ERCAN DOLAPÇI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Kasım günü yaptığı konuşmada önemli mesajlar verdi. Atatürk’ün mücadele tarihinden örnekler sıralayarak "Atatürk'ü anmak elbette önemlidir ama asıl olan Atatürk'ü verdiği mücadelenin izini sürerek gerisindeki sebepleri doğru şekilde tespit ederek anlamaktır."

“Gazi Mustafa Kemal'in bu serencamı, bugünkü Türkiye'nin de yol haritasıdır. Türkiye bugün de Suriye'dedir, Türkiye bugün de Libya'dadır, Türkiye bugün de Kafkaslar'dadır, Türkiye bugün de Avrupa'da ve dünyada öncü bir diplomatik mücadele yürütmektedir. Eğer bu ülkede Gazi'nin bölgemizi ve dünyayı kucaklayan siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri mirasına sahip çıkan birisi varsa o da biziz." dedi.

Biz de bu vurguların ne anlama geldiğini akademisyen ve gazetecilere sorduk. Bugün üç ismin görüşünü paylaşıyoruz.

'ÖNEMLİ MESAJLAR'

Prof. Dr. Emin Gürses, (Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi): Çok güzel bir konuşma. Birleştirici, toparlayıcı, dayanışmayı artırıcı bir konuşma. Böyle zamanda çok anlamlı ve önemli mesajlar içeriyor. Cumhurbaşkanından beklenen bir konuşma oldu. Ülkemizin içinde geçtiği süreç açısından anlamlı mesajlar veriyor. Bazıları bunu da eleştiriyor ve buna bahane buluyor. Anlamıyorum? Daha nasıl konuşsunlar?

'UMUT VERİCİ İFADELER'

E. Kurmay Albay, Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşçıoğlu: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım 2021 günü yaptığı konuşmadaki ifadeleri umut vericidir. Ancak Atatürk’ün izinden gittiğini söyleyenlerin dikkatten kaçırmamaları gereken birkaç hususu hatırlatmak isterim:

Atatürk söz konusu mücadelelerde emperyalizme karşı mazlumların yanında yer almıştır. Biz ise Libya’ya müdahale için kurulan NATO deniz gücüne destek verdikten ve Libya parçalandıktan sonra aklımızı başımıza devşirdik. Neticede geç de olsa emperyalizmin çirkin yüzünü Libya’da ve Doğu Akdeniz’de gördük ve 27 Kasım 2019’da Libya ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasını ve Güvenlik ve Askeriİşbirliği Anlaşması’nı imzaladık. Bunlar doğru adımlardır ve desteklenmelidir.

Mısır Arap Cumhuriyeti (MAC) ile de benzer iyi ilişkiler geliştirilerek Doğu Akdeniz’de ortak menfaatlere sahip olduğumuz MAC; ABDİsrailYunanistanFransa şer ekseninin etkisinden kurtarılmalıdır.

Atatürk Kafkaslarda akılcı bir denge politikası izleyerek bir zamanlar düşmanı olan ülkelerle iyi ilişkiler geliştirmiştir. Günümüzde kardeş ülke Azerbaycan başta olmak üzere Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle ve Astana sürecinde Rusya ve İran ile iyi ilişkiler geliştirilmesi doğru adımlardır. Ancak o dönemde Atatürk’ün Kafkaslarda izlediği “denge politikası” Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim kademeleri için de yol gösterici olmalıdır.

Emperyalist ülkelerin işgali altındaki Suriye’de emperyalizmle ve bekamızı tehdit eden terör örgütleriyle mücadele etmek de doğru bir yaklaşımdır. Ancak Atatürk o dönemde Osmanlı Devleti’nin toprağı olan Suriye’de dönemin emperyalist devletlerinin desteklediği Dürzi isyanını bastırırken bölgenin asli unsuru olan Kunaytıra halkıyla ve mahalli güçlerle iş birliği yapmıştır. Günümüzde ise emperyalist ülkelere karşı meşru Suriye hükümeti ve halkıyla birlikte mücadele seçeneği anlaşılmaz bir şekilde dışlanmaktadır. Bugünkü yol haritasının Atatürk’ün serencamı ile aynı olması isteniyorsa bir an önce meşru Suriye Hükümetinin emperyalizme karşı birlikte mücadele teklifine olumlu yanıt verilmeli ve emperyalizme karşı mücadele Suriye ile birlikte sürdürülmelidir.

'ERDOĞAN MASKELERİ DÜŞÜRDÜ'

Zafer Şahin (Gazeteci): Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 Kasım günü yaptığı tarihi konuşmayla gardırop Atatürkçülerinin maskesini düşürdü. “Gazi hayatta olsaydı bunları sopayla kovalardı. Eğer bu ülkede Mustafa Kemal’in bölgemizi ve dünyayı kucaklayan siyasi, ekonomik, askeri mirasına sahip çıkan birisi varsa o biziz.”

Bu konuşma Atatürkçülük maskesiyle mandacılık yapan zihniyetin takkesini düşürmüş, kelini göstermiştir. “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Mustafa Kemal’in serencamı bugünün Türkiye’sinin yol haritasıdır. Türkiye’nin Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’daki varlığını sorgulayanların Atatürk’ü hiç anlamadığı ve bundan sonra da anlayamayacağı ortaya çıkmıştır.


Aydınlık