Prof. Dr. Özer Ozankaya

ADD Kurucu Üyesi, 4. Genel Başkanı

 

 

“Coronadan sonra dünya artık aynı dünya olmayacak” denmeye başlandı.

Oysa dünya zaten hiç olduğu gibi durmuyordu.

Ama yine de “Güneşin altında söylenmedik söz yoktur!” Gözleminin doğruluk payı unutulmamalı ki, geçmişin bugüne ve yarına yol gösterici birikimlerinden yararlanılabilsin.

Bu işe milat öncesinden, Eski Çin ve Hint’ten, Eski Yunandan başlamak en doğrusudur.

Ama islam dünyasını ve ne yazık ki Atatürk’ün attığı onca sağlam temellere karşın bugün Türk toplumunu  derinden ilgilendiren aymazlığı gözler önüne sermek için, örneğin İslam yalvacı Muhammed’in İslam dünyasında unutulan “Bilim Çin’de de olsa gidip alın” diyen öğüdünü düşünelim.

Ya da Yunus Emre’nin:

“Şeriat bir gemidir, gerçekse denizidir Ne denli sağlam olsa geminin tahtaları Ona dalga vurdukça aşınıp gidesidir!” Uyarısını!

Ve 800 yıldır bu öğüdün unutturulduğu İslam dünyasında, onu kurumsal bir dizge içinde ilk kez uygulatan Atatürk’ün:

“Yaşamda en doğru yolgösterici, bilimdir, tekniktir. Bilimin dışında yolgösterici aramak, aymazlıktır, sapkınlıktır!” Uyarısını!

Örneğin toplumbilimin başta gelen kurucusu Emile Durkheim’ın:

“Ahlakın da, vicdanın da en yüksek biçimi bilimdir!” Uyarısını!

Örneğin Fransız kimyacı Claude Bernard’ın, bilimin özünün,   önyargılardanbağımsızdavranmaya dayalı yönteminden oluştuğunu öne çıkaran uyarısını:

“Laboratuvara girerken yalnız pardösümü değil, inançlarımı da kapının dışında bırakırım!”

Öyle görünüyor ki Corona virüsü salgını en kalıcı etkisini, Atatürk’ün “Dünyayı bir kesim insanların çıkar ve düşüncelerine zorla tutsak etmek ve cılız bağımlılar durumunda yaşatmak, DOĞAL VE AKLA UYGUN BİR YÖNETİM BİÇİMİ değildir.” Uyarısını haklı çıkarmakla yapacaktır!

Gerçekten eğer Corona virüsü salgını, beklendiği gibi her türlü dinsel, sınıfsal, düşünsel dogma ve doktrinleri yıkma sonucunu verir, bilimsel yöntemin geçerlilik ilkelerine göre düşünüp davranmayı toplumların yönetimine egemen kılma yolunu açarsa, insanlık “Bütün bu söylediklerim gerçekleştiği gün, senden ve bütün uygar insanlıktan dileğim şudur: Beni hatırlayınız!” Diyen Atatürk’ün yönteminin, gerçek kurtuluş yolu olduğunu anlayacak ve gereğini yapacaktır:

“Bizim programımıza karşı çıkanlar, onu, görmeğe alışık oldukları bir doktrine benzetemiyorlardı. Oysa bizim programımız temelliydi (=kendi toplumumuzun gerçeklerine dayalıydı, Ö.O) ve işlemseldi (=uygulamanın SORUMLULUĞUNU da üstlenmiştik, Ö. O.). Biz de isteseydik uygulanamayacak düşünceleri, kuramsal ayrıntıları yaldızlayıp bir doktrin yazabilirdik. Öyle yapmadık. ULUSUMUZUN MADDİ VE MANEVİ GELİŞME GEREKSİNİMLERİ DOĞRULTUSUNDAKİ İŞLEM VE EYLEMLERİMİZLE, SÖZLERİ VE KURAMLARIN ÖNÜNDE GİTMEĞİ YEĞLEDİK.”

Sözlerin ve kuramların, doktrinlerin, inançların önünde gitmek!

İşte insanlığı HER TÜRLÜ corona virüs salgınlarından asıl esirgeyecek tutum budur!

 

(Bknz.: Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı : Mustafa Kemal’i “ Atatürk” Yapan Uygarlık Tasarımı, (CEM Yay.); Toplumbilim (CEM yay.)