MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalar yaptı. Bahçeli, "Suriye devlet başkanının ilan ettiği genel af kararı mühim ve geri dönüşleri kolaylaştırıcı bir gelişmedir. Bu kapsamda hükümetin uygulayacağı her politikayı sonuna kadar destekleyeceğiz." dedi.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Tanzimat devrinde Batı’yı taklit etmek suretiyle gerilemenin ortadan kalkacağını iddia eden bir avuç kaygısız zümre ve kaymak tabaka, bu yolla İmparatorluğumuzu ayakta tutan iç dinamiklerin yıkılışına bilerek ya da bilmeden hizmet etmişlerdi.

O yıllarda, hatırlı ve yetkili bazı devlet ricaline hâkim olan yabancıların gözüne şirin görünme, onların ağzına bakma merakı ne yazık ki makûs talihin, meşum tarihsel anların çatısını örmüştü.

Bugün de ülkemizin asıl sorunlarından birisi değişmeyen bu kafa yapısıdır.

"CHP'DE UMUT YOKTUR"

Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi bizatihi kendi geçmişiyle, mirasına konduğu tarihi birikimle, dahası aziz Atatürk’ün tam bağımsızlık idealiyle tenakuz halindedir.

CHP’ye bakınız bunu görürsünüz. Zillet ittifakının diğer paydaşlarına bakınız aynısıyla karşılaşırsınız. Aylardır devam edegelen cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusuna henüz kalıcı bir cevap verilebilmiş değildir.

CHP’de hayır yoktur, umut yoktur, gelecek yoktur.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bayramda Karadeniz turuna çıkıp Trabzon ve Rize’de belediye bütçesiyle dar katılımlı mitingler düzenlemesi ortamı tekrar kızıştırmış, 6+1 formatlı masaya baskı kurmuştur.

Bizim anlayamadığımız, açıklamakta müşkülat çektiğimiz can alıcı husus, bu belediye başkanının hangi şehrimizin siyasi sorumluluğunu üstlenmiş olduğudur. Otobüse doldurduğu gazetecilerle bu belediye başkanı nereye gidiyor? Hangi gizli ve siyasi gündemlerin peşinden sürükleniyor?

CHP’de sular durulmaz. CHP’de fırtına dinmez. CHP’de fitne bitmez. Çünkü CHP kulislerin, kuryelerin, hiziplerin, menfaat yarışlarının partisidir.

"YABANCI DÜŞMANLIĞI VE IRKÇILIĞIN TEŞVİK EDİLMESİNE KARŞI UYANIK OLMALIYIZ"

Huzurumuzu kaçırmak, iç barış ortamımızı karıştırmak ve kargaşaya hapsetmek için faal halde bulunan odaklar bayramda iyice su üstüne çıkmışlardır.

Türkiye’de bulunan yabancılarla ilgili duygusal tonu ağırlıklı, tepkisel yönü baskın, provokasyon dozajı yüksek kirli malumatlar, gerçek dışı iddialar, çarpıtılmış haber ve fotoğraflar özellikle sosyal medya kanalıyla yoğun olarak servis edilmiştir. Kabul edilmelidir ki sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı, istismara müsait bir zaafı haline gelmiştir.

Elbette Anadolu coğrafyasına mühür vuran aziz millet varlığının demografik özellikleri, sosyal dokusu, kültürel müktesebatı korunmalıdır.

Bunlara titizlik gösteriyorken, yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı teşvik eden boyunduruk altındaki çevrelerin söz, yazı, açıklama ve şedit tuzaklarına da azami derecede uyanık olmak şarttır.

Ancak bu çarpıcı gerçek ülkemizde misafir halde bulunan sığınmacılara cephe açmak, sosyal ve ekonomik hayattan tecrit etmek anlamına gelmemelidir, bize göre de gelmeyecektir. Nihayetinde Suriyeli sığınmacılar bugün misafirimizse, yarın komşumuz olacaklardır. Komşu komşunun külüne de her zaman muhtaçtır.

