Bir dönem Cumhuriyet gazetesine kurulan FETÖ kumpaslarını savunan Ahmet Altan'ın Cumhuriyet'te yazı yazması tartışma yaratmıştı. Sosyal medyadan gelen tepkilerin yanı sıra, Cumhuriyet gazetesi yazarları da konuya değinmiş ve eleştirilerini yöneltmişti.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı da bugünkü yazısında Ahmet Altan tartışmasını ele aldı.  

Orhan Bursalı, 'Altan'ın Cumhuriyet’te yazısı neden tartışma yaratıyor?' başlıklı yazısında, 'Neden Cumhuriyet’te?' sorusunu yöneltti. Bursalı’nın o soruya ilişkin 'Ve neden bir kesimde Altan’larla bu fikir dayanışması var? Bunun köklerine gidersek, Ahmet Altan’ın FETÖ çetesinin kurduğu Taraf gazetesindeki yayınıyla hâlâ fikir birliği içinde olmak yatıyor” ifadeleri dikkat çekti.  

İşte Orhan Bursalı’nın o yazısı…

Ahmet Altan’ın Cumhuriyet’te veya olmadı Kitap ekinde hikâyesinin yayımlanması, yine gazete yazarları ve okurlar arasında tartışma yarattı. Şüphesiz ki yaratacaktı. İki nedenden dolayı.

İlki, Cumhuriyet’in yayın ilkeleri (ki Vakıf’ın anayasası) gibi bir sorun var. Atatürk ve dönemine küfreden, yayınlarıyla bu kadar suçsuz insanın yıllarca hapiste çürümesine ve dahası ölmesine neden olmuş Taraf adındaki bir operasyonel kâğıdın yönetmenliğini ve tetikçiliğini yapmış, iktidara da muazzam destek olmuş bir yazar ve gazetecinin, Cumhuriyet ile yazar ilişkisi içine girmesi kabul edilemiyor.

FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ SORUNU DEĞİL

Bunun 'fikir özgürlüğü” ile ilişkisi yok. Gazetenin (gazeteyi özel yapan) yayın ilkeleriyle ve tarihsel bağlantıları ile karşıtlığı, uyuşmazlığı var. Tıpkı bu gazetede Evrim’e, bilime saldıran bir yazarın varlığına, bazı Cumhuriyet yazarları ve pek çok okur tahammül edemeyip eleştirilerini ayyuka çıkarınca, yazılarına zoraki son verilmesi gibi. Çünkü bilim Atatürk Cumhuriyeti’nin fil ayaklarından biri ve dünyanın temel gerçeğidir. Bu yazarın yazılarına son verilmesinin de 'fikir özgürlüğü' ile ilişkisi yoktu.

İkincisi, Cumhuriyetin hâlâ çoğunluk okurlarının, Vakıf ilkelerine ve Cumhuriyetin tarihsel bağlantılarına sadık olması, onları benimsemesi, bunların sulandırılmasına şiddetle tepki göstermesi.. Bir kısmı “Cumhuriyet bu ilkelerden saptı” görüşünde olmasına rağmen, diğer bir kısmı bazı itirazlarına rağmen Cumhuriyet’i önemli ve Atatürkçü sayıyor ve okuyor.

Bu ikincisine ekleyeceğimiz bir nokta daha var: Gazetede Vakıf ilkelerine, ülkenin tarihsel kurucu bağlantılarına sadık, onlara sahip çıkan bazı yazarların ve çok sayıda çalışanın habercinin, sorumlunun hâlâ gazetede yazıyor, çalışıyor olması.

Zaten gazete yönetimi de yeri geldikçe “Atatürk’e”, Nadir Nadi’ye, İlhan Selçuk’a vb. sahip çıkıyor. Ayrıca bizi de burada tutuyor.

Ama iki arada bir derede işleri yürütmeye çalışıyor.

NEDEN İLLE DE CUMHURİYET?

