"CORONA VİRÜSÜ'NÜ VUHAN'A ABD ORDUSU MU GÖTÜRDÜ?" YA DA :
ULUSAL GÜVENLİĞİMİZİN ULUSLARARASI POLİTİKA BOYUTU VE ATATÜRK'E ÖZLEM!

 

PROF. DR. ÖZER OZANKAYA

ADD Kurucu Üyesi ve 4. Genel Başkanı

 

Corona virüs salgınının kaynağı, yaşamsal önemde bir konu.

Çin Genel Kurmay Başkanının , “Vuhan’a corona virüsünü ABD ordusunun getirdiği” savı da, üzeri örtülüp unutulacak bir suçlama değil.

Dünya kitle iletişimi bu savı yeterince işle(ye)miyor olsa da, ben, Batı sömürgeciliğinin “çağdaş bilim ve teknolojiyi nasıl kullandığı” konusunun uygar insanlık için başlıca bir tehlike oluşturduğunu, bu konudaki iki önemli tanıklığa dayanarak düşünce ortamına getirmek istiyorum.

1. 1968 yılında, ABD Senatosu Sağlık Komisyonu Başkanı Walter Mondale, ABD’nin en önde gelen üniversitelerinden Syracuse Üniversitesi Maxwell School of Citizenship and Public Affairs’de verdiği konferansta, “iki Amerikan devlet üniversitesinde, federal hükümetin denetimi altında yapılan iki araştırmanın, araştırma aşamasından çıkıp kullanılabilir sonuçlar verdiğini, ancak bu bilimsel tekniklerin nasıl kullanılacağı konusunda ne hukuksal, ne ahlaki hiçbir hazırlığın olmadığını” haber veriyordu. Bu iki araştırma bulgusu şunlardı:

a) Gen teknolojisi alanındaki araştırma, “istersek bir kuşak Amerikalıyı dâhi olabilecek yüksek IQ olanağıyla donanmış olarak doğurtabilme” olanağını veriyor. Ama bu tekniği kullanma yetkisini kime/hangi kuruma, hangi ahlaki, yasal ölçülerle kullanma koşuluyla verebileceğimiz sorusunu yanıtlamak şöyle dursun, bu soruyu sormaya bile hazır değiliz.

b) İkinci araştırma, insan beynine yerleştirilecek mikroçiplerle insanlara “uzaktan denetimli davranışlar” yaptırabilme olanağı veriyor. Ama bu teknolojiyi de kullanma yetkisini kime/hangi kuruma, hangi ahlaki, yasal ölçülerle kullanma koşuluyla verebileceğimiz sorusunu yanıtlamak şöyle dursun, bu soruyu sormaya bile hazır değiliz. (Terörist suikastçılar, “İnthar bombacıları” … bu açıdan incelenmiş midirler?!)

2. “Bir Başka Dünya Mümkün” , “Neoliberal ekonominin Marksist eleştirisi” gibi kitapların yazarı bilim insanı Susan George,1999 tarihli “THE LUGANO REPORT” adlı yapıtında, küresel çapta etkin büyük sermaye gücünün, iç savaşlar, bölgesel savaşlar, yeni/salgın hastalıklar çıkarmalar, kısırlaştırmalar, … yollarıyla özellikle “3. Dünya” denilen ülkelerde büyük ölçekli nüfus kırımları düzenleme (Population Reduction Strategy) ardında olduğunu “çağrıştırmak”taydı(!).

“Corona virüsünü Vuhan’a ABD ordusu getirdi!” suçlamasını yapan Çin Genel Kurmay Başkanı’nın suçlaması, uluslararası bilim ve düşün ortamlarında gereken biçimde inceleme altına alınabilmelidir.

“Saldırgan, sömürgeci Batı” siyasal gerçekliğinin insanlık için oluşturageldiği yıkıcı konuma karşı “Bir Başka Dünya Olanaklı” diyenlere, 1925’tenberi insanlığın iyi niyetli bilim ve düşün insanlarına tam da bu açıdan umut veren ve onların derin saygısını kazanan Atatürk’ü anımsatmak zorunlu oluyor:

a) 1925’te Fransız insansever düşünürü Georges Duhamel’in Atatürk için yaptığı değerlendirme, Atatürk’ün yaklaşımının tam da bu sömürgeci saldırganlığından korunma açısından insanlığa yol gösterici olacak değerine tanıklık ediyor:

"Ne Cromwell, ne Robespierre, ne Lenin ve ardından gelenler, önderlik ettikleri ulusu bilim felsefesi, düşünme yöntemi, kısacası geleceğini değiştirme yoluna götürmeğe kalkışmamışlardır... Türkiye Mustafa Kemal'in itmesiyle kendisine yalnız becerikli işçiler, teknisyenler ve mühendislerin yeterli olmadığını, tersine, işlere asıl yön veren bilim filozoflarına, yöntem kurucularına gereksinimi bulunduğunu kavradı. Mustafa Kemal, böylece, BÜTÜN İNSANLIĞIN İÇİNDE ÇIRPINDIĞI UYGARLIK BUNALIMININ TEMEL SORUNUNA, YANİ ÇAĞDAŞ BİLİMİN SAĞLADIĞI GÜÇLÜ TEKNOLOJİNİN NASIL KULLANILACAĞI SORUNUNA EN GEÇERLİ YAKLAŞIMI GETİRDİ."

b) Alman filozofu Herbert Melzig de, "Kamal Atatürk: Untergang und Aufstieg der Türkei" (Kemal Atatürk: Türkiye'nin Çöküşü ve Yükselişi) adlı kitabında aynen şu değerlendirmeyi yapmıştır:

"Eski çağın büyük filozofu Eflatun'un 'Ya yöneticiler filozof (yani bilge kişi), ya da filozoflar yönetici olsalar!' yolundaki iki binyıllık dileği, ilk kez 20.yüzyılda Atatürk'ün kişiliğinde tam olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Atatürk bir dâhi, bir düşünür olarak ulusunun yazgısını eline almış, bu ulusla atıldığı bağımsızlık savaşı ile ve başka ulusların haklarını koruyan bir barışla insanlığa görkemli bir örnek vermiştir. Yeni Türkiye Atatürk'le yalnız islam anlayış ve görüşlerini değil, aynı zamanda Avrupa'nın düşünme biçimini de aşmıştır. Türkiye bir dürüstlük, içtenlilik ve gerçekçilik politikası gütmekte ve bu yüzden tepkilere, başarısızlıklara uğramamaktadır."

c) Atatürk’ün, ABD Başkanı Roosevelt’e ekonomik kalkınma için “akla uygun ve iyi düşünülmüş uluslararası toplu önlemler” önerdiğini biliyoruz. ABD’nin Atatürk Türkiyesindeki Büyükelçisi General Charles H. Sherill, Atatürk’ün uluslararası barışa yaptığı üstün değerdeki katkıdan söz ederken, “saldırı amaçlı silahları üretmeyi yasaklayan bir uluslararası andlaşma” önerisinde bulunduğunu da belirtmiştir.

 KORONAVİRÜSLÜ DÜNYA DÜZENİ: "Virüsten daha korkunç olanı rivayet ve panik"

Bknz.: Özer Ozankaya, CUMHURİYET ÇINARI: MUSTAFA KEMAL’İ “ATATÜRK” YAPAN UYGARLIK TASARIMI, (CEM yay.)