Neoliberalizm iflas etti. Liberalizmin mabetlerinde “kamulaştırıyoruz” çığlıkları birbirini izliyor. Trump’ın “Önce Amerika” programı, neoliberal küreselleşmenin iflasını derinleştiriyor. Avrupa’da da Avrasya’yla birleşme eğilimi güçleniyor.

 Atlantik ideologları, yaşanan çöküşün tekelci kapitalizmin krizi olduğunu örtmek için “bakın Çin ekonomisi de batıyor” propagandası yapıyorlar.

Korona virüs salgınının Çin ekonomisine çok ağır darbe vurduğu varsayımından hareketle, Çin’in büyüme hızının yüzde 2 oranında düşeceği kehanetini öne sürüyorlar. (Reuters, Pantheon Economics, Fung Business Intelligence)

Kıblesi Wall Street olan “Tanzimat kafalı” iktisatçılarımız da bu propagandayı muhakemeden geçirmeden olduğu gibi yayıyor.

Çin ekonomisi hakkında yorum yapanların temel yanılgısı, Batılı önyargılar ve liberal iktisat ezberleriyle Çin’i değerlendirmeye çalışmaları. Çin’in sosyalist bir ülke olduğunu, merkezi planlamaya sahip olduğunu ve halkçı bir yönetiminin olduğunu yok saymaları.

ÇİN: BÜYÜME HEDEFİMİZ DEĞİŞMEDİ

Çin yönetimi ise kendinden emin. 1 Şubat 2020’de ülkenin merkez bankası olarak hizmet veren Çin Halk Bankası, salgının Çin ekonomisi üzerindeki etkisinin geçici olduğunu ve Çin’in uzun vadeli pozitif ve kaliteli büyümesinin temel unsurlarının değişmediğini söyledi. Çin Devlet Konseyi, virüs salgının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için çok kapsamlı ve çok ayrıntılı bir paket açıkladı. Çin’in merkezinde olduğu dünya üretim zincirinin sürdürülmesi; küçük orta boy işletmelerin sıkıntılarını aşması; istihdamın düşmemesi ve halkın alım gücünün zayıflamaması için yaratıcı önlemler uygulamaya konuldu. Nitekim salgın başladığında üretim merkezini Çin’den taşımayı tartışan Batı, şimdi ekonomilerinin düzelmesi için Çin’den medet umar hale geldi.

İÇ PAZARA DAYANAN BÜYÜME

Çin Ulusal İstatistik Bürosu’nun 28 Şubat tarihli “Çin Halk Cumhuriyeti’nin 2019 Ekonomik ve Sosyal Gelişimi” bülteninden hareketle daha yakından bakalım:

Çin ekonomisi 2019’da yüzde 6,1 oranında büyüdü. Devletin hesabı yüzde 6 büyümekti. Öngörülenden de hızlı oldu.

2019’da Çin’in ekonomisinin (GSYH’sinin) yüzde 54’ünü hizmet sektörü, yüzde 39’unu sanayi, yüzde 7’sini tarım oluşturdu. Hizmet sektörünün aldığı pay istikrarlı bir şekilde artıyor.

Çin’de ekonomik büyümenin ana kaynağı yüzde 58 pay ile tüketim harcamaları oldu. Yatırım harcamalarının payı yüzde 31, dış ticaretin payı ise yüzde 11.

Çin 2006 yılında uygulamaya koyduğu 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile ekonomik gelişmenin dayanağını, ihracata dayalı büyümeden, iç pazara dayanan kalkınmaya çevirmişti.

Çin ekonomisinin korona virüs salgınından çok olumsuz etkileneceğine ilişkin kanıtlardan biri olarak, 2003’teki SARS salgını tecrübesi öne sürülüyor. Oysa Çin, son üç “Beş Yıllık Plan”da ekonominin kırılganlığını ortadan kaldırdı.

Son 15 yılda dış ticaretin ekonomik büyümedeki payı, planlı biçimde adım adım ve bilinçli olarak yüzde 70’den yüzde 11’e düşürüldü. Bunu dünyanın en büyük ihracatçısı ve ikinci büyük ithalatçısı olarak başardı. Benzersiz!

