizi, yurdumuzu korumak gibidir. Türkçeyi korumak demek, aslında kendimizi korumak demektir."

"TÜRKÇE 700 BİNİN ÜZERİNDE KELİMESİYLE ÇOK ZENGİN BİR DİL"

Türkçenin 700 binin üzerinde kelimeyle çok zengin bir dil olduğunu vurgulayan Uysal, şunları kaydetti: "Günlük hayatımızda çok az kelime kullanıyoruz. Okuma alışkanlığımız yok. Bugün Türkçe olarak her şeyi ifade edebilmek mümkün. Türkçenin bu imkanı ve gücü var. Bizim başka dilden kelime almaya ihtiyacımız yok. Türkçenin imkanlarını kullanmak suretiyle her alanda kendimizi eğitimde, edebiyatta, sanatta, bilimde ifade etme imkanına sahibiz. Okuma alışkanlığımızın gelişmesi, Türkçe söz varlığımızın gelişmesini sağlayacak, günlük hayattaki kısır döngünün etrafından çıkmış olacağız. Hayatımızı belli başlı kelimelerle sınırlandırmak, düşüncemizin çerçevesini sınırlandırmak anlamına geliyor. Bu anlamda herkese görevler düşüyor."

KARAMANOĞLU MEHMET BEY KİMDİR?

Karamanoğulları Beyliği Hükümdarı Mehmet Bey, babası Kerimüttin Karaman Bey'in öldürülmesinden sonra 8 yıl kardeşleriyle birlikte gözden uzak yaşamış, 21 yaşında beyliği toparlayarak beyliğin başına geçmiştir. 

Karamanoğlu Mehmet Bey kendini çok iyi yetiştirmiş, Niğde Emiri Hatiroğlu Şerafettin, Memluk sultanına güvenerek Moğollara karşı isyan ettiği sırada Karamanoğlu Mehmet Bey de onun tarafını tutmuştur. Bundan dolayı Şerafettin Bey Ermenek tarafı askeri kumandanlığını Karamanoğlu Mehmet Bey'e vermiş ve bundan sonra Mehmet Bey her yıl Selçuk hazinesine göndermekte olduğu vergiyi kesmiştir. 

Bunun üzerine Ermenek kumandanlığının eski sahibi Bedrettin İbrahim, Karamanoğlu Mehmet Bey üzerine bir kuvvet göndermesiyle sarp yerlere çekilmiş olan Mehmet Bey, Göksu Derbendinde ani bir taarruzla Bedrettin kuvvetlerini bozguna uğratmıştır.

1276 yılında gerçekleşen bu olay Karamanoğullarının şöhretinin artmasına sebep olmuş ve Karamanoğlu Mehmet Bey kazandığı başarıları Memluk Sultanı Baybars'a bildirmiştir. Sultan Baybars'ın Elbistan sahrasında 15 Nisan 1277'de Moğol kuvvetlerini yenmesi Karamanoğlu Mehmet Bey'i cesaretlendirmiştir. Mehmet Bey de Memluk sultanının Moğol ve Selçuklu kuvvetlerini yendiğini haber alınca Aksaray'a hücum etmiş ancak başarılı olamamıştır. 

KAMARANOĞLU'NUN HAKİMİYETİNE GİREN İLLER 

Onun zamanında Niğde, Aksaray, Kayseri, Sivas, Ankara, Konya, Akşehir, Afyon ve Kütahya Karamanoğlu Beyliği hâkimiyetine katılmıştır. Konya'yı zapt ederek, babası Karaman Bey'in intikamını almıştır. Mehmet Bey Konya'yı aldıktan sonra etkisini göstererek Selçuklu tahtına, Sultan II. İzettin Keykavus'un oğlu Gıyasettin Siyavuş'u 12 Mayıs 1277'de çıkartmıştır.

MEHMET BEYE MOĞOL BASKISI 

Karamanoğlu Mehmet Bey'in Konya'da kalması Moğol baskısından dolayı uzun sürmemiş ancak Konya'da 37 gün kalmış ve Mut taraflarına gitmiştir. Konya önlerine gelen Sahip Ata ise Mehmet Bey'i takip etmeye başlamıştır. Mehmet Bey hükümdar ilan ettiği Siyavuş'u savaşa sokmayarak onu içerlerde müstahkem bir yere gönderdikten sonra kendisi iki kardeşi, amcaoğulları ve bir kısım kuvvetle Moğollara saldırmıştır. Moğollar Mehmet Bey ile kardeşlerini ve amcaoğullarını 1277'de öldürmüşlerdir. 

KABRİ KARAMAN'DA BULUNMAKTADIR

Karamanoğlu Mehmet Bey de bunun üzerine 1277 yılında Karadağ yakınlarındaki Kızıldağ'da Selçuklu sultanı ile birleşen Tatar Hasan Giray Han ve ordularıyla girdikleri savaşta kardeşleri Halil ve Kasım Beylerle birlikte şehit olmuştur. Bazı kaynaklarda yanındaki şehit olan kardeşleri Tanu ve Zekeriya olarak nakledilmiştir. Mehmet Beyin mezarı Karaman'ın Ermenek ilçesine bağlı Balkusan Köyü'nde bulunmaktadır.

"TÜRK DİLİNDEN BAŞKA BİR KULLANMAYA"

Geçmişi binlerce yıl önceye dayanan, dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan tarafından konuşulan Türkçe, 13. yüzyılda halk arasında konuşulmasına karşın devlet yazışmalarında da kullanılmamaya başlanmıştı. Ancak unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkçenin kaderi, Konya çevresinde kurulan Karamanoğulları Beyliği hükümdarı Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277’de yayımladığı bir fermanla değişti. Türkçe, Mehmet Bey’in “Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya.” fermanıyla resmiyet ve itibar kazandı.

Türk kültürünün korunması, gelecek nesillere aktarılması ve millet bilincinin sağlanmasında en temel miras olan Türkçenin öneminin vurgulandığı bu fermanla, Türkçe ilk defa resmi dil kabul edilmiş oldu. Bu adımla yeniden hayat bulan Türkçe, Selçuklu Devletinde ağırlığı bulunan Arapça ve Farsça’ya karşı önemli bir ağırlık kazanmış oldu.