"SIĞINMACI SORUNU İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN YÖNLENDİRMESİNE AÇIK"

Çünkü sığınmacı sorunu aynı zamanda kapalı devre faaliyet gösteren örgütlerin, istihbarat kuruluşlarının telkin, tazyik ve yönlendirmesine son derece açık haldedir.

Üstelik toplumsal tansiyonu yükseltmek, birkaç münferit asayişsizliği sanki her yerde yaşanıyormuş gibi takdim ve teşhir etmek için pusuda bekleyen sorumsuz ve hastalıklı zihniyetlerin son zamanlarda tehlikeli şekilde yaygınlaştığı da malumlarınızdır.

Bu karanlığın içinde Türkiye aleyhtarı ajanların cirit attıklarını ileri sürmek de bir vehim olarak değerlendirilmemelidir.

"SURİYE DEVLET BAŞKANININ AF KARARI MUHİM"

Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden kopuşlarına neden olan iç çatışma ortamı geçer geçmez, yanan ateş söner sönmez, kaos ortamı biter bitmez, sükûnet sağlanır sağlanmaz ülkelerine dönüşleri elbirliğiyle, güç birliğiyle, insan haklarına muvafık şekilde ve hepsinin rızasıyla hayata geçirilmelidir.

Suriye devlet başkanının 30 Nisan 2022 tarihinde ilan ettiği genel af kararı mühim ve geri dönüşleri kolaylaştırıcı bir gelişmedir.

Bu kapsamda hükümetin uygulayacağı her politikayı sonuna kadar destekleyeceğimiz herkes tarafından bilinmelidir.

"TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ IRKÇILIĞI REDDEDER"

Geçici koruma statüsü altında bulunan Suriyeli kardeşlerimizi kavganın ve kutuplaşmanın içine çekmek isteyen, bu suretle milletimizi tahrik ve tacize yeltenen kim ya da kimler varsa Türkiye’nin hasmıdır. Bunlar aynı zamanda görevli provokatörlerdir.

Yabancı düşmanlığıyla siyaset yaptığını zannedenler Türk milletinin asaletini bilmeyen, ahlakını ve soylu duruşunu tanımayan gafillerdir.

Türk milliyetçiliği ırkçılığı kesin bir dille reddeder. Türk milliyetçiliği yabancı düşmanlığını amasız, fakatsız telin edip elinin tersiyle iter. Hiç kimse sırtımızdan kurban kesmeye heveslenmesin.

"ABD VE AB AHLAKİ BİR ÇİZGİDE DEĞİL"

Her zamanki gibi bizim temennimiz Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin derhal ve kalıcı olarak çözüme kavuşmasıdır. Bu arayış zor gibi görünse de imkansız değildir.

İnanıyorum ki, Türkiye bu süreçte aktif, çok yönlü ve bütün taraflarla masaya oturabilme ve konuşabilme özelliklerinden dolayı barışın yeşermesine güçlü destek vermeyi sürdürecektir.

ABD’den AB’ye kadar Ukrayna savaşının devamını amaçlayan ülkelerin doğru, tutarlı, adil ve ahlaki bir çizgide olmadıklarını insanlık vicdanı bir gün mutlaka haykıracaktır.

ÖZDAĞ'A MESAJ

"Terörle mücadelenin en kilit bakanlıklarından birisi İçişleri Bakanlığı’dır.

İçişleri Bakanımız bayramı Hakkari Şemdinli’de kahraman Mehmetlerimizle ve yöre insanımızla karşılamıştır.

Bugüne kadar İçişleri Bakanlığı’nın önünde eylem yapmak, olay çıkarmak sadece ve sadece teröristlerin gayesi olmuş, çok şükür buna da şu ana kadar muvaffak olamamışlardır.

Geçtiğimiz hafta nefret ve öfkesine hakim olamayan marjinalleşmiş siyasetçiler tarafından İçişleri Bakanımızın hedef alınması, bunların mezkur bakanlığın önüne yığınak yapmaları milletimizde haklı bir tepkiye yol açmıştır.

Terörle mücadelede büyük başarısı olan bir bakanı ve onun şahsında hükümeti parmak sallayarak tehdit etmek utanç verici bir alçalma halidir.

İçişleri Bakanlığı’nın önüne gelenler Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerdir, terörün ömrünü uzatmak için çırpınan zavallılardır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli komutanlarına, kahraman askerlerimize, İçişleri Bakanımızla Milli Savunma Bakanımıza bühtan içinde olanların, sanki komut almışçasına saldırı düzeneğine geçenlerin, bir senaryo dahilinde yıpratmaya kalkışanların tam karşısında Milliyetçi Hareket Partisi vardır ve taviz vermesi imkansızdır.

Teröristlerin dahi cesaret edemediği protestolarla İçişleri Bakanı’mıza saldırmak, itibarsızlaştırmaya çabalamak su katılmamış edepsizliktir, hainlere yol açan, yol gösteren densizlik ve terbiyesizliktir.

Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır.

Kimin bir meselesi varsa, kimin bir hesabı bulunuyorsa hukuk yolu açıktır.

İçişleri Bakanlığı’nın önünde toplanıp tehditler savurmak, sayın bakana ismiyle ve kaba bir şekilde hitap etmek devlet umurunu, devlet vakarını saygısızca ayaklar altına almak demektir.

Hiçbir bakanlığımız gelişigüzel nümayiş yeri değildir.

Hiçbir bakanlığımız siyasi rant devşirmenin alanı değildir.

Devletin itibarını lekelemeye çalışanlar önce kendi itibarsızlıklarına, kendi izansızlıklarına kafa yormalıdır.

İçişleri Bakanı’mıza ismiyle hitap edip erkeklik hatırlatması yapan ve aklınca meydan okumaya kadar işi götürenler öncelikle hangi melanetin ümidi, hangi kumpasın figüranı olduklarını düşünmelidir.

Bir kez daha dile getiriyorum, terörle mücadeleyi muazzam bir irade ve inanmışlıkla icra eden devlet ve siyaset adamlarımıza dil uzatanları sonuna kadar kınıyor, akıllarını da başlarına almalarını hassaten tavsiye ediyorum.

Meydan boş değildir.

Kuru gürültüye pabuç asla bırakılmayacaktır."

KAVALA AÇIKLAMASI: BİZİM TOPAL OSMANLARIMIZ VAR

"Sorosçu Osman’la yatıp Sorosçu Osman’la kalkanlara özellikle hatırlatırım ki;

Biz Hz. Osman’ı biliriz, Osman Gazi’yi biliriz, Plevne kahramanı Osman Paşa’yı biliriz, dahası Topal Osman’ı biliriz, ancak Soros’a ruhunu satmış Osman Kavala’yı bilmeyiz, bilmeyeceğiz.

Bizim diğerleriyle aramızdaki fark buradadır.

Çok şükür bizim mazimizde pek çok imrenilecek Osman vardır ki, bunlardan birisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakınında bulunan, cesaretiyle nam salmış Topal Osman’dır.

Ankara’da Papaz’ın Bağı’nda düzenlenen suikastla hayatını kaybeden Topal Osman’ın aziz anıları duruyorken, Osman Kavala’nın peşine düşenler tarihin yanlış tarafına savrulan işgal tortularıdır.

Rahmetle ve hürmetle yad ettiğimiz merhum Topal Osman’ın hakkının yendiği, haksızlığa uğradığı sonraki yıllarda tescil edilmiştir.

Madem bir hak teslimi zaruridir, o halde Türklüğün bu bıçkın, korkusuz ve aslan parçasına iadei itibarı da yapılmalı, vatan ve millete hizmetleri takdirle ve hürmetle sahiplenilmelidir.

Bizim Osmanlarımız bize sonuna kadar yeter.

Türk düşmanlarının Osmanlarına, onlara omuz verenlere, onlarla işbirliği yapanlara ruhumuzla karşı durmaya, şuurumuzla karşı çıkmaya, hesaplarını bozmaya muktediriz, hepsinin bileğini Allah’ın izniyle de bükeriz.

Bizim Osmanlarımız soyludur, dualıdır, vatanseverdir.

Onların Kavalalı Osmanı da Türkiye’nin sabıkalı düşmanıdır."