EMEK VERİMİ REFAHI ARTIRIYOR

Çin’in nüfusu 2019’da 1,4 milyarı geçti. Nüfusun yüzde 60’ı kentsel bölgelerde yaşıyor. Çalışan nüfus ise 775 milyon, yani ülkenin yarısı. 2019 yılı ekonomik ve sosyal göstergelerde en dikkat çekici olan, toplam emek veriminin artması. Bir önceki yıla göre işgücü verimi yüzde 6,2 oranında artmış ve kişi başı emek verimi 16 bin 500 dolara çıkmış. Yaygın yüksek eğitim, disiplin ve çalışmanın erdem sayılması emek verimini artırıyor. 

Xi Jinping’in önderliğindeki son 10 yılda, ülke zenginliğinden alınan payın dağılımında da görece daha yoksul olanlar korunuyor. 2019 verilerine göre kırsal hanelerin kişi başına harcanabilir geliri, bir önceki yıla göre yüzde 9,6 veya fiyat faktörleri düşüldükten sonra reel olarak yüzde 6,2 artmış. Sözüm ona “Marksist” iktisatçıların “Çin’in emek sömürüsü” diye dillerine dillerine doladıkları kentlere çalışmaya gelen işçilerin gelirinde ise bir önceki yıla göre artış yüzde 6,5.

Çin’de bölgeler arasındaki dengesizliği ortadan kaldırma açısından da yol katedilmiş: Gelişmiş doğu bölgesinin büyüme hızı yüzde 6,2 olurken, en az gelişmiş olan Batı bölgelerininki ise yüzde 6,7 oldu. Geçen yıl en hızlı gelişen Orta Çin’de büyüme hızı yüzde 7,3.

Çin’in “orta halli bir refah toplumu” olma hedefi, iç pazarın büyümesine dayanıyor. Bu da, çalışanların cebine daha fazla para girmesiyle mümkün. Çin’in farkı, emeğin verimindeki artışın yarattığı refahı, topluma yaymasında yatıyor.

ELEKTRONİK TİCARETİN CAZİBESİ

Çin’de sanayinin payı üçte birden fazla iken, sanayinin kendi içindeki değişimler de önemli.

Çin’de stratejik yeni sektörler olarak nitelenen biyoteknoloji, çevre dostu yeni malzemeler, yeni enerji sistemleri ve elektrikli araçlardaki üretim, sanayinin yüzde14’ünü oluşturuyor; bir önceki yıla göre artış hızı ise yüzde 9.

Çin’de 2019 ARGE harcamalarının tutarı 315 milyar ABD doları oldu. Bu, ülke GSYH’sinin yüzde 2,2’sini oluşturuyor.

Sabit genişbant internet kullanıcılarının sayısı bir önceki yılın sonuna göre 41,90 milyon artarak 449,28 milyona ulaştı. 2019’daki mobil internet trafiği, bir önceki yıla göre yüzde 71,6 artışla 122 milyar gigabayt oldu.

Çin’de 2019 yılında elektronik ticaret yoluyla satışlar 1,5 trilyon ABD doları civarında oldu. Bir önceki yıla göre yüzde 16,5 arttı.

YAPAY ZEKÂ İLE YÜKSELME

Nobel ödüllü KanadaAmerikalı ekonomist Michael Spence, salgının Çin ekonomisine verdiği zararın kısa sürede atlatılacağını değerlendirdiği 29 Şubat tarihli makalesinde şunları belirtiyor: “Hesaba katılmayan bir güç kaynağı, Çin’in dijital ekonomisinin hızla genişlemesidir. Tüm Çin perakende satışlarının yüzde 35,3’ü artık çevrimiçi olarak gerçekleşiyor; mobil internet yayılması çok yüksek ve daha da artıyor. Üstelik, Çin’in mobil ödeme sistemleri dünyanın en gelişmiş sistemi. Çoğu insan ve işletme çevrimiçi olarak bağlı ve aktif olduğundan, yapay zekâ sayesinde dijital ekosistemlerin kapsamını ve etkinliğini anında genişleten büyük miktarda veri üretmek kolaydır.”

Bütün veriler, Çin’in, iç pazara dayanan ve yenilikçilikle gelişen ekonomisiyle, halka dayanan yönetim sistemiyle büyümesini sürdüreceğini gösteriyor. Çin ekonomisi yapısal özelliklerinin gücüyle krizi fırsata çevirecek. 

Haftaya buluşmak dileğiyle.

İnsanlık bilime selam duruyor!

Adnan Akfırat

Aydınlık