İddiaya göre Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet töreninde okunan hekimlik andından “cinsiyet, etnik kimlik ve cinsel yönelim ayrımı yapılamayacağına” ilişkin ifadeleri çıkarıldı. Hem olayın kendisi hem de söz konusu ifadelerin bağlayıcılığı tartışmaya neden oldu.

ÖMER GÖYCE

Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan, katıldığı televizyon programında metinde “Cinsiyet, etnik kimlik ve cinsel yönelim ayrımı yapılmayacağı” yönünde ifadelerin bulunmadığını söyledi. Metinde milliyete göre ayrım yapılmayacağı ifadesinin yer aldığını belirten Savaşan, “Farklı yemin metinleri var. Bu yıl okutulan yemin metni de yine bu farklı yemin metinlerinden bir tanesi. Biz şunu tercih ediyoruz; bu öğrencilerimizin mezuniyeti, farklı ideolojik ve siyasi nedenlerle yemin metni üzerinden çok fazla örselenmesin. Tek bir metin varmış da onun içinden bazı şeyler çıkarılmış değil, metinlerden bir tanesi öğrencilerimize sunuldu ve yeminlerini yaptılar” dedi.

TTB SAVUNDU

Türk Tabipler Birliği’nden gelen açıklamada, Cenevre Bildirgesi’nin tüm hekimler için bağlayıcı olduğu belirtilirken, “Hekimlik Andı Cenevre Bildirgesi’ne uygun okunmalıdır” dendi. TTB’nden yapılan açıklamada Eylül 1948’de kabul edilen Cenevre Bildirgesi’nin ilk halinde “cinsel yönelim” ifadesinin bulunmadığı ifade edildi ve şöyle denildi: “Cenevre Bildirgesi ‘Mesleki Bağlılık Yemini’ alt başlığını da alarak revize edilmiştir. Bahsi geçen cümle evrensel insan hakları bağlamında ‘Yaş, hastalık ya da sakatlık, inanç, etnik köken, millet, politik eğilim, ırk, cinsel yönelim, sosyal duruş ya da başka herhangi bir etkenin, görevim ve hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim’ şeklinde yenilenmiştir.”

Öte yandan, 2017 yılında yemin metninde yapılan değişiklikte hekimin hastaları arasında kişisel özelliklere göre ayrım yapmayacağını belirten, “Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime” ifadesinin sadeleştirilmesi, kişisel özeliklerin tek tek sayılmasına gerek olmadığı şeklindeki öneri TTB’nin itirazı ile reddedilmişti.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDE DE AYNI İFADE VAR

Metinde geçen “cinsel yönelim” ifadelerinin kurumlar üzerinden dayatıldığı, aynı ifadenin İstanbul Sözleşmesi’nde de bulunduğu görülüyor. İstanbul Sözleşmesi'nde, “toplumsal cinsiyet”, “cinsel yönelim”, “cinsel kimlikler” ifadeleri yer almıştı.

“Cinsel yönelim” kavramının cinsiyetle eşdeğer bir hukuki statüye taşındığını belirten Cumhuriyetçi Hekimler İkinci Başkanı Dr. Hikmet Çevik, “Utangaç bir şekilde erkekdişi kimliği dışında başka hukukî cinsel kimlikler de var denmek isteniyor. Açıkça söylemiyor bunu. Bu kavramın resmi olmayan yerlerde kullanılmasında sakınca yok. Kamu Kurumu kimliğine haiz olan TTB’nin önemli bir tutum belgesinde yer alınca durum değişiyor. Sorunun kaynağı bu” şeklinde konuştu.

“İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinden sonra cari hukukumuzda bu ifadenin böyle bir metinde kullanılmasının hiçbir hukukî dayanağı yoktur. Bu tip metinler her tür mağduriyetin keyfe göre yazılabileceği metinler değildir. Cari hukukumuza uygun değildir” diyen Dr. Hikmet Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘LGBTİ VAR TOPLUMCU HEKİMLİK YOK’

“Aldatma, uyutma ve yutturma yöntemiyle utangaç yeni bir cinsel kimlik tanımı bu. İstanbul Sözleşmesi’nde de yapılan bu. ‘Cinsel yönelim’i resmi metinlere yavaş yavaş sokuşturarak ‘cinsiyetle’ eşit hukuki statüye toplumu ikna etmek. Biz bu emperyalizmin dayatması ile metne sokulmuş bu ifadenin derhal metinden çıkarılmasını istiyoruz. Hükümete ve Cumhurbaşkanı’na da buradan bu ifadenin metinden çıkartılması için derhal harekete geçme çağrısı yapıyoruz. Pırıl pırıl, yeni mezun hekimlerimizin, Türkiye Cumhuriyetinin hukukuna aykırı ifadelerin olduğu bir metinle yemin ederek mesleğe başlamalarına izin verilemez.

Yemin metninde ayrıca Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Türk hekimlik pratiğine damgasını vurmuş olan toplumcu hekimlik anlayışının hiçbir yer bulamadığını da üzülerek görmekteyiz. Bu konudaki görüşlerimizi ayrıntılı olarak önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacağız."

TTB yönetimlerinin halkçılık ve toplumculuktan çoktan vazgeçtiğinin altını çizen Çevik, “Batıda bu metinin temsil ettiği değerlere bağlı olarak yürütülen pandemi mücadelesinin neticelerini hep birlikte gördük. İnsanlar yerlerde sürünerek öldü. Bu tecrübe bile metni ciddi bir şekilde gözden geçirmemizi gerektirir, Batı’daki meslektaşlarımız dahil herkese bu çağrıyı yapıyoruz” dedi.