*CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ’NİN
LOZAN ANTLAŞMASININ 97. YILINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI*

30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Mustafa Kemal Paşa'nın başkumandanlığında Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanması ve 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla, yeni kurulan Türk Devleti’nden artık dönüş olmadığı dünyaya gösterildi. Anadolu insanının kanıyla sulanan bu topraklarda Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yeni bir devlet kurulmuştu. Sıra, İtilaf Devletleri ile Türk Devleti arasında antlaşma yapılmasına gelmişti.
Önce, 11 Ekim 1922’de, Türkiye ile İngiltere, Fransa ve İtalya arasında Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Çok çetin geçen görüşmelerde, Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’nın kararlı duruşu ve Mudanya’ya giden Heyetin Başkanı İsmet Paşa’nın çelik iradesi sayesinde, işgalci devletlere İstanbul ve Doğu Trakya’dan çekilmeleri kabul ettirildi. Mudanya Antlaşması ile Osmanlının İtilaf Devletlerine teslim olduğu 1918 Mondros Mütarekesi ezilip geçilmiştir.
İtilaf Devletleri, 23 Ekim 1922 tarihinde hem Ankara Hükümeti’ne hem İstanbul Hükümeti’ne gönderdikleri bir nota ile barış konferansının 13 Kasım tarihinde Lozan’da toplanacağını bildirdiler. İtilaf Devletlerinin İstanbul Hükümeti’ni de barış görüşmelerine çağırmasının anlamı açıktır: I. Dünya Savaşı’nın galibi İtilaf Devletleri, mağlubu ise Osmanlı Devleti’dir ve Lozan’da İtilaf Devletleri bloğu, Kurtuluş Savaşı galibi Ankara Hükümeti’ne karşı bu kozu kullanacaktır. Nitekim Lozan görüşmelerine başlandığında, İtilaf Devletlerinin ortaya koyduğu teklif, Sevr’in biraz törpülenmiş halinden ibarettir.
İtilaf Devletlerinin Türk tarafını iki başlı gören notasından sadece bir hafta sonra, 1 Kasım 1922’de TBMM’de saltanatın kaldırılması kabul edilmiş, böylece Osmanlı İmparatorluğu’nun hukuki varlığına tamamen son verilmiştir. Bu adım, Türk halkının tek temsilcisinin Ankara Hükümeti olduğunu ve Türkiye’nin Lozan’a mağlup değil, galip taraf olarak gideceği yönündeki haklı kararlılığını göstermiştir.
Emperyalist bloğa karşı kan dökerek, can vererek kazanılan bağımsızlığımızdan hiçbir ödün vermeme iradesi, kıran kırana geçen ve kesintilerle beraber sekiz ay süren Lozan görüşmelerinde asla eğilip bükülmemiştir. Mudanya Antlaşması’nın kahramanı İsmet Paşa başkanlığında Lozan’a giden Türk Heyeti, bağımsızlığımız ve haklarımız yönünden karşı blokla büyük bir mücadeleye girişmiştir. Türkiye’nin haklarını inatla savunan İsmet Paşa’ya İngiliz temsilci Lord Curzon’un “Hiçbir şeyi kabul etmiyorsunuz ama yarın paraya ihtiyacınız olduğunda ayağımıza geleceksiniz” diyerek Türk heyetini tehdit etmesi, yokluk içinde devlet kuran Mustafa Kemallere vız gelmiş, devam eden süreçte genç Cumhuriyetimiz, para istemek bir yana, Osmanlıdan kalan muazzam borcu da ödemiştir. Acı olan ise Atatürk’ten sonra emperyalist Batının tahakkümüne girmemizle birlikte bu tehdidin gerçeklik kazanmış olmasıdır.
Türk Heyetinin bağımsızlık irademizden zerre ödün vermeyerek İtilaf Devletlerinin Sevr benzeri teklifini reddetmesiyle Lozan konferansı 4 Şubat 1923’te kesilmiş ve Atatürk orduya savaşa hazır olması emrini vermiştir. Lozan Barış Konferansı sürecinde biz savaşa hazırlandık. Savaş yorgunuyduk ama “Ya İstiklal ya ölüm!” demiştik bir kere… Bağımsız ve egemen bir devlet olana kadar durmayacaktık!
“Para için ayağımıza geleceksiniz” diyen Lord Cruzon’a cevap, Lozan görüşmelerinin kesilmesinden iki hafta sonra toplanan İzmir İktisat Kongresiyle verildi. Devletçiliğe dayalı ulusal kalkınma seferberliği ilan edildi. Kongrenin kapanış konuşmasında “Bütün millet, bütün dünya bilsin ki, bu millet tam bağımsızlığının sağlandığını görmedikçe, yürüdüğü yolda bir an durmayacaktır” diyen Mustafa Kemal Paşa doğrudan Lozan’daki İtilaf Devletlerine seslenmiştir.
23 Nisan’da yeniden başlayan Lozan konferansında masaya Türkiye’nin “Savaşsa, savaş!” kararlılığı hâkim olmuştur. 24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan Antlaşması ile yüz karası kapitülasyonları kaldırttık; liman ve sahillerimizi millileştirmek olan kabotaj hakkımızı kabul ettirdik; doğu topraklarımız üzerinde Ermenistan kurulmasına izin vermedik. Lozan’da işgalci devletlerin allayıp pullayıp “barış” diye masaya koydukları Sevr Antlaşması’nı yok ettik ve Lozan’dan, milli sınırları belli, bağımsız bir vatan olduğumuzu bütün dünyaya kabul ettirerek döndük.
Atatürk önderliğindeki kahraman kadrolar Kurtuluş Savaşımızı zaferle sonuçlandırarak ve bağımsız vatan ülküsünden asla vazgeçmeyerek Sevr belgelerini paçavraya çevirmişlerdir. Emperyalist devletlerin Türkiye’yi parçalama hedefleri ise, yöntem ve söylem değişikliği gösterse de, henüz tarih olmamıştır. Bugünün Mustafa Kemalleri olarak bu gerçeğin bilincindeyiz. Attığımız her adım, ettiğimiz her söz, tuttuğumuz her yol, bin bir yüzlü emperyalizme karşı ülkemizi savunmak ve Atatürk’ün tam bağımsız Türkiye Cumhuriyet’ine yeniden ulaşmak içindir.
Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak, Lozan Antlaşması’nın 97. yılı nedeniyle, başta Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü olmak üzere olmak üzere, bizleri özgür bir vatana kavuşturan bütün önderlerimizi ve kahraman şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyor, daima izlerinde olacağımıza bir kez daha söz veriyoruz.
*Prof. Dr. Tülin Oygür
Cumhuriyet Kadınları Derneği
Genel Başkanı*