Ahmet Altan’ın bazı kitaplarını merakla okumuş bir insanım. Adil yargılanmıyor olmaları, uğradıkları adli haksızlıklar şüphesiz ki rahatsızlık verici. Tıpkı benzeri diğer yurttaşlara yapılan haksızlıklar gibi. Tıpkı, kendi zamanlarında sahtekârlıklarla defteri dürülenlere yapılan büyük haksızlıklar gibi...

Altan serbest bırakılmalı, yargılanmaları adil bir şekilde dışarıdan sürdürülmeli. Bu tamamen ayrı bir konu. Öykü mü yazı mı yayımlayacaklar, bu özgürlüklerinin önünde duran kimse yok. Bunca gazete ve internet sitesi var, olmadı blog açar yayınlar... Kitapçılar var basacak...

Mesele, neden Cumhuriyet’te?

Ve neden bir kesimde Altan’larla bu fikir dayanışması var?

KÖKLERDE YATAN

Bunun köklerine gidersek, Ahmet Altan’ın FETÖ çetesinin kurduğu Taraf gazetesindeki yayınıyla hâlâ fikir birliği içinde olmak yatıyor.

O zamanki Cemaatin, şimdiki FETÖ çetesinin Ergenekon, Balyoz ve Odatv vb. polis ve yargı operasyonlarıyla da bu fikir birliği vardı. Daha sonra gazetenin başına getirilen Can Dündar da bu fikir birliğinin ortaklarından biriydi.

Ve bu operasyonel fikir birliğinin en büyük ortağı, destekçisi ise AKP iktidarıydı.

İttifakın büyüklüğünü ve gücünü görüyor musunuz?

Bu ittifak parçalandı ve hepsi kendi haline dönüştü!

Altan’larla dayanışmanın fikri temelinde şu var:

Evet iyi yaptı, askerin vesayetinin kesilmesine hizmet etti. Burada önemli olan, Altan bu operasyonu yaparken binlerce kişinin mağdur olması, hapishanede çürümesi hatta ölmesi, büyük hukuksuzluklar, polisinyargının keyfi kullanılması vb. değil, önemli olan vesayetin sona erdirilmesine çalışılması. Bu savaşta pek çoklarının ölmesi de normal. Askerler de haksız yere pek çok kişiye vaktiyle aynı muameleyi yapmadı mı? Bu savaşın AKP’nin her şey üzerinde mutlak egemenliği ile sonuçlanması, Cemaatin de tasfiye edilmesi, Altan gibilerin de içeriye atılması ise başka bir olgu.

DİĞER BİR YAZAR

Bu savunmanın görüşün ardında, ayrıca, Altan’ın Atatürk ile, kurduğu Cumhuriyetle fikri hesaplaşması ile, epey ölçüde dayanışma veya tam olmasa da fikir yakınlaşması da var.

Geçen aylarda yine liberal çevreden alınan eski ittifakın bir yazarının, Atatürk ve Cumhuriyetinin kuruluşuyla hesaplaşan yazısını da burada zikredelim. Bir devletin, ülkenin, milletin.. Cumhuriyetin sıfırdan oluşturulması çabalarını, politikalarını, olgun ve hoşgörü ile ve tarihi kendi zamanı içinde değerlendirmeyle de ilgisi olmayan akademidışı ideolojik saplantılı yazısını da, bu bağlamda yeniden anımsamak gerekir.

Zor bir süreç...

CAN DÜNDAR YANIT VERDİ

Cumhuriyet gazetesinin önceki Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Orhan Bursalı’nın yazısına sosyal medya üzerinden itirazda bulundu.

Can Dündar, “Hapisteki bir yazarı yargısız infaz etmek,diğerlerini ihbar etmek,hiçbir farklı fikre tahammül edememek. Bunun kökenlerine inersek: Bir dönem Cemaat'in taktiğiydi bu. Bugün bu tavrın en büyük ortağı, destekçisi AKP iktidarıdır.  İttifakın büyüklüğünü görüyor musunuz” mesajını paylaştı.

İşte o mesaj:

candundar.